Salih TEKİN/ERZURUM, (DHA)- HASAN Kalyoncu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Gülden Pekcan, sürdürülebilir ömür boyu yaşam biçimine dönüştürülmesi gereken diyet şeklinin 'Akdeniz diyeti' olduğunu söyledi. Pekcan, "Yapılan çalışmalar yaşam süresini uzattığını, hastalıklardan ölümleri azalttığı, sağlıklı vücut ağırlığına erişmeyi sağladığı ve kalp damar hastalıkları ile bazı kanser türlerini önlediği belirlendi. Bilimsel incelemelerde Akdeniz diyetinin alzheimer hastalığını azalttığı gibi olumlu etkileri de bulunuyor" dedi.
Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öncü Sağlık Kulübü'nün düzenlediği '21'nci Yüzyıl Gerçeği: Sürdürülebilir Diyet' konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Ayla Gülden Pekcan, diyetlerin yaşam biçimine dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Kültür Merkezi Mavi Salon'da fakülte öğrencilerinin ilgiyle dinlediği konferansta sürdürülebilir diyetin kanıta dayalı olmasının önemine dikkat çeken Pekcan, "Yapılan araştırmalarda genel sağlığı koruyan, hastalıkları önleyen ve kültürel boyutu olan Akdeniz diyeti sürdürülebilir olarak tanımlanıyor. Akdeniz diyetinin sağlıklı beslenme açısından yararları var, güçlü çevresel etkisi var sera gazı ve su ayak izi açısından olumlu yönleri var. Zengin bir biyo çeşitliliği, besinlerin yüksek bir sosyo-kültürel değeri var. Besin kaybı düşük ürettiğimizi bir yerde tüketme yoluna gidiyorsunuz. Hastalıkların görülme sıklığı, hastalıklardan ölümlerin azalması açısından olumlu olduğunu yapılan araştırmalar gösteriyor. Bitkisel kaynaklı yağ, daha çok zeytinyağı, balık ve deniz ürünleri var. Yumurta yer alıyor, tavuk ve süt ürünleri daha çok peynir ve yoğurt odaklı, kırmızı etin çok az olduğu bir diyet programı" dedi.
AKDENİZ DİYETİNDE GÜNLÜK TÜKETİLECEKLER
Akdeniz diyetinde her gün tüketilmesi gereken besin maddelerini sıralayan Prof. Dr. Pekcan, şunları söyledi:
"Mutlaka tam tahıl tüketilmesi gerekiyor. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki bulgurumuz var çok iyi şekilde değerlendirmek, ekmeği tam tahıl olarak tüketmek. İkincisi sebzeler, baktığınızda en az iki porsiyon sebze tüketimi öngörüyor. Bir porsiyon sebzeyi de çiğ yani salata olarak tüketin. Meyve her öğün için bir iki porsiyon yiyin. Biz burada yüzyıllardır var olan bir diyetten söz ediyoruz. Su miktarı var, şeker içermeyen bitkisel içecekler yer alıyor. Süt ürünleri yoğurt ve peynir tercih olarak, daha düşük yağlı olanları tercih etmeniz gerekiyor. Zeytin yağı naturel, sızma tarzda tüketmek, pişirme salatalarda kullanmak öngörülüyor. Özellikle ağaçta yetişen kabuklu yemişler sağlıklı bir şekilde her gün tüketilmesi gerekiyor. Badem, ceviz öneriliyor. Baharatlar, otlar, sarımsak ve soğan. Bu çeşni vericilerin de tat vermeye, iştah açıcı olma antioksidan özellikleriyle önemi var. Baharatlarla tuzun azaltılmasını da sağlarsınız. Şarap ve fermente besinler de önemli. Kaybolmaya yüz tutmuş bazı ürünlerimiz, içecekler var. Kaç kişi şırayı biliyor. Çocukluğumda her gün sipariş verirdik. Tekirdağ bölgesinde piyasaya sunulan hardaliyenin inanılmaz antioksidan kapasitesi var. Koyu bordo renkli bir üzüm suyu olan bu değerleri de kaybolmaktan kurtarmak gerekiyor. Balık deniz ürünleri 2 porsiyon, 2 porsiyon kuru baklagiller. 7 günde 21 öğün tüketiyorsunuz. Bu maddeleri dönüşümlü hale getirdiğiniz zaman sağlıklı bir beslenmeyi de gerçekleştirmiş olursunuz."
TÜM ÖLÜM RİSKLERİNDE YÜZDE 56 AZALMA
Akdeniz diyetinin uygulanması halinde tüm ölümlerin riskinde yüzde 56 azalma, TİP 2 diyabetinde yüzde 42, hipertansiyonda yüzde 44 azalma olduğunun belirlendiğini vurgulayan Pekcan, kardiyovaskürel hastalıklarda, kalp krizi ve inme riskinde azalma gözlendiğini kaydetti. Pekcan, "Yapılan çalışmalar yaşam süresini uzattığını, tüm ölümlerde önemli bir azalma yaşandığını, sağlıklı vücut ağırlığına erişmeyi sağladığını, kalp damar hastalıklarını bazı kanser türlerini azalttığını bilişsel yetileri geliştirdiğini, alzheimer gibi hastalıkları azalttığını, yine bir sürü etkilerinin olduğunu söyleyebiliriz" dedi.
MERCİMEK, BULGUR, KURU FASULYE
Konuşmasında diyet konusunda Türkiye'de yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Prof. Dr. Pekcan, "Bazı diyetisyen arkadaşlar bizim besinimiz olmayan chialar, kinoalara doğru bir yönelişi var. Tabii ki küreselleşme sürecindeyiz, ülkemizde bu besinler de ekilebilir, beslenmemize değer katabilir. Ama benim mercimeğim, bulgurum, kuru fasulyem, nohutum varken onlara yönelme çok sağlıklı ve doğru gelmiyor. Ben kendi mikrobiyotamın besinlerime, kendi değerlerime uygun olarak düzenlediğini düşünüyorum" dedi.
ÇOK FAZLA YANLIŞLIKLAR VAR
Beslenme ve diyetetik konularında Türkiye'de medyada çok farklı programlar olduğunu, bunun de kendisini üzdüğünü belirten Prof. Dr. Ayla Gülden Pekcan, "Çok fazla yanlışlıklar var. Benim çevremde bile 'ben o kişiye çok inanıyorum ve diyet uyguluyorum' diyen belirli yaş grubundaki kişilerden kalp krizi geçirenler var. Bilimin bize sunduğunun dışına çıkmamak, kulaktan duyumlar ve önerilerle diyet yapmak doğru değil. Halka bir mesaj veriyorsunuz. Biz diyoruz ki, diyetisyen arkadaşlar popüler olma adına bir şey yapmasın, bu konuda dil birliği olsun. Aynı önerileri sunalım insanlara. Çünkü artık biz bireyselleştirilmiş beslenmeden söz ediyoruz" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI