Prof. dr. can: türkiye'nin yüz yıllık yalanlarını bir kenara atmamız gerekiyor

Canan ALTINTAŞ- Serdar SUNAR/DİYARBAKIR, Dicle Üniversitesi ile Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı işbirliğiyle, Dicle Üniversitesi Kongre Merkezi'nde düzenlenen 'Çözüm süreci ve barış için yeni anayasa' konulu panele, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Eyügün, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Selin Esen, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Osman Can ile HDP Genel Başkan Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.
Panelde konuşan HDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, dün Meclis'ten geçirilen güvenlik paketini 'olumsuz' olarak nitelendirerek şunları söyledi:

"6-8 Ekim olayları, günleri, direnişi, yaklaşımı, nasıl nitelersek, nitelendirelim. 6-8 Ekim bahane edilerek, hükümet güvenlik politikalarına geri dönüyor. Ve çok vahim bir tabloda geri dönüyor. Şu anda muhalif herkesin makul şüpheli olacağı, olduğu, dün itibariyle oldu. Bir yasa paketi geçti, insanların güvenlik kuvvetlerinin eliyle öldürülmesinin yine yasallaştığı bir paket var. Ve buna gerekçe olarak gösterilen 6-8 Ekim Kobani olayları ayrı bir tartışma konusu. Kobani olaylarında ve sonrasında yapılan gözaltıların hepsi eylemlere, etkinliklere katıldığı iddia edilen ağırlıklı çocuklar, 18 yaşından küçük çocuklar. Ölen insanların faillerine dair tek bir soruşturma ve gözaltı yok. Bizim talebimiz yüksek sesle budur. Zaten biz ölümleri ayırmadan, Halkların Demokratik Partisi olarak hep şunu söyledik. 6-8 Ekim olayları bir algı yönetimine dönüştü, partimizE karşı bir kampanyaya dönüştü. Ama, olaylarda halk sadece Türkiye'de değil dünyanın her tarafında Kobani'ye sahiplendi." TÜRKİYE'NİN YÜZ YILLIK YALANLARINI BİR KENARA ATMALIYIZ Beştaş'ın konuşmasının ardından konuşan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Osman Can ise geçmiş anayasa ve mevcut anayasadan örnekler vererek şunları söyledi:
"Türkiye'nin yüzyıllık yalanlarının bir kenara atılması gerekiyor. Bunu kendi adıma söylüyorum. Bütün siyasi partiler maskelerle savaştılar, işin gerçekliğine çok fazla girmediler bütün siyasi partiler. BDP dahil olmak üzere. Temel hak ve özgürlüklerin anayasa da daha fazla yer alması üzerine bir politika ürettiğiniz zaman işin başka tarafını kaçırırsınız. O başka tarafı ne? İşin esası sistemi tasavvuf meselesi. İktidarın paylaştırılması meselesi, aynı zamanda iktidarın etkinleştirilmesi meselesidir. Sadece temel hak ve özgürlükleri anayasaya taşımakla, anayasa yapmış olmuyorsun bu da ayrı bir nokta. Kimliklere hapsolmadan, devlet iktidarını demokratikleştirmeden, toplumun bütün farklılıklarının siyasal işleyişine katılımını sağlamadan yerelden merkeze doğru, bunları yapmadan anayasa üzerinde yapacağımız tartışmaların çok fazla bir anlamı olmayacaktır. Bugünden itibaren bunu tartışmaya başlayalım, bugünden itibaren bütün siyasi partilerin o maskeleri indirmesi veya işin esasına dair bir tartışma içine girmesi gerekir. Ve bu tartışmanın yüzyıllık bir geri planı vardır. O yüzyıllık arka plana bakmadan yapacağımız tartışmalar yine hatalı tartışmalar olur. Bir şey çözemeyiz. O yüzden yalanlara son verelim ve hakikati tartışalım bundan sonra."