Bülent Ecevit Üniversitesi TIP Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Figen Atalay, 24 Mart ‘Dünya Tüberküloz Farkındalık Günü’ nedeni ile Tübörküloz (Verem) hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu.Tüberküloz ’un Dünya için önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ettiğini söyleyen Bülent Ecevit Üniversitesi TIP Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Figen Atalay, “Robert Koch’un Tüberküloz’a (Verem) neden olan basili keşfini duyurduğu 24 Mart (1882) günü ‘International Union Against Tuberculosis and Lung Disease’ (IUATLD) önerisi ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) desteğiyle “Dünya Tüberküloz Günü” kabul edilmiştir. 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü, geçtiğimiz yıllara aranla görülme sıklığı azalıyor bile olsa, ülkemiz ve Dünya için önemli bir sağlık sorunu olmaya devam eden Tüberkülozu hatırlamak ve hatırlatmak için önemli bir araçtır” dedi.Türkiye genelinde Tüborküloz hastalığından bahseden Prof. Dr. Figen Atalay; “Türkiye’de 2014 yılında toplam 13.378 tüberküloz hastası verem savaşı dispanserleri kayıtlarına girmiştir. Toplam olgu hızı yüz bin nüfusta 17,2’dir.2014 yılı TB hastalarının %92’si (12.253 kişi) yeni TB olgusu, %8’i (1.125 kişi) önceden tedavi görmüş olgudur. Toplam 13.378 hastanın 7.728’i (%58) erkek, 5.528’i (%42) kadındır.Hastaların 8.632’sinde (%65) akciğer tüberkülozu varken, 4.746’sında (%35) akciğer dışındaki organlar (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin vb.) tutulmuştur.Hastaların %6’sı (809 kişi) yabancı ülke doğumlu hastadır.Tüm tüberküloz hastalarında, 2013 yılı için tedavi başarısı %86,3 olarak tespit edilmiştir. Tedavi başarısı yeni olgularda %87,9 ve önceden tedavi görmüş olgularda %67,0’dir. 2013 yılı hastalarında ölüm oranı %4,7’dir (625 vaka)” şeklinde konuştu.Tüborküloz hastalığının solunum yolu ile bulaştığını söyleyen Prof. Dr. Figen Atalay, Tüberküloz hastalığının aileden genetik olarak geçmediğini ancak tüberküloz hastasının ailesine verem mikrobunu bulaştırma olasılığının çok yüksek olduğunu belirtti. Atalay konuşmasında şöyle devam etti; "Tüberküloz hastalığının etkeni “Mycobacterium tuberculosis” ismi verilen bir basildir ve solunum yoluyla bulaşır. Tüberküloz aileden genetik olarak geçmez ancak tüberküloz hastasının ailesine verem mikrobunu bulaştırma olasılığı çok yüksektir. Çünkü, aynı havayı en uzun süre paylaştığı kişiler aile bireyleridir. Bu nedenle, tüberküloz tanısı kesinleşince, bütün aile bireyleri ve hasta ile aynı havayı paylaşan işyeri ya da başka ortamdaki kişiler verem savaşı dispanserinde muayene için çağrılırlar. Bu mikrop, hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması, konuşması sırasında oluşan damlacıklar içinde havaya atılır. Tüberküloz basilinin içinde bulunduğu bu damlacıkların solunması ile sağlıklı bireyler mikrobu alır. Enfekte olan her kişide mutlaka hastalık gelişmez. Alınan basiller kişiyi hastalandırmaksızın vücutta uyur durumda kalır ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşturur. Hastalık gelişme riskinin en yüksek olduğu dönem ilk iki yıldır."Tüberküloz tanısının balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulduğunu belirten Prof. Dr. Figen Atalay, Tüberküloz tedavisinin düzenli sürdürülmesi ve tamamlanmasının zorunluğu belirtti. Tübörküloz hastalığının belirtilerdenden bahseden Atalay; “Tüberküloz tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları ile hastalıktan şüphelenilir. Hastalarda şu yakınmalar olabilir: iki haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, göğüs ağrıları, iştahsızlık, zayıflama (kilo kaybı), halsizlik, kan tükürme . Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları hastalıktan şüphelenmeyi sağlar. Şüphelenilen hastalarda kesin tüberküloz tanısı mikroskopta basilin gösterilmesi ve besiyerinde basilin üretilmesi ile konur. Hastadan alınan balgam ya da nadiren diğer örnekler bu amaçla laborutavarda incelenir ve tanı kesinleştirilir. Verem savaşı dispanserlerinde tanı işlemleri, tedavi, ilaçlar ve takip ücretsizdir.Uygun ilaçları yeterli süre kullanmakla hastaların neredeyse hepsi başarıyla tedavi edilebilmektedir. Hastayı iyileştiren tedavi, hastanın sağlığı yanında toplum sağlığı açısından da son derece önemlidir. Tedavi, bulaşıcı bir hastalık olan veremle savaşın en önemli yöntemidir. Bu nedenle, tedavinin düzenli sürdürülmesi ve tamamlanması zorunludur. Tüberkülozda ilaç direnci, tüberküloz mikrobuna etkili olan ilacın artık etki etmemesidir. Bu, laboratuvar testi ile anlaşılabilir. Nedeni, yanlış ilaçlarla, eksik ilaçlarla tedavi yapılması ya da tedavinin düzenli kullanılmaması, erken kesilmesidir. Tedaviye başlanan, düzenli ilaç içen hastanın bulaştırıcılığı kaybolur ve toplum için risk oluşturmaz. Bu hastaların damgalanması ve toplumdan dışlanması engellenmelidir” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz