Prof. Dr. Namık Açıkgöz, Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Yeşilbağcılar beldesinde, beylikler döneminden kalma yaklaşık 500 yıllık türbe, mezar taşları ve tarihî cami yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Açıkgöz, beldenin eteklerindeki kömür çıkarma çalışmaları sırasında zeminde kaymalar başladığını belirterek, "Yeşilbağcılar'ın kimliği durumunda olan eserler yok olacak. Lagina ve Stratonikeia'daki kalıntılar öz evlat da Türk-İslam eserleri üvey evlat mı? İlgili merciler, derhal olaya el koymalı." dedi.
Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Güney Ege Linyit İşletmesi (GELİ) Müessese Müdürlüğü tarafından Yatağan Termik Santrali’nin kömür ihtiyacının karşılanması amacıyla kamulaştırılan Yeşilbağcılar'ın, yeni yerleşim birimine taşınma işlemi tamamlandı. Beldede GELİ tarafından bir tarafta kömür çıkarma çalışmaları sürürken bir taraftan da binalar yıkılıyor. Belde yerleşim birimi altında kömür rezervi bulunması sebebiyle 1980'li yıllarda başlayan kamulaştırma çalışmaları, 2007'de tamamlandı. Bin 750 nüfuslu beldedeki vatandaşlar için Dağdibi mevkisinde TOKİ tarafından, 64'ü iki katlı 112 metrekarelik, 63'ü ise tek katlı 95 metrekarelik 127 konut yapıldı. TOKİ'den konut almayanlar ise yeni yerleşim birimine taşındı.
Prof. Dr. Açıkgöz, konu hakkında yaptığı açıklamada, "Yetkililer, kömürle ilgili karar almışlar. Bu onların işi fakat Yeşilbağcılar'da mesele sadece kömür çıkarmak değildir. Bu belde boşaltılmıştır. Bu boşaltma yapılırken en az 500 yıllık tarih de yok edilmektedir. Bu köy haritadan silindiği zaman Kanuni'nin bu beldeyle olan hikâyesi de hafızalardan silinecektir. 'Kanlı Kuyu' efsanesi unutulacaktır. Yani sadece belde değil, Kanuni de yok olacaktır, Kanlı Kuyu efsanesi de. Bir de beldede 1908 yılında yapılmış bir cami vardır, o da yok olacaktır. Caminin yanında sekizgen bir türbe vardır. Bu türbe, beylikler dönemini yansıtan önemli bir kültür mirasıdır. İçindeki kabirlerle ve mimari özelliğiyle Yeşilbağcılar'ın kimliği durumunda olan bir eser yok olacaktır." şeklinde konuştu. Cami ve türbe civarındaki, Osmanlı kavuklu sekiz tane tarihî mezar taşının da yok olacağını belirten Namık Açıkgöz, "Bu mezar taşları, vaktiyle bu yörede yaşayan âlimlere, şeyhlere ve kadılara aittir. Benzerleri İstanbul kabristanlarında da vardır ve sanat tarihi açısından çok önemlidir. Türbedeki, Hatice Hanım'a ait mezar yok olacaktır. Kömür çıkarmak için seferber olan yetkililer, maalesef kültürel değerleri kurtarmayı akıllarına bile getirmemiştir. Gibyeliler Derneği, beldenin kültürel değerlerinin kurtarılması için Özel İdare'ye bir proje verdi ama maalesef kabul edilmedi. Şimdi kendi imkânlarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Yöredeki pagan kültürü kalıntıları için milyarları harcayıp yerin altından eser çıkarmaya çalışanlar, yerin üstündeki Osmanlı eserlerine maalesef sahip çıkmıyor. Oradaki bir mezar taşında Hicri 1009, Miladi 1600 senesi yazıyor, yani beldenin nüfus kâğıdı, tapu belgesi olarak duruyor o taş 400 yıldır. Kubbesiyle, külhanıyla, ılıklığıyla, damlalıklarıyla orijinal bir Osmanlı hamamı var, bu da yıkılıp gidecek. İlgili merciler derhal el koymalı, cami, türbe, civardaki mezar taşları ve hamam, özgün haliyle belde halkının taşındığı alana taşınmalıdır." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz