YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

PROF. DR. HABLEMİTOĞLU: KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE DEVLETİN CİDDİ TEDBİRLER ALMASI GEREKİYOR

Serhat TEZCAN - Faruk KAHRAMAN/BURSA, (DHA) - ANKARA Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr.

Serhat TEZCAN - Faruk KAHRAMAN/BURSA, (DHA) - ANKARA Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre son 10 yılda Türkiye'de kadın cinayetinde yüzde 1500 artış bulunduğunu belirterek, "Bu çok ciddi bir rakam. Hepimizi derinden sarsması gerekiyor. Devletin ciddi tedbirler alması gerekiyor" dedi. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, Uludağ Üniversitesi'nde 'Türkiye'de kadına yönelik şiddetin yeni sosyopolitiği konulu bir konferans verdi. Program öncesinde basın mensuplarına açıklamada bulunan Prof. Dr. Hablemitoğlu, özellikle "Kadınla erkek eşit değildir" söylemininin, bugüne kadar yapılmış herşeyi ve literatürü de çöpe attığını söyledi. Literatürü ve tarihi bu kadar yok sayabilmenin kişisel olmaktan çok Türkiye'deki bütün kadınları etkileyecek sonuçlar ortaya koyacağını vurgulayan Prof. Dr. Hablemitoğlu, "Çünkü 2010 yılında Anayasamız'da çok kavgalarla çıkan kadın-erkek eşitliğine ilişkin düzenlemenin bugün 'yok hükmünde' sayılacak açıklamalardır. Türkiye'nin ne geçmişine, ne geleceğine böyle bir yaklaşımın da yakışmayacağını söylemek isterim. Kadın mücadelesine de büyük zarar vereceğini düşünüyorum" dedi. 'YÜZYILLIK KAZANIMINI TÜRK KADINI BİRKAÇ CÜMLE İLE ÇÖPE ATMAYACAKTIR' Prof. Dr. Hablemitoğlu, "Kadın- erkek eşit değildir, eşdeğerdir. 'Biz eşitlik değil, adalet istiyoruz' demek Müslüman Kardeşlerin söylemidir. Tunus'ta ve Mısır'da Arap Baharı söylemi olmuştur. Anayasa'ya adalet kavramı getirilmeye çalışılmıştır orada. Durum oralarda kadın açısından ortadadır. Yüzyıllık kazanımını Türk kadını birkaç cümle ile çöpe atmayacaktır diye düşünüyorum" dedi. Bu yılın ilk 11 ayında 240 kadının öldürüldüğünü ve 75 kadının cinsel taciz ve tecavüze uğradığını söyleyen Prof. Dr. Hablemitoğlu, Türkiye'de 200 bin civarında 15 yaş altında çocuk yaşta evlenen kız çocuk bulunduğunu kaydetti. Buna yakın zamanda erkek çocukların da dahil edildiğini ifade eden Prof. Dr. Hablemitoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şiddet bir biçimde kadına yönelik yaşamın her alanında var. Dünyada 603 milyon kadın ev içi şiddetin suç sayılmadığı ülkelerde yaşıyor. Bu çok büyük bir rakam. Türkiye için de bu geçerli. Ayrıca bu durum eğitimden de son derece bağımsız bir konu. Eğitim bir kadının şiddete uğramadığı algısı da tartışmalı bir algı. Yüzde 40'ın üzerinde okuma-yazma bilmeyen kadınların şiddetle karşı karşıya olduğu eğitimli kadınların yüzde 15'ten daha az olduğu şiddetle karşılaştığı bir veri var. Ama bu gerçeği yansıtmıyor çünkü eğitimli kadınlar bunu paylaşmak istemiyorlar. Dolayısıyla istatistikler bazen doğruyu yansıtmıyor." Prof. Dr. Hablemitoğlu, aile içi şiddet ailenin kutsallaşması nedeniyle sancılı bir konu olduğunu da vurgulayarak, şöyle konuştu: "Ne yazık ki şiddet özel alandan sokağa taştı. Ayrıca sadece koca şiddeti değil, erkek arkadaşının, partnerinin şiddetine uğrayan çocuklarının gözleri önünde öldürülen kadınlar var ve sokak ortasında park bahçelerde öldürülen kadınlar var. Bu sayı giderek artıyor. Adalet Bakanlığı'nın kendi açıklamasına göre son 10 yılda Türkiye'de kadın cinayetinde yüzde bin 500 artış var. Bu çok ciddi bir rakam. Hepimizi ürkütmesi derinden sarsması gerekiyor. Paniğe kapılmamız gerek ama biz bu noktada bu işi fıtratla açıklama yönünde davranıyoruz. Hatta konuyla ilgili sorumluluk üstlenmesi gereken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızın şöyle bir açıklaması var. 'Elleri kırılsın' diyerek adalet algısını yansıtmış oluyor. Bir önceki bakan da 'Daha öncede vardı şimdi görünür oldu' demişti. Bunlar tabi bilimsel verilere dayanmayan ayakları yere basmayan açıklamalar olarak görüyorum bunları. Bu noktada kadına yönelik şiddeti bu bakış açısı ile ciddiye alması beklenemez devletin. Oysa devletin ciddi tedbirler alması gerekiyor. Kadın sığınma evleri ile ilgili bir yasa çıkarıldı ama bu yasa sadece evli kadınları kapsıyor. Dolayısıyla ailedeki şiddetin çözümü gibi görünmemle birlikte oraya çözüm getiremiyor. Şiddetten kaçan kadınlar, 'Biz mezar değil sığınmak için bir yer, sığınak istiyoruz' diyor." Türkiye'de faili meçhul cinayetlerin çözümü ile ilgili soruya ise Türkiye'nin son 35 yılında bunların yaşandığını belirterek, ülkeye bu tablonun yakışmadığını sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler