Prof. Dr. Alper İlki, beklenen İstanbul depremine ilişkin açıklamalarda bulundu. Depreme karşı uyarılarda bulunan İlki, “Yapıların 26 Eylül’de yaşadığımız depremdeki etkilerin mesela 8 ila 10 katı bir etkiye maruz kalması söz konusu olabilir. Bildiğimiz şey şu; bu deprem olursa İstanbul’da pek çok yapının ağar hasar göreceği, belki yıkılacağı, ilk uyarım riski bilmeleri, panik olacak bir şey yok. Yarın deprem olacak anlamına gelmiyor” dedi.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan depremlerle yapıların dayanıklılığı yeniden gündeme gelirken İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nde “Seismic Innovations for Precast Concrete Buildings and Retrofits” semineri gerçekleştirildi. Seminere İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki’nin yanı sıra birçok deprem uzmanı, akademisyen ve uluslararası katılımcılar katıldı. Seminerde hayat kurtaran yapısal teknolojilere dikkat çekilirken depreme karşı dayanımı yüksek yapıların özellikleri konuşuldu. Prof. Dr. Alper İlki de beklenen İstanbul depremine ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Yapıların 26 Eylül’deki depremin 8 ila 10 katı bir etkiye maruz kalması söz konusu olabilir”
Beklenen İstanbul depremine ilişkin açıklamalarda bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki, “Bu seminer, Uluslararası Yapısal Beton Entitüsü’nün bir organizasyonu, ülkemizde deprem riski olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu gerçek; fayın nerede olduğu nerede, ne zaman kırılacağı ile alakalı değil. Benim önerim bilmediğimiz bu konularda tartışmak yerine bildiğimiz riske karşı önlem almaya çalışmak. Yapıların 26 Eylül’de yaşadığımız depremdeki etkilerin mesela 8 ila 10 katı bir etkiye maruz kalması söz konusu olabilir. Bildiğimiz şey şu; bu deprem olursa İstanbul’da pek çok yapının ağar hasar göreceği, belki yıkılacağı. Yapılması gereken de bu riske karşı önlem almak. Bunun da iki yolu var. Ya bu binaların yıkılarak yeniden yapılması ya da güçlendirilmesi. Son yıllarda dünyanın her yerinde mevcut binaların güçlendirilmesine yönelik çok ciddi çalışmalar var, ülkemizde de var” diye konuştu.
“1999 depremi yaşayacağımızın beş, altı ya da yedide biriydi”
Depreme karşı vatandaşların binalarıyla ilgili gereken önlemi alması gerektiğini belirten Prof. Dr. Alper İlki, “1999 Depreminde İstanbul’da yaşadığımız etkiler, beklenen İstanbul depreminin olması durumunda yaşayacağımız etkilere göre çok daha küçüktü. Belki yaşayacağımızın beş, altı ya da yedide biriydi. Bu depremi yaşamış ve hasar görmemiş binalar olası büyük İstanbul depreminde hasar görmeyecek anlamına gelmiyor. Bu depremde hafif hasar görmüş bir yapı, büyük depremde ayakta kalabilir. Çünkü binaların dayanıma ulaştıktan sonraki performansı daha farklıdır. Çatlayabilir ama yıkılmayabilir. Bu küçük depremlerde hasar görmemiş, riskli görmediğiniz bir bina büyük depremde yıkılabilir. O yüzden bu depremler İstanbul’daki binalar için ciddi bir test niteliği taşımıyor. Çok şey yapıldı pek çok okul, hastaneler güçlendirildi. Örneğin 30 bin bina hasar görecek deniliyorsa hangi 30 bin binanın göreceğini bilmiyoruz meselede burada zaten. Buna yönelik detaylı bir çalışma yapılması gerekiyor” dedi.
“Yarın deprem olacak anlamına gelmiyor”
Yeni Zelanda’da yaşanan deprem sonrası uygulanan yasanın can ve mal kaybını önlemede önemli olduğunu dile getirerek uyarılarda bulunan İlki, “Yeni Zelanda 2011 yılında büyük bir deprem yaşadı. Getirilen bir yasayla bütün ev sahipleri evlerini depremselliğin düzeyine göre 5 ila 10 yıl içinde inceletmek zorunda. Sonuca göre binasını güçlendirmek ya da yeniden yapmak zorunda. Bu yasal bir yükümlülük olarak gelmiş durumda. İlk uyarım riski bilmeleri, panik olacak telaş yapacak bir şey yok. Yarın deprem olacak anlamına gelmiyor. Ama bu deprem riskini bilmemiz lazım” diye konuştu.