Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akpınar, huzurlu ve güçlü toplumların huzurlu ailelerle kurulabileceğini belirterek, "Ailenin mutluluğu ve mutsuzluğu toplumu ilgilendirir. Ailenin amacı, huzur ve mutluluğunu temin etmektir. Huzursuzluklar yaşandığında, usulüne uygun çözülmesi gerekir. Önemli olan, aileyi acı tatlı hatıralarıyla yaşatabilmektir." dedi.
Dekan Akpınar, Adana Eğitim Gönüllüleri Derneği'nce düzenlenen konferansta, "Hz. Peygamber (SAV)'in İzinde İdeal Aile Modeli"ni anlattı. Konferanstan önce 5-6 Mayıs 2012 tarihlerinde Yeni Ümit ve Hira dergilerince Gaziantep'te düzenlenen, bin 200 dinadamı, bilimadamı ve kanaat önderinin bulunduğu "Sosyal Problemlere Peygamber Yolundan Çözümler" isimli anlatıldığı programa katılan Ahmet Baysal, Abdullah Çiçek ve Abdülcelil Turgut'un izlenimleri de dinlendi. Daha sonra söz alan Prof. Dr. Akpınar, insanlara hep idealin, çoğu zaman da ulaşılamaz ve yaşanamaz örneklerin sunulduğunu belirterek, bunun yanlışlığına dikkat çekti: "İdeal aile sunulurken bireyleri arasında olumsuzluk ve tatsızlığın hiç olmadığı resmedilmektedir. Oysa önemli olan yaşanamaz örnekler sunmak değil, hayatın içinden örneklerle onları ulaşılamaza değil, bizzat hayata hazırlamaktır." İnsanın var olduğu yerde problemlerin de olacağını vurgulayan Dekan Ali Akpınar, Kur'ân–ı Kerîm'in, insanı bu dünyada huzurlu bir hayata hazırlarken öteki âlem için de cennete yönelttiğine dikkat çekerek, "Kur'ân, cahiliyye döneminin problemli insanlarından İslâmî dönemin altın neslini yetiştirmiştir. Onun sayesinde Mekke’nin eşkıyaları, Medine’nin evliyaları olmuştur. Kur'ân’ın tespit ve çözüm önerileri, hayatın içinden ve tamamen uygulanabilir niteliktedir. Kur'ân, uygulanamaz ve yalnızca teoride kalan önerilerde bulunmaz. İndiği ve bütünüyle yaşandığı dönemler, bunun açık göstergesidir." şeklinde konuştu.
Hz. Muhammed (SAV)'in eşlerinin, yanında rahatlıkla fikirlerini söyleyebildiğini, hattâ tartışabildiklerini anlatan Prof. Dr. Akpınar, şu örneği aktardı: "Hudeybiye Anlaşması'nın yapıldığı sene, ağaç altında Rıdvan Biati yapılınca Hz. Peygamber, 'Ağacın altında bana biat edenler, inşallah cehenneme girmez.' buyurmuştu. Orada bulunan Hafsa annemiz. şöyle karşılık vermişti: 'Evet, girer ey Allah'ın Rasülü!' Peygamberimiz. daha sonra onu delille ikna etmiştir."
Hz. Muhammed (SAV)'e inanmanın, bağlanmanın, sevmenin ve itaat edip izlemenin İslâmiyet'in temel şartlarından olduğunu vurgulayan Akpınar, "Aile ve akraba ilişkilerinde en güzel, içten ve uygulanabilir canlı örnekleri, Hz. Peygamber’in hayatında bulmaktayız. O, diğer bütün insanlara olduğu gibi kan ve evlilik bağlarıyla oluşan akrabalarına da gereken ilgi, sevgi ve saygıyı her zaman göstermiştir. Onların maddî ve manevî yönleriyle ilgilenmiş, yardım etmiş, doğru yola gelmeleri, iyi bir Müslüman olarak dünya ve ahiret saadetine erebilmeleri için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Hayatlarında olduğu gibi ölümlerinden sonra da yakınlarını dua ve güzelliklerle anarak en güzel vefa örneğini göstermiştir." dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz