Kana geçen ağız bakterileri, vücutta kalp kapakları, aort anevrizmaları, beyin apsesi ve eklemlerde hastalığa neden olabilir. Yapılan araştırmalarda, diş eti hastalıklarına yol açan bakterilerin; kalp hastalıkları, inme, prematüre ya da düşük kilo ağırlıklı bebekler, üst solunum yolu infeksiyonları, diyabet ve şişmanlık, romatoid artrit gibi hastalıklarla da ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.
Ağız florası, ağız boşluğu içerisinde normal koşullarda bulunan ve birbirlerini dengeleyen bakteri topluluğudur. Çok temiz olmayan bir ağızda bir dişteki bakteri sayısı 100 milyon - 1 milyar arasındadır. Ağız diş hastalıklarının büyük çoğunluğu floradaki dengenin bozulmasından kaynaklanır. Dengeli bir flora, bakterilerin, dişlerin ve diş etlerinin sağlığını koruyarak ağzın işlevini düzgün bir şekilde yapmasına yardımcı oluyor.
Bilimsel çalışmalar ağızdaki mikrofloranın hastalıklardan korunmayı ve hatta gelişmesini önlemeyi sağladığını gösteriyor. Çürük oluşumunu engelleme, ağız kokusu ve diş eti hastalıklarını iyileştirme etkileri göze alındığında probiyotiklerin önemini göz ardı edemeyiz. Diş eti hastalıklarının rutin tedavisinden sonra probiyotik kullanımının, diş eti enfeksiyonlarının iyileşmesinde çok etkili olduğunu hastalarımızla birlikte deneyimlemekteyiz. Probiyotikler yaşayan mikroorganizmalardır ve yeterli miktarda olduklarında yaşadıkları vücuda fazlasıyla yararlıdırlar. Örneğin antibiyotikler hastalığa neden olan bakterileri öldürürken ağız ve bağırsaklardaki iyi-yararlı bakterileri de öldürmekte, zararlı bakterilerin çoğalması da problemlere neden olmaktadır. Probiyotik desteklerle, kaybolan yararlı bakteriler yerine konulabilir ve yararlı floranın azalmasına bağlı problemler önlenebilir.
Ağız florası bozulduğu an vücuda bakteri girişinin başlar. Diş eti çekilmeleri, diş eti hastalıkları, diş eti kanamaları ve ağız kokusu kaçınılmaz olur. Böyle bir durumda vücuda patojen, yani hastalık yapan bakteri girişini durdurmak için diş eti kanalıyla iyi bakteri lehine bir ortam sağlanmalıdır. Ağzın hem enfeksiyon hem inflamasyona ve dolayısıyla genel sağlık ve iyilik haline katkısı çok önemlidir. Dişi destekleyen ve çevreleyen dokuları etkileyen bir dizi iltihabi hastalık olan periodontitisin, damar sertliği (ateroskleroz) ve kalp hastalıklarının olası bir risk faktörü olduğu son on yıldır kanıtlarla desteklenmektedir.
Ağız kokusu son derece rahatsız edici ve yaygın bir hastalıktır. Bu konuda da probiyotikler fayda sağlar. Ağız kokusunun; koku oluşturan gıdaların tüketimi, metabolik bozukluklar, solunum sistemi enfeksiyonları gibi birçok sebebi bulunmaktadır, ancak birçok vakada ağız kokusu ağız boşluğu içerisindeki mikrofloranın dengesizliği ile ilişkilidir. Probiyotiklerin çeşitli türlerinin bu bileşiklerin üretimini engeller. Ağız kokusu sorunu yaşayan hastalarımıza probiyotiğin ağız boşluğu içerisine yayılması ve çeşitli diş yüzeylerine yapışabilmesi için her gün yemekten sonra veya akşam dişlerini fırçaladıktan sonra kullanmalarını tavsiye ediyoruz.
Dişlerdeki çürüme bakterilerin aracılık ettiği bir süreçtir. Çürük oluşumu çok yönlü bir hastalık sürecidir. Diş çürüğünü önleme veya yavaşlatmada yararlı olan probiyotik bakteriler diş yüzeylerine yapışarak biyofilmi oluşturan bakteri toplulukları arasına katılırlar. Bunun yanı sıra kötü bakterilerle yarışarak ve onlara zarar vererek, üremelerini de engellerler. Son olarak probiyotik bakteriler şeker metabolizmasını etkileyerek asit üretimini de düşürürler.
Probiyotik tedavilerinin ağız florasına faydalı bakteriler kullanarak diş çürükleri, dişeti hastalıkları ve ağız kokusu yapan zararlı bakterilerle savaşmamızı sağlar. Profesyonel bir diş taşı temizliğinden sonra belirli aralıklarla yapılan 15 günlük probiyotik tedavisi sonrası ağız florası, olması gereken pH 5.5'e kavuşur, dişeti iltihabı ve dişeti kanamaları kesilir.
Alveolar kemiği içeren diş destek dokularının tamamını etkileyebilen ilerleyici ve yıkıcı bir hastalık olan periodontitis tedavi edilmezse, dişin sallanmasına ve ardından dişin kaybına neden olan bir hastalıktır. Bu hastalıkla ilişkili bakteriler diş eti altındaki bölgelere kolonizasyona sebep olma, konak savunma sisteminden kaçabilme, savunma sistemine direnç ve doku yıkımı oluşturmaları gibi çeşitli zararlı özelliklere sahiptir.
Probiyotiklerin diş eti iltihabının önlenmesi veya tedavisine etkisi üzerine yapılan çalışmalarda diş eti problemi olan hastalarda 14 gün probiyotik içeren sakız kullanımından sonra plak indeksinin düştüğü gözlemlenmiştir. Benzer araştırmalarda dört gün boyunca probiyotik içeren pastillerin emilmesi bütün hastalarda plak indeksi, diş eti indeksi ve sondlamada kanama gibi klinik parametrelerde ilerleme sağlamıştır.
Probiyotikler erişkin ve çocuklarda aynı amaçlarla kullanılmaktadır. Toplam 15 gün periyodlarla yapılan ağız flora bakımı uygulanmalıdır. Öncelikle diş taşları ve diş yüzeyinde tabakalaşmış plak, diş hekiminiz tarafından profesyonel olarak temizlenmelidir. Aynı seansta probiyotiğiniz diş etlerinize uygulanır. Daha sonrasında özellikle gece yatmadan önce dişlerinizi florsüz diş macunu ile fırçalanmalıdır. Diş ipi ile de ara yüzler temizlemelidir. Eğer bu işlemler doğru yapılırsa diş etlerinde kanama görülür. Kanayan diş etleri için demlenmiş soğutulmuş doğal anti bakteriyel adaçayı ile yutmadan gargara yapılmalıdır. İçerisinde ağız içi flora bakteri kombinasyonu bulunan probiyotik parmak uçlarıyla dişetlerinin dibine masaj yapılarak iyice yedirilmeli, yıkamadan uyunmalıdır.
Açılmış kanallardan; sağlıklı dost bakteri girişi sağlanacağından ağız florası eski pH’ına (5.5) kavuşur, diş eti enflamasyonu ve kanaması kesilir. Çürüğe neden olan bakterilerin üremesi durur. Ağız kokusuna neden olan bakterilerle kokuya neden olan uçucu sülfür oluşumu da engellenir.