Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi İstatistik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Reşat Kasap, bilimsel çalışmaların raflarda kaldığını belirtti. Üniversitelerin toplumun sorunlarına çözüm getirici yaklaşımda yeterli olamadıklarını ifade eden Kasap, günümüz dünyasında yeni nesil üniversite düşüncesiyle toplumun problemlerine çözüm getirici bir yaklaşımın ortaya konulması gerektiğini söyledi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ)’nde düzenlenen Doktora Tez Savunma Sınavı jüri görevi nedeniyle Samsun’da bulunan Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi İstatistik Bölümü Başkanı ve Gazi Üniversitesi Rektör Adayı Prof. Dr. Reşat Kasap, Cihan Haber Ajansı’na açıklamada bulundu.
Üniversitelerin toplumun problemlerini çözüm yönünde bilimsel çalışmalar yapmasıyla ekonomik krizlerin bile engellenebileceğini belirten Prof. Dr. Reşat Kasap, şunları söyledi: “90’lı yılların sonuna doğru, Avrupa ülkelerini içersine alacak şekilde rekabet edebilir bir ekonomi oluşturmak için bazı Avrupa devletleri, 1999 yılında İtalya'nın Bologna Üniversitesi’nde bir araya gelerek üniversitelerin yeniden yapılandırılma sürecinin temelini attılar. Buradaki amaç toplumun lokomotifi olan üniversiteyi toplumun problemlerine çözüm getirici bir yaklaşım ortaya koymasını sağlamaktı. Çünkü üniversiteler esas temel yapısı itibarıyla iki önemli görevleri vardı. Bunlardan biri eğitim-öğretim ikincisi ise bilimsel araştırmadır. Halbuki günümüz dünyasında yeni nesil üniversite düşüncesi toplumun problemlerine çözüm getirici bir yaklaşımda ortaya koyması gerekiyor. Bu kısım eksik kaldığı için üniversitelerde üretilen bilgilerin aktarımı sağlanamadığı için toplumun problemlerine çözüm getirici bir yaklaşım da yer alamadı. Yani üniversitelerde üretilen bilimsel çalışmalar daha çok raflarda kaldı. Bilgi transferi gerçekleşmedi. Bilgi transferi gerçekleşmediği için de toplumun problemlere yönelik çözümlerde üniversiteler yer almada eksik kaldı. Yani bu manadaki görevlerini tam olarak yerine getirmekte eksik kaldılar.”
Prof. Dr. Kasap, bu durumu gören Avrupa ülkelerinin 1999 yılında Bologna Süreci'ni yani üniversitelerin yeniden yapılandırılmasını başlattığını hatırlattı. Kasap, toplam kalite ve rekabet edebilir bir ekonomi yapısı ortaya koyabilmek için Türkiye de dahil bütün Avrupa ülkelerinin (47 ülke), 2000 yılının başında bu sürece dahil olduklarını kaydetti. Kasap, sözlerine şöyle devam etti: "Bu süreçte, üniversiteleri öğrenci merkezli istihdam edilebilir eleman yetiştirme yapısı ve hayat boyu öğrenme özellikleri ortaya koyan bir yapı ile yeniden yapılandırmaya çalıştılar. O zaman kadar üniversitede örneğin bir bölümün programı genelde masa başında oluşturuluyordu. Halbuki şimdi iş alanının yani sektörlerin nasıl bir yetişen elemana ihtiyacı olduğunun göz önünde alınması gerekiyor. Kamuda özel sektörde mezun olan öğrenciler mezun oldukları o bölümden sonra hangi işlerde çalıştılar, hemen iş bulabildiler mi? Bütün bunların araştırılarak masaya yatırılmalı. Çeşitli araştırma teknikleriyle bunlar ortaya konup o bölümün programlarının kalite güvencesini de dikkate alarak yeniden düzenlenmesi lazım. Bütün Avrupa’da 1999’da başlayan bu süreç 2010 da tamamlanarak kurumsallaştırılması hedeflenmişti. Süreç Avrupa ülkelerinde de Türkiye’ye da henüz tam olarak tamamlanmış değil. Üniversitelerin kendilerini yenileme sürecinde gecikmesiyle, toplumun problemlerine çözüm getirici bir rol oynayamaması, Avrupa’da yaşanmakta olan ekonomik krizlerin belki de en önemli sebeplerinden biri.”
Bundan sonra yapılması gereken sürecin mümkün olduğu kadar hızlıca en iyi şekilde tamamlanması gerektiğini belirten Kasap şöyle devam etti: "Örneğin, Türkiye’de her üniversite bu konuda aynı düzeyde değil. Bazı üniversiteler bu yapılanmayı tamamladı. Bazı üniversiteler ise bu noktada ayak diretiyor. Süreç, nispeten farklı yapıların ortaya konmasını sağlayacak. Örneğin bir hocanın anlattığı dersin öğrenci tarafından ne kadar algılandığının ölçülmesinden tutun da, o öğrenci mezun olduktan sonra iş bulma noktasındaki durumunun da takip edilmesi gerekiyor. Ben öğrenciye okuttum, öğrenci mezun oldu demekle o bölümün, o üniversitenin sorumluluğu bitmeyecek. Temsilde hata olmaz, mezun olan yetiştirdiği öğrenci bir anlamda o üniversitenin ürünüdür. O ürün piyasa tarafından ne kadar talep görüyor ve ne derecede aranan bir elamandır gibi konuların hep takip edilip ortaya konulması gerekecek. Bundan dolayı tabi ki önemli bir çalışma süreci gerektiriyor. Bu noktada yapılan çalışmaları diğer üniversitelere yaygınlaştırmak için Yükseköğretim Kurulu’nda (YÖK) görev aldık. Daha sonra her temel alanda, yeterlikler çerçevesi dediğimiz noktada da YÖK’ün temsilcisi olarak faaliyetlerde bulunduk. Bunlar, o alanda yetişen öğrencinin hangi yeterliklere, bilgi birikimine vb. sahip olmasını ortaya koyan bir çerçevedir.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz