Halk sağlığı alanında ülkenin önde gelen isimlerinden olan Prof. Dr. Canan Karatay, Cumhuriyet’e verdiği röportajla yeniden gündeme geldi. Çarpıcı açıklamalarda bulunan Canan Karatay, 60 yıllık tecrübesiyle ilgili konuştu. Kendi doğruları, öğrenimi, sağlık beslenme ve kendisiyle ilgili olumsuz görüş bildirenlerle ilgili konuşan Canan Karatay, modern tıpla ilgili, “Modern tıp” dediğimiz şey ise hastalık odaklı. Tedavi olarak da okyanuslar ötesinden “Billy The Kid” ne derse onu yapıyorlar. O zaman okuyup yazmayın boşuna. Uzaktan söylesinler ne yapacağınızı, uygulayın. Bunu ilkokul çocuğu da yapar, lise mezunu da…" dedi.
Koronavirüs pandemisinin en yoğun döneminde yaptığı açıklamalar yüzünden hedefe konulan Canan Karatay, bu konuyla ilgili soruya şu yanıtı verdi: "Hiç bir şey demeyeceğim. İlaç firmalarının taşeronluğunu yapıyorlar."
Yumurta, tereyağı, zeytinyağı, kırmızı et gibi gıdaların zararlı olduğu söylendi. Aslında bu bilimsel bir bakış açısı değil o zaman.
"Gıda en büyük silahtır. Henry Kissinger der ki, “Bir ülkeyi ele geçirmek istiyorsanız gıdasını ele geçireceksiniz.” Ülkemiz zeytin cennetidir. Stratejik bir bitkidir, sağlık için de ülkeler için de. Tıp tarihindeki en büyük yalanlardan birisi, “Yediğiniz yağlar kalp krizi yapıyor, o yüzden bitkisel yağ yiyeceksiniz” denilip margarinlerin öne sürülmesiyle başladı.
Nurettin Sarısözen’e, aslı bir Yunan aşk şarkısı olan türküyü “Zeytinyağlı yiyemem aman/basma da fistan giyemem aman” sözleriyle söyleterek halkı programladılar. Hâlâ düğünlerde bu türküyle oynuyorlar. Aristo diyor ki; “Bir zeytin ağacı kesenin başı vurula” Türkiye’de kimsenin başı kalmaz o zaman."
Canan Karatay, kendi yazdığı çok satılan Karatay Diyeti ile ilgili de çarpıcı bir çıkışta bulundu. Son yılların en popüler akımlarından biri olan sağlıklı beslenme akımlarının hikaye olduğunu söyleyen Canan Karatay, "Benim kitaba da “Karatay Diyeti” yazıldı ama yayınevi “Yazmazsak satılmaz” deyip ısrar etti. Halka ulaşmak için... Siz doğal gıdalarla beslenirseniz zaten sağlıklısınız. Mineralli tuz çok önemli. Mineralli tuz eksik olursa hücreler çalışmaz. Bu ülkeye yıllarca mineralli tuzu yedirmediler. Onu da neden söylüyorlar, “Tuz tansiyonu yükseltir.” Minerallerle yüklü kristal kaya tuzu -gerçek tuz odur- asla tansiyonu yükseltmez. Tam tersi, tuzsuz kalan bedenin tansiyonu yükselir. Tansiyonu yükselten şekerdir ve insülin hormonudur. O yüzden “Şeker en tatlı zehirdir” diyorum. Rafine edilmiş sofra tuzu da tehlikeli. Çünkü tuz değil, içindeki mineraller yok edilmiştir." dedi.
İnsanların “tatlı krizine girdim” gibi konuşmaları, şeker bağımlılığı göstergesi mi?
"Bağımlılık, metabolizma bozukluğu ve bütün hormonal dengenin bozulduğunun göstergesi. Şeker hastalığının ne olduğu İngiltere’de 19. yüzyılda bile biliniyordu. O dönemde şeker zenginlerin elde edebildiği bir şeydi. İtibar gösterisiydi. Ancak o zaman yapılan araştırmalar sümen altı edildi. Bunun yerine “Kolesterol kalp krizi yapıyor” denildi. İnsan bedeninde 400 tür hormon, enzim var. Hepsini kenara atıp “Al sana kolesterol ilacı” demek akla yatıyor mu?"
Karatay sağlıklı gıdanın düşmanı beş maddeden uzak durulması gerektiğini açıkladı.