Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. A. Halim Orta, yaz kuraklığından değil, kış kuraklığından korkulması gerektiğini söyledi. Türkiye genelinin geçtiğimiz yıla oranla yüzde 47 daha az yağış aldığını kaydeden Prof. Dr. Orta, galibin doğa olacağına dikkat çekti.Türkiye'de kişi başına yıllık düşen su miktarının 880 metreküp olduğuna dikkat çeken Orta, "Bunun bilimde karşılığı su sıkıntısıdır. Galibiyet doğanın olacaktır. Kaybeden insanoğlu. İlgililer ister gereğini yapmak için çalışacaklar, isterlerse manidar deyip geçeceklerdir" dedi.Kuraklığın 31 doğal afet içinde 1'inci sırada yer aldığını vurgulayan Prof. Dr. Orta, "Eski insanlarımızın çok anlamlı sözleri vardı. Bunların anlamını güçlendiren, çok uzun yıllar süren tecrübelerin sonucu olmasıydı. İşte tam da bu güne uyan bir tanesi; 'yaz kurağından değil, kış kurağından kork.' Kuraklık 31 doğal afet içerisinde 1. sırada yer alıyor. Ancak sigorta kapsamında bile yer almıyor. Deprem, sel, hortum gibi aniden ortaya çıkıp hızlı hasarlar oluşturmadığı için riskin büyüklüğü oluşmadan algılanamıyor. Kuraklık, meteorolojik olarak başlar. Bu yıl olduğu gibi. Bugün itibariyle ülkemiz genelinde geçen yıla göre yüzde 47 daha az yağış aldık. Bu değer uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 37 daha az. Yağış azlığı sürerse toprakta depolanan nem azalıyor ve tarımsal kuraklık başlıyor. Toprak nemini arttıran en önemli yağış biçimleri ise önce kar, sonra da uzun süreli düşük intensiteli yağmurlardır. Bunlar kış aylarında olur. Onun için eskiler 'kış kurağından kork' demişlerdir. Yaz ve bahar aylarında düşen yağışlar sağanak biçiminde olur. Çoğu yüzey akışa geçer, dereler ve nehirler aracılığıyla denizlere ulaşır. Bunun için 20 yıldan beri yüzey sularını depolamak için gölet ve barajlar yapmalıyız, yer altı sularımızı dikkatli ve hesaplı kullanmalıyız diye söylerim" ifadelerini kaydetti.Toprak profilinin boş ve buğdayın köklerinin çok sığ olduğunu dile getiren Prof. Dr. Orta, "Üçüncü safhada akarsu debileri azalıyor, yer altı su seviyeleri düşüyor ve hidrolojik kuraklık ortaya çıkıyor. Tüm bu olumsuzluklar insana aksediyor, tarım ürünlerinin fiyatı artıyor, kalitesi düşüyor ve sosyoekonomik kuraklık evresi başlıyor. Bu bilgilerden sonra hangi aşamada olduğumuzu sizin takdirinize bırakıyorum" diye konuştu.Tekirdağ'da yıllık 0.88 milyar metreküp su potansiyeli mevcut olduğunu ifade eden Prof. Dr. Orta, "Tekirdağ'ın 1 milyona yakın nüfusu var. Büyük olasılıkla daha da artacak. Bugünkü haliyle bile kişi başına yıllık düşen miktar 880 metreküptür. Bunun bilimde karşılığı 'su sıkıntısıdır.' Nisan 2014'te yürürlüğe girecek Büyükşehir Belediyeler Kanunu ile büyükşehir tüm il sınırlarından sorumlu olacak. Su temini ve arazi planlaması en önemli görevi olacak. Doğayla olan sıkıntılarımız hızla büyüyor. Çünkü, çevreye karşı duyarsızlık ve saygısızlık, doymak bilmeyen rant ekonomisi ve günü kurtarma çabası, hoyrat kentleşme ve kontrolsüz sanayi artıyor. Galibiyet doğanın olacaktır. Kaybeden insanoğlu. İlgililer ister gereğini yapmak için çalışacaklar, isterlerse manidar deyip geçeceklerdir" ifadelerine yer verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz