İZMİR, Döviz kurundaki artışların ekonomi üzerindeki olası etkilerini değerlendiren Prof. Dr. Durmuş Özdemir, kurlardaki artışın, ithal hammadde, ara mal ve nihai mal maliyeti artışı olarak tüketici fiyatlarına yansıyacağını hatırlattı. Prof. Dr. Özdemir, "TÜFE'de, sepette bulunan ve döviz ile ithal edilen tüm ürünlerin fiyatlarını, döviz artışı kadar arttıracağı malum. Bu ürünlerin sepetteki ağırlıklarına göre de döviz kurundaki bu artış enflasyonu arttıracaktır. Örneğin, yurt içi petrol tüketimimizin yüzde 90'a yakın bir kısmını yurt dışından ithal ederken TÜFE içinde petrol tüketimini yansıtan yalnızca ulaştırma kaleminin sepetteki ağırlığı yüzde 16.73'dür. Kaba bir hesapla, döviz kuru yüzde 50 arttığında sadece ulaştırma kaleminin yol açtığı enflasyon artışı en azından yüzde 6 civarında olacaktır. Doğal kur artışı, sadece tek bir kalemi etkilemekle kalmaz. TL'nin değer kaybı, ithal edilen ve katma değeri yüksek tüm ürün fiyatlarına bire bir artış olarak yansır" diye konuştu.
Döviz artışının ana gerekçesinin, siyasal koşulların doğurduğu risk faktörünün artması olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özdemir, "Bu faktör devam ettiği sürece ki devam edecek gibi gözüküyor, ülke dışına kaçan finansal sermaye, döviz artışını devam ettirecek ve tamamen finansal kredilerden beslenen ekonomiyi ciddi bir krize doğru götürebilecektir. Vatandaşların, artan fiyatlar nedeniyle, alım güçlerinin azalması ve yaşam standartlarının düşmesi riski var. Dışarıdan ithal edip yurt içine satan sanayicileri de zor günler bekliyor. Ekonomide ciddi bir krize yönelim olmazsa, ihracatçı için bu seyir bu kez pozitif fırsatlar da doğabilir" dedi.
Türkiye'nin tasarruf oranının dünya ortalamasının altında olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Durmuş Özdemir, "Tasarruf artışı, yapısal sorunları olan Türkiye ekonomisi için çok zor. Zaten geliri düşük olan ücretlilerden böyle bir talep hiçbir işe yaramaz. Sermaye geliri olanların tasarruflarının arttırılmasına yönelik politikalar işe yarayabilir. Toplumu, yerli malı kullanmaya ve hatta teknolojik ürün kullanım israfından kaçınmaya teşvikler de işe yaramayacaktır. Ya da ucuz olan kredileri 'kullanmayın' demek, zaten durgunlaşan ekonominin iç talebini daha da zor durumlara sokacaktır. Ancak kredi kartı kullanıcılarına, sadece var olan ve kesin gelecek olan paralarını kullanmalarını, asla dövizle borçlanmamalarını tavsiye etmek gerek. Türkiye, maalesef bir orta gelir tuzağına sürüklenmiştir. Çözüm, uzun vadeli, bilgi donanımı yüksek bireyler yetiştirip katma değeri yüksek ürünleri yurt içinde üretebilmekten geçiyor. Ulusal paranın değer kaybı da siyasal risk arttığı sürece devam edecektir" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz