Dünyada Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKA) vakasının en çok Türkiye’de görüldüğü, buna karşın Türkiye’nin bu hastalıktan ölüm oranının en düşük ülke olduğu belirtildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, KKKA hastalığını dünyada en iyi bilen ülkenin Türkiye olduğunu belirterek hastalığın nasıl yönetileceğini dünyaya öğreten ülkenin de yine Türkiye olduğunu söyledi.
Türkiye’de hastalığın tedavisinde kullanılacak olan aşı çalışmalarının bitmek üzere olduğunu hatırlatan Köksal, aşının dünyaya ışık tutacağını söyledi. Köksal, “Dünyada kene vakası en çok görülen yerlerden birisi Türkiye. Bunun dışında Ortadoğu, İran, Afganistan, Pakistan vakaların en fazla bildirildiği yerler. Orta Asya’dan batıya, güneye inildikçe vakalar biraz daha fazla görülüyor. Yine Kosova, Balkanlar, Dalmaçya hastalığın görüldüğü yerler arasında sayabiliriz. Coğrafi olarak, hastalığın görüldüğü alanlar Doğu Avrupa’nın alt kesimleri yani Güneydoğu Avrupa, Asya olarak da söyleyebiliriz. Diğer bölgelerde kayda değmeyecek kadar az ancak Bulgaristan’a, Kosova’ya baktığımızda oldukça fazla vaka bildirildiğini görüyoruz. Afganistan’a, Pakistan’a, İran’a bakıyoruz oralardan vaka bildirildiğini görüyoruz. Tek tük vakalar Arap Yarımadası’ndan var. Türkiye, dünyada en çok görülen ülkelerin başında geliyor. Hastalığı en iyi bilen ülke de biziz. Dünyada en çok yayının çıktığı KKKA hastalığının nasıl yönetileceğini dünyaya öğreten ülkenin de gururla söylemek gerekiyorsa Türkiye olduğunu ifade etmek isterim. Çünkü bilim dünyasına bu hastalıkla ilgili çok katkımız oldu. Hastanın tedavisine hem de şimdi ülkemizde yapılan ve bitmek üzere olan aşı çalışmaları dünyaya ışık tutacak. Yani biz bir yandan hastalıkla mücadele etmeyi başarırken bir yandan da bu hastalık nasıl yok edilecek, nasıl tedavi edilecek onlara yönelik de Türkiye çok güzel bilimsel çalışmalar yapıyor” dedi.
Türkiye’nin KKKA Hastalığı’nda dünyada ölüm oranının en düşük ülke olduğunu kaydeden Köksal, ”Türkiye, dünyada KKKA vakalarının en düşük olduğu ölüm oranına sahip bir ülke. Bunun da sebebi, hastalığı iyi yönetmemizden kaynaklanıyor. Zaman içerisinde hastalığın hastalık yapma gücü düşüyor, bu da bir etken. Ölüm oranları Türkiye’de bölgelere göre değişiyor. Yüzde 2 ila 5 arasında. Daha az gelişmiş ülkelere veya daha doğuya gidildiğinde ölüm oranları yüzde 20’lere kadar çıktığını görüyoruz. Gürcistan’da son zamanlar vaka bildirimleri var. Onlardaki ölüm oranları bize göre çok daha yüksek” diye konuştu.
“Yaklaşık 15 yıldır bu hastalıkla yaşıyoruz”
Yaklaşık 15 yıldır bu hastalıkla yaşadıklarını ifade eden Köksal “KKKA vakalarını 15 yıl önceden görmeye başladık. Artık şunu biliyoruz ki KKKA hastalığı havaların durumuyla yakından ilintili. Bu sene soğuk havalar uzun sürdü. Şu anda havalar biraz ısınmaya başladı. Geçen yıllara göre kıyaslarsak, KKKA vakalarının giderek azaldığını görüyoruz. Bu bölgemiz için geçerli. Türkiye geneline bir yayılma söz konusu. Şimdiye kadar görülmeyen illerde de KKKA vakalarının görüldüğünü biliyoruz. Bu, kenenin taşımasıyla ilintili bir şey. Bilindiği gibi KKKA hastalığına sebep olan virüs keneler tarafından taşınmakta, kenelerde gerek göçmen kuşlar aracılığıyla gerekse hayvan hareketleriyle özellikle koyun, keçi, inek gibi hayvanların üzerindeki tüylere tutunarak başka yerlere taşınabilmekte. Hatta kerestelerle birlikte taşınabildiğini biliyoruz. Dolayısıyla KKKA hastalığı azalmış olmakla birlikte hala ülkemiz için tehdit olan bulaşıcı hastalıklardan birisidir. Bu nedenle hastalık bitti gibi düşünmeyip önlemleri de almak lazım. Aslına bakarsanız hastalığın azalmış olmasında bir faktörde artık bu etkenin bilinmesi ve korunma yollarının da özellikle riskli bölgelerdeki riskli kişilerde bilinmesinden kaynaklanmaktadır. Yaklaşık 15 yıldır bu hastalıkla yaşıyoruz ve bir çok eğitimler verildi ama bu eğitimlerin sonu yok yine de dikkat etmek lazım” şeklinde konuştu.
“Hastalık özellikle kırsal alanda yaşayanları tehdit ediyor”
Prof. Dr. İftihar Köksal, hastalığın özellikle kırsal alanlarda yaşayanları tehdit ettiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bölgemize baktığımız zamanda sahil kesiminde çok fazla vaka görmüyoruz. Daha çok Gümüşhane, Kelkit, Giresun’un iç kısımları, Sivas’a komşu kısımlar, Erzincan, Erzurum, Bayburt yöresi bölgemiz için hastalığın en fazla görüldüğü yerler. Özellikle bu kesimlerde yaşayan vatandaşlar veya oraya gidenlerin dikkat etmesi lazım. Özellikle aç kenelerin aktif olduğu şu günlerde otların üzerine tutunan keneler beslenmek için kan emme ihtiyacı hissederler. Bu nedenle çıplak ayakla gezildiğinde veya vücudumuza değdiğinde hemen yapışarak kan emmeye başlar. Eğer bu kene üzerinde KKKA hastalığının etkeni olan virüsü barındırıyorsa kan emme sırasında da kişiye virüsü bulaştırır. Bu nedenle bağ, bahçe, tarlada çalışırken veya pikniğe gidildiği zaman mutlaka pantolon paçalarının çorap içine sıkıştırılması, eldiven giyilmesi, uzun kollu giysiler giyilmesi ve kene, sinek kovucuların sıkılması alınabilecek önlemler arasında sayılabilir. Şunu unutmayalım sahil kesiminde bu etken görülmüyor o nedenle çok panik yapmamak lazım. KKKA bulaştıran kenelerin hem yapısı hem cinsi daha farklı bunlara dikkat etmek lazım. Mutlaka dönüldükten sonra kene muayenesi yapılması lazım. Saçlı deriler dahil bir yakını tarafından vücudun her tarafında kene muayenesini yapılması varsa bir sağlık kuruluşuna gidilmesi lazım. Kesinlikle evde kişinin ya da yakınlarının keneyi değişik usullerle çıkarmasına karşıyız. Çünkü bu durum KKKA hastalığı bakımından çok büyük tehlike oluşturmaktadır. Keneyi yakmak veya cımbızla, keserek çıkartmak gibi işlemler sırasında kene tehdit unsuru hissederek şiddetli bir şekilde kusar. Bu kusma sırasında da çok sayıda virüsü kişiye bulaştırıyor. O nedenle kişinin sağlığı açısından keneyi sağlık kuruluşlarında çıkartılmasını çök önemsiyoruz.”
"Şu ana kadar sadece 1 vaka geldi"
Bu yıl kendilerine sadece 1 hastanın müracaat ettiğini kaydeden Köksal, “İlk vakamızı geçen hafta itibarıyla servisimize yatırdık. Geçen sene de çok az hasta gördük, 8 hasta geldi. Bu da bölgemizde hastalığın giderek azaldığının en önemli delilleri. Keneler son derece tehlikeli mini canlılar. KKKA hastalığıyla mücadele ederken kenelerin bölgemizi tehdit edecek bir diğer hastalığı da Lyme hastalığı. Bu da farklı cins kenelerin bulaştırdığı bir mikrobik hastalık. Erken dönemde teşhis edilirse bunun tedavisi var. Bu da aynı şekilde kene ısırığıyla bulaşan biz bu hastalığı daha çok Giresun’un kırsal kesiminde görüyoruz. Nasıl KKKA Kelkit Vadisi’nde daha çok görülür oradan başlamışsa Lyme hastalığı da Giresun’un kırsal kesiminde başlamış bölgemizi az da olsa tehdit eden bir diğer kene hastalığı. KKKA hastalığı kenelerin aktifleşmesiyle başlayan dönemi içermekte. Genellikle ilk baharın sonuna doğru biraz da iklimin nasıl gittiğine bağlı. Havaların ısınmasıyla keneler aktifleşir. Havaların soğumasıyla kene mevsimi biter. Yani buda Sonbahar’a denk geliyor. Genellikle Ekim’den sonra vaka beklemiyoruz, şu güne kadar da hiç görmedik. Yıllar önce Kurban Bayramı’nın Kış ayına denk geldiği dönemlerde hayvan göçleriyle sıcak ülkelerden gelen hayvanlarla birkaç vakamız olmuştu. Lyme hastalığı açısından baktığımız zaman onunda benzer seyir izlediğini söyleyebiliriz. Yani bu hastalık sıcak mevsimi seven yaz aylarında ve havaların ısınmasıyla paralel giden bir seyir izlemektedir” ifadelerini kullandı.