Genel vücut sağlığı açısından her geçen gün probiyotiklerin önemi daha fazla ortaya çıkıyor. Bu konuda yürütülen birçok araştırma, probiyotiklerin hem fiziksel, hem de ruh sağlığı için önemini vurguluyor. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hilal Karaca, özellikle vücuttaki ikinci beyin olarak adlandırılan bağırsak sistemi için probiyotiklerin belirli yollarla ve yeterli miktarda alınması gerektiğini anlattı.
Bağırsaklardaki farklı mikroorganizma toplulukları birçok metabolik işleve sahip olan bağırsak florasını oluşturuyor. Probiyotikler ise bu noktada devreye giriyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Hilal Karaca, probiyotiklerden elde edilecek faydaların bazılarını şöyle sıraladı:
“Bağırsak sistemini düzenler, bağışıklığı güçlendirmeye ve kilo kontrolüne yardımcı olur. Bağırsak duvarını güçlendirir, kanser riskini azaltır, kalp hastalıklarına karşı koruyucu görev üstlenir. Karaciğeri korur ve besinlerin içerisindeki alerjenlerle savaşarak zararlı maddeleri temizler.”
“Takviye ya da besinler yoluyla alınabilen probiyotiklerin vücudumuzdaki etkilerinin görülebilmesi için her gün düzenli olarak tüketilmesi gerekiyor” diyen Karaca, “Probiyotik ile zenginleştirilmiş yoğurt, kefir, boza, tarhana, fermente besinler, sirke, fermente peynirler hem ulaşılması kolay hem de kolaylıkla tüketilebilecek besinler arasında yer alıyor. Probiyotiklere besin sağlayan prebiyotikler olarak ise yer elması, soğan, sarımsak, pırasa, kuşkonmaz, hindiba, keten tohumu, arpa ve yulaf olarak sıralanıyor. Gün içerisinde ana veya ara öğünlerimize ekleyeceğimiz bir kâse probiyotik açısından zengin yoğurt veya bir bardak kefir, tüketiminizi düzenlememize yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı.
Probiyotiklerin çocuklar için de son derece önemli olduğunu vurgulayan Karaca, bağırsak sisteminin yanında bağışıklık sistemini de güçlendirmede çok büyük yarar sağladığını belirtti. Karaca, çocuk beslenmesinde probiyotiklere nasıl yer verilmesi gerektiği konusunda şu bilgileri verdi:
“Gün içinde çoğu öğünde mutlaka probiyotikten zengin olan yoğurt tüketimi arttırılmalı. Kefiri, çocuğumuzun zevkine göre çeşitlendirerek, mesela içine meyve doğrayarak, çocuğumuzun daha severek tüketmesine yardımcı olabiliriz. Ayrıca, sağlıklı bağırsak mikrobiyotasi çocuğumuzun psikolojisini iyi yönde etkileyerek daha iyi bir ruh haline sahip olmasına da yardımcı olacaktır.”
“Daha küçük yaşlarda ve bebeklik döneminde ise anne sütü önemli bir probiyotik kaynağını oluşturuyor” diyen Karaca, “Pek çok farklı mikroorganizmadan oluşan anne sütü mikrobiyotası bebek için çok önem taşıyor. Üstelik anne sütü, annenin bağırsak florasından ve beslenmesinden de etkileniyor. Bebeğin bağırsak ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi adına annenin hamilelik ve emzirme dönemi boyunca probiyotik besinleri tüketmesi yarar sağlayacaktır. Böylece anne sütü de probiyotik içeriği açısından zenginleştirilecektir” tavsiyesinde bulundu.
Bağırsak sisteminde ortaya çıkan gaz, kabızlık, ishal veya şişkinlik hissi gibi bazı sorunların probiyotik eksikliğinden kaynaklandığını belirten Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hilal Karaca, “Bu eksikliği giderebilmek için, günlük beslenmemizde daha çok probiyotik ve prebiyotik besinlere yer vermemiz önemli bir role sahiptir. Günde mutlaka 2-3 porsiyon yoğurt, cacık ve ayran gibi besinleri beslenmenize ekleyin. Eğer ihtiyacınız daha fazla ise günde 1 porsiyon probiyotikli yoğurt ve ya kefir de ekleyebilirsiniz. Salatalarınıza mutlaka sirke kullanmayı unutmayın. Prebiyotik olarak mutlaka lif tüketiminizi arttırın, haftada en az 2 porsiyon kurubaklagil tüketin. Gerektiğinde doktorunuza ve diyetisyeninize danışarak size uygun takviye olarak probiyotik desteğini düşünebilirsiniz” diye konuştu.
Doğru ve etkili probiyotik tüketimi için mutlaka bir uzmana danışılması gerektiğinin de altını çizen Karaca, şu önerilerde bulundu:
“Probiyotikler hemen etki göstermezler, etkilerini görebilmek için en az 2 hafta düzenli kullanılmalı. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerin ( HIV, AIDS vb.) probiyotik tüketimi, tehlikeli sonuçlara yol açabileceği için mutlaka dikkat edilmeli. Metal maddeler probiyotiklerin etkinliğini azalttığı için, bu ikisini birbiri ile temas ettirmemeli. Antibiyotikler ile probiyotikler aynı anda kullanılmamalı, aralarında en az 2 saat fark olmalıdır.”