Prof. Dr. Öztürk: Örgütlü suçlarda kimse korunmamalıdır

Boğaziçi Avukatlar Derneği’nin düzenlediği “Özel Yetkili Mahkemeler” konulu seminerde konuşan Prof. Dr. Bahri Öztürk, demokratikleşmenin önündeki en büyük engelin özel soruşturma kuralları olduğunu belirtti. Öztürk, örgütlü suçlarda hiç kimsenin korunmaması gerektiğini vurguladı.

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Öztürk, terör, narkotik ve mafya gibi örgütlü suçlar söz konusu olduğunda kimsenin korunmaması gerektiğini belirtti. Prof. Öztürk, memurlar ve kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin olarak Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 250. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin olmaması durumunda bugün yapılan soruşturmaların hiç birinin olamayacağını kaydetti. Öztürk, “Bu düzenleme olmasaydı hiçbir şekilde kanunla koruma altına alınmış kamu görevlilerine dokunulamazdı. Ne hakime, ne askere, ne devlet adamına dokunulamazdı. Hiçbir bilgi devlet sırrı denilerek mahkemeden saklanamaz. Özel yetkili mahkemeler delilden sanığa doğru işler.” diye konuştu.

CMK 250. ve 251. maddelerle yetkilendirilmiş mahkemelerin aslında ihtisas mahkemeleri olduğu yorumunda bulunan Prof. Öztürk, “Özel yetkili mahkemelere neden ihtiyaç vardır buna bakmak gerekir. Benimde çalışmalarında bulunduğum CMK yasası muhalefet ve iktidarın oy birliği ile kabul edildi. Ama şimdi muhalefet bu durum yok gibi davranıyor. Hatta iktidardan ve muhalefetten 250. maddeyi çıkarma teklifi geldiğinde sizi halka şikayet ederim dedim.” ifadelerini kullandı.

Mukayeseli hukuk incelemesi yapıldığında özel yetkili mahkemelerin dünyanın gelişmiş her ülkesinde var olduğunu dile getiren Öztürk konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özel yetkili mahkemelerin var olması zorunludur. Uyuşturucu, terör, mafya gibi örgütlü suçlarla mücadele etmek bildiğimizden daha zordur. Eğer ihtisas sahibi değilseniz örgütte kimin ne yaptığını bilemezsiniz. Örgütlü organize eylemleri değerlendirecek bir ihtisas mahkemesine ihtiyaç vardır. Uyuşturucu, mafya ve terör suçları öyle tehlikelidir ki bu tür mahkemeler oluşturulmaktadır. Bu işi sıradan savcılar ve hakimler yapamaz. Bu tür suçların normal mahkemelerde yargılanması imkansızdır.”

Günümüzde özel yetkili mahkemeleri eskiden kurulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ne (DGM) benzetenler olduğuna vurgu yapan Öztürk, “DGM’ler kadar hukukun savunma anlamında katledildiği başka hiçbir mahkeme görmedim. DGM’de savunma yetersizdi avukat yardımı yoktu. DGM’ler savunma hakkını hemen hemen yok sayan bir mahkemeydi. CMK 250. 251. ve 252. maddeyle yetkili mahkemeler DGM değildir. DGM’lerin geçmişi kötüdür. CMK’yı hazırlama aşamasında DGM’nin lağıv edilmesi gerektiğini belirttik. 250. maddeyle yetkili mahkemeler toplumun savunması için vardır.” dedi.

12 Eylül dönemi ile bugünün yargılama yöntemlerinin mukayese edildiği hatırlatılması üzerine Öztürk, “Bugünkü sistemin adını engizisyon koyarsanız 12 Eylül’ün adı nedir o zaman. O dönemde yaşanan faili meçhuller, suikastlar hatırımızda. Olan gençliğimize oldu. 12 Eylül’de yargılamaların hepsi göstermelikti. Ne diyorlardı bir sağdan bir soldan astık. İnsanın yüzüne bakarak bu kadar yalan söylenmez. Silivri’yi kastediyorlar. Yargıtay 11. Ceza Dairesi Danıştay saldırısının yargılanma yerinin Silivri olduğuna karar verdi. Yargıtay bu bağlantıyı kurduysa bunun başka bir yorumu yoktur.” açıklamasında bulundu.