İSTANBUL (AA) - ZEYNEP RAKİPOĞLU - Denizli Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Ünitesi (GETAT) Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan, proloterapiyi (yumuşak doku hasarlarının enjeksiyon kullanılarak tedavi edilmesi) fizik tedavi ve ilaç tedavisinden fayda görmeyen hastalara ameliyat öncesinde cerrahi ve fizik tedavi arasında bir basamak olarak uyguladıklarını belirterek, "Eklem, bel ve boyun fıtığı gibi kas iskelet sisteminin bulunduğu bölgelere iğneyle enjekte ettiğimiz proliferatif tıbbi madde, orada lokal bir inflamasyona (koruma girişimi) neden olarak, iyileşmeyi sağlıyor." dedi.
Bilimsel Proloterapi Derneği Kurucu Başkanı da olan Doğan, Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilen Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi'nde AA muhabirine yaptığı açıklamada, "proloterapi"nin zedelenen eklem, tendon ve kaslara uygulanan etkili bir tedavi yöntemi olduğunu ve 2012'den beri bu alanda eğitim verdiklerini söyledi.
Ortopedik rahatsızlıkları olan hastaları ameliyat, artroskopi gibi klasik tıbbi yöntemlerle tedavi ettiklerini fakat iyileşmeyen hastalarda bir tıkanıklık meydana geldiğini aktaran Doğan, "Proloterapi, ortopedik rahatsızlıkları olan hastaların eklemlerine yaptığımız bir enjeksiyon metoduyla bu eklemlerin tekrar eski sağlığına kavuşmasını ortaya çıkaran rejeneratif (yenileyici) tıbbi bir tedavi. Modern dünyada uygulanan, bilimsel ve kanıta dayalı olan bir metodun ülkemize gelmesine öncülük ettik." diye konuştu.
Diz ağrısı sebebiyle fizik tedaviye giden ve iyileşemeyen bir hastanın ameliyat olmak zorunda kaldığını ifade eden Doğan, bel ve boyun fıtığı ile diz ameliyatlarında başarı oranlarının çok yüksek olmadığını savundu.
- "Proloterapi, erişkin yaşlarda hayat kurtarıcı bir metot"
Proloterapi tedavisinin aşınan kıkırdaklara enjeksiyon tekniğiyle uygulandığını belirten Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fizik tedavi ve ilaç tedavisinden fayda görmeyen hastalara ameliyat öncesinde proloterapi tedavisini cerrahi ve fizik tedavi arasında bir basamak olarak uyguluyoruz. Eklem, bel ve boyun fıtığı gibi kas iskelet sisteminin bulunduğu bölgelere iğneyle enjekte ettiğimiz proliferatif tıbbi madde, orada lokal bir inflamasyona (koruma girişimi) neden olarak, iyileşmeyi sağlıyor. Topuk dikeni, donmuş omuz, tenisçi dirseği, golfçü dirseği, eklem ve sinir sıkışmaları, tarsal tünel sendromu, karpal tünel sendromu gibi çok yaygın lokomotor sistem hastalıklarında kullanılan bir yenilenme tedavisi. Kronik rahatsızlığı olan hastalara hekim mecburen kortizon veriyor, bu da kemik erimesine sebep oluyor. Kemik erimesinin özellikle erişkin yaşlarda protezden başka çaresi yok. Bu hastalarda proloterapi, hayat kurtarıcı bir metot."
Proloterapi tedavisinin başarı oranının Türkiye'de ve dünyada yüzde 80 olduğuna dikkati çeken Doğan, bu metodun Sağlık Bakanlığı bütçesine ve sağlık harcamalarına çok büyük katkısı olacağını, ekonomik, vicdani ve iş gücü açısından topluma kazanç sağlayacağını ifade etti.
Op. Dr. Doğan, hasta profillerinin çeşitli tedavilerle iyileşemeyen bütün hasta gruplarından oluştuğuna dikkati çekerek, "Kan sulandırıcı alan bir hastaya bu tedaviyi uygulamıyoruz. Fakat şeker hastalarında çok faydalı bir tedavi yöntemi. Hekim klasik tıbbi hekimliğini yapıp, bunun üzerine proloterapi eğitimini ve bilgisini eklediğinde bu sürdürülebilen, her açıdan da faydalı bir metot." değerlendirmesinde bulundu.
- "Ağrının nedenini tedavi ederek, ortadan kaldırıyor"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Merkezi (GETAT) Başkanı Dr. Öğr. Üyesi İlker Solmaz da bu tedavi yöntemine gerekli ilginin gösterilmediğini fakat yıllar içerisinde yaptıkları faaliyetlerle hastaları tedavi ederek, hekimleri ise eğiterek proloterapiyi yaygınlaştırdıklarını anlattı.
Oldukça yoğun bir hasta kitleleri olduğunu ifade eden Solmaz, "Bize gelen hastalar genelde baş, boyun, sırt, bel, diz, omur gibi kas iskelet sisteminin bulunduğunu bölgedeki kronik ağrı şikayetleri olan kişiler. Boyunda ve belde fıtık bir sonuç, neden değil. Biz proloterapi uygulamasında kullandığımız 'dekstroz' adını verdiğimiz şekerli bir serumla olayın nedenini tedavi ediyoruz. Bunu aynı şekilde diz ve kalça, migren ağrısı, kronik ağrılar, bel boyun fıtıkların, romatizmal hastalıklarda da kullanıyoruz. Operasyon geçirmiş ya da geçirmemiş tüm hastalarda uyguluyoruz ama özellikle ameliyat öncesi uygulanabilecek bir tedavi yöntemi. Bu tedavi ağrı kesmiyor, nedeni tedavi ederek ortadan kaldırıyor. Proloterapi ağrı kesme değil, nedeni tedavi etme yöntemi." ifadelerini kullandı.
Dr. Solmaz, proloterapinin çok fazla spor yapan insanlarda hastalığı önleme amaçlı da uygulandığını vurguladı.
- "Ortalama 4-6 seansta iyileşme sağlıyor"
Tedavide enjekte edilen "dekstroz" adı verilen şekerli serumun herhangi bir yan etkisinin bulunmadığını belirten Solmaz, şöyle konuştu:
"Uygulama yöntemiyle de çok yan etkisi olan bir tedavi yöntemi değil. Diğer enjeksiyon yöntemlerinin yan etkilerinden farklı bir yan etkisi yok. Ortalama 4-6 seansta iyileşme sağlıyor ama 2 seansta da düzelen var, 10 seansa kadar da uzayan var. Tedavi ayda bir ya da 3 haftada bir uygulanıyor. Amacımız, vücudun unuttuğu hasarlı bölgeyi bedene tekrardan hatırlatıp, o bölgenin beden tarafından tamir edilmesini sağlamak, iğne ucuyla oluşturulan minimal bir hasar üzerine verdiğimiz şekerli serum ve o bölgeye tamirci hücrelerinin toplanarak, orayı iyileştirmesi. Aynı elinizdeki bir kesiğin iyileşmesi gibi düşünebilirsiniz. Bu şekilde bedeni bedene iyileştirmiş oluyorsunuz."
Operasyon geçirmiş ya da geçirmemiş, ağrısının sebebini bulamayan, doktordan doktora dolaşıp derdine derman bulamayan hasta gruplarından yoğun talep gördüklerinin altını çizen Solmaz, 4 yaşından 95 yaşına kadar hastaları olduğunu sözlerine ekledi.