Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Bozlağan, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan yeni kanun taslağının sorunların tamamını çözmeye yetmeyeceğini fakat iyi niyetli ve gayretli bir sürecin ürünü olduğunu söyledi.
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Bozlağan, YÖK tarafından hazırlanan taslak öneriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Bozlağan, “Mevcut sistemde üniversiteler, en küçük ve sıradan konularda bile YÖK ile yazışmak ve görüş almak mecburiyetindeydi. Bu sebeple yeni düzenleme YÖK’ü ülkenin en ücra köşesindeki üniversitelerin bile iç işlerine müdahil olmaktan yani büyük bir evrak selinden ve lüzumsuz iş yükünden de kurtaracaktır” dedi.
“İLK 200’DE TÜRKİYE’DEN HİÇBİR ÜNİVERSİTE YOK”
Türkiye’de yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasının, son otuz yılın en çok tartışılan konularından biri olduğunu belirten Prof. Dr. Recep Bozlağan, “Herkesim tarafından eleştirilen YÖK, bir türlü iyileşme sağlayamamıştır. 2012 verilerine göre dünyanın önde gelen endekslerinde (Academic Ranking of World Universities, The Times Higher Education World University Rankings, QS World University Rankings, University Ranking by Academic Performance) ilk 200 içinde Türkiye’den hiçbir üniversite bulunmamaktadır. Buna karşın, söz konusu endekslerde Brezilya, Meksika, Arjantin ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerin üniversitelerinin daha iyi konumda yer aldıkları görülünce, ülkemizdeki yükseköğretim sisteminin içinde bulunduğu durum en dramatik hâliyle gözler önüne serilmektedir” diye konuştu.
“YÜKSEK ÖĞRETİMDE BAŞARILI ÜLKELERİN ÖZELLİKLERİ”
Üniversiteleri dünya çapında başarılar elde eden ülkelerin yükseköğretim sistemlerinin bir takım özelliklere sahip oldukları belirten Prof. Dr. Recep Bozlağan, “Bu ülkelerde yükseköğretim kurumları, geniş sınırlar içinde serbestçe karar alıp uygulayabilme, kendine ait malî kaynaklar oluşturabilme, idarî personel istihdam edebilme gibi haklara sahipler. Ayrıca akademik birimler kurma, müfredat oluşturma, bilimsel araştırma yapabilme, akademik personel istihdam etme gibi özerkliğe de sahipler. Diğer taraftan bu tür ülkelerde üniversitelerin yalnızca merkezî yönetimlere karşı değil, fakat aynı zamanda öğrencilere, mezunlara, diğer iç ve dış paydaşlara, bir bütün olarak halka ve doğal çevreye karşı da sorumlu ve hesap verebilir bir yapı ve işleyişe sahip oldukları dikkat çekmektedir” dedi.
“ÜNİVERSİTE İÇİ DEMOKRASİ RAFA KALKABİLİR”
Taslak Öneri’de rektör seçimleri için getirilen önerilerin, Türkiye’de hâlihazırda uygulanan seçim sisteminin ilerisinde olmadığını da belirten Prof. Dr. Recep Bozlağan, “Rektörlerin bir kurul veya konsey tarafından seçilmesi, üniversitelerde aristokratik-oligarşik yapıların doğmasına sebep olabileceği gibi, rektörü de akademik personelden uzaklaştıracaktır. Birçok akademisyen tarafından ‘ulaşılmaz, erişilemez’ olmakla eleştirilen bazı rektörler, yeni durumda bütünüyle ‘erişilemez’ konuma gelebilir” diye uyarırken, YÖK tarafından hazırlanan taslak öneride değerlendirilecek birçok konu bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: “Taslak öneri, iyi niyetli ve gayretli bir sürecin ürünüdür. Mevcut çalışma Türkiye’de yükseköğretim sisteminin sorunlarının tamamını çözmeye elbette yetmez, ama iyi niyetle: Evet” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz