Yakın Doğu Üniversitesi Deneysel Sağlık Bilimleri Araştırma Merkezi tarafından, bilim dünyasındaki yeni gelişmelerin ve öne çıkan konuların tartışıldığı “Periyodik Konferanslar Dizisi”nin altıncısı, "Beyin Gibi Karmaşık Bir Yapıyı Nasıl Anlayabiliriz” konulu başlıkla konferans düzenlendi.
Konferansın konuşmacısı olan Hacettepe Üniversitesi Nörolojik Bilimler ve Psikiyatri Enstitüsü Nörolojik ve Psikiyatrik Temel Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Turgay Dalkara, beynin gizemleriyle ilgili merak edilenleri ve özelliklerini bilimsel araştırma örnekleriyle anlattı.
İnsan beyninin özelliklerinden birinin de pozitif düşünme olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dalkara, insanların sorgulama yeteneğinin olmadığını ifade etti.
İnsan beyninin özellikleri ve yeteneklerinden bahsedildi
İnsan beyninin bir sürü özellikleri olduğunu belirten Prof Dr. Dalkara şu ifadeleri kullandı: “Bunlardan bir tanesi de biz pozitif düşünebiliyoruz. Negatif düşündürebilmek insanlara çok zor. Mesela dünyanın yuvarlak olduğu neredeyse yazılı tarih kadar eski. Bazı insanlar bunu anlamışlar. Ama her mantıklı, ruh sağlığı yerinde insan için dünya düzdür. Negatifi hayal etmek çok zor insanlarda, mesele bunu medyada çok iyi görürüz. Bütün haberler pozitiftir. Yani hiç şöyle bir haber çıkmaz, ‘Bugün de kansere çare bulunamadı’. Aslında doğru haber odur. Ama her gün kansere çare bulunur ya da o haber olur. Bizim beynimiz pozitife çalışabiliyor. Dolaysıyla hekim olsun, hasta olsun bir şey iyi geldiğinde pozitif olduğunu düşünüyor. Sorgulama yeteneğimiz yok. Doğal olarak böyle bir yeteneğimiz yok. Biz her şeye inanırız. Sorgulamayı okulda öğretmeye çalışıyoruz ve onu mükemmelleştirebilmek yıllar sürüyor. İyi bir bilim insanı olabilmek için sorgulama yeteneğinin çok gelişmiş ve objektifleşmiş olabilmesi lazım” dedi.
Prof. Dr. Dalkaraya: “İnsan organizması matematikle konuşuyor”
İnsan organizmasının doğanın bir parçası olan matematikle konuştuğunu söyleyen Prof. Dr. Turgay Dalkara, vücudumuzdaki her şeyin matematiği olduğunu belirtti. Matematiğin hayatın dili olduğunu ifade eden Dalkara, “Eğer hayatı anlamak istiyorsanız, hele ki doğal olayları anlamak istiyorsanız, onlar matematikle konuşuyorlar. Başka yolunuz yok. İnsan organizması doğanın bir parçası olarak matematikle konuşur. Her şey matematikle konuşur. Mesela retinası, eklemlerinin dinamiği veya vücudunuzdaki kıllar hepsinin bir matematiği var. Hastalarımız o matematik bozulmuş şekilde geliyorlar. Ama bizim eğitimimizde bu olmadığı için biz onu öyle görmüyoruz. Hep modeller üzerinden görüyoruz. Bu da kısa vadede belki bizi rahatsız etmiyor ama uzun vadede tıp bilimlerinin gelişmesini olumsuz olarak etkilemiş bir özellik aslında” şeklinde konuştu.
Sinir hücrelerinde bulunan duyarlı sensörler stres karşısında alarm veriyor
Konferansta örnekler de veren Dalkara, şunları anlattı: “Beyinde, sinir hücreleri yani nöronların üzerinde sensör diyebileceğimiz duyarlı kanallar var. Sinir hücreleri fonksiyonlarını görürken, fizyolojik denge çok iyi kurulamadığında yani sinir hücreleri strese, sıkıntıya girdiğinde oradaki moleküler duyargalar aktive oluyor ve alarm sinyalleri veriyor. Nöron stresi bu sensörlerle hissediyor, sensör aktivitesi sonucu tetiklenen sinyalizasyon sistemi ağrıyı oluşuyor. Biz bu duyargalarla ağrı arasındaki yolu gösterdik. Duyargaların daha önce böyle bir fonksiyonu olduğu bilinmiyordu" dedi.
Konferansa ilgi yoğundu
TÜBİTAK Teşvik ödülü, Eczacıbaşı Tıp ödülü, Sandız Farmoloji ödülü ve Vehbi Koç ödülü gibi birçok ödüle sahip olan, 115 makalesine tıp dünyası tarafından 3 bin 500 atıf yapılan ve Türkiye Bilimler Akademisi asli üyesi olan Prof. Dr. Turgay Dalkara’nın konuk olduğu konferans büyük ilgi gördü. Prof. Dr. Dalakara da, konferansa gösterilen yoğun ilgiden dolayı Yakın Doğu Üniversitesi rektörlük üyelerine ve öğrencilere teşekkür ederek memnuniyetini dile getirdi.