Psikiyatri Uzmanı Dr. Sümer Öztanrıöver, bütün uyarılara rağmen telefonla dolandırıcılık olaylarının devam ettiğini söyledi. Telefon dolandırıcılığı konusunda vatandaşları uyaran Öztanrıöver, ”En son Canan Karatay’ın başına gelen olay, birçok kişiyi şaşırtsa da aslında hepimiz dolandırılmaya adayız. Emekli hakimlerin, savcıların, CEO’ların aldatılabilmesinin altında yatan neden, beynimizin tehlike karşısında kullandığı savaş yada kaç tepkisidir.” dedi. Dolandırıcının tane tane, ikna edici bir ses tonuyla mağdura bir hikaye anlattığını ifade eden Dr. Sümer Öztanrıöver, hikayede duygusal tetikleyicilerin olduğu, “PKK, operasyon, gizli, görev, tehlike, terörist, cinayet, tutuklama” gibi kilit kelimeleri kullanıldığını hatırlattı.Kişinin ruhsal durumunda bir şok, şaşkınlık, ardından korku ve endişe duyguları tetiklendiğini anlatan Öztanrıöver, “Duygular etkinleştiğinde beynimizin korteks dediğimiz düşünen, mantıklı karar veren bölgesi devre dışı kalıyor. Bir hayatta kalma mücadelesi başlıyor. İşte buna savaş-kaç tepkisi diyoruz. Bu olaylara maruz bırakılan kişi kendisini 10. katta çıkan bir yangının içinde gibi hissediyor. Panikle balkona koşuyor. Şuursuzca balkondan aşağı atlayacak kadar korkmuş hale geliyor. Dolandırıcıyı da kendini yangından kurtaracak, merdiveni uzatan kişi gibi görüyor. Bu duygular içerisin de kendine söylenenleri şuursuzca yerine getiriyor. Çünkü artık tek düşüncesi yangından kurtulmak oluyor.” diye konuştu. Dolandırıcıların kullandığı taktiği üç adımla özetleyebileceğine dikkat çeken Öztanrıöver, şöyle devam etti: ”1. adım; uygun bir hikaye anlatmak veya mizansen düzenlemek. Burada amaç kişide bir şaşkınlık ve korku tepkisini uyarmak. Bunun için teknolojiyi kullanabiliyorlar. Örneğin 155, banka numarası gibi özel numaralar mağdurun telefon ekranında görünebiliyor. 2. adım; kişinin güvenini kazanma. Korku tepkisiyle sağlıklı düşünmesi ve karar vermesi engellenen kişiye yardım edeceğini söyleyerek güvenini kazanıyor, böylece dolandırıcının güdümüne giriyor. 3’üncü adım; bağlantının sürekliliği. Kesintisiz konuşma, dolandırmanın etkili olması için en önemli koşuldur. Konuşmanın sürekliliği bir tür hipnotizma etkisi yapıyor. Eğer telefon bağlantısı kesilirse kişinin duyguları yatışabilir ve sağlıklı kararlar verebilir. Bu nedenle dolandırıcı sürekli konuşmaya devam eder. Komutlar vermesi ‘Arkana bakma, sağa dön, sola dön, bakkaldan poşet al’ hipnotizmayı güçlendiren unsurlardır.” Telefon dolandırıcılığından korunmak için de önerilerde bulunan Dr. Sümer Öztanrıöver, böyle bir olayın herkesin başına gelebileceğini ve yapılması gerekenlerin önceden zihinde belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Öztanrıöver, şunları söyledi: “Eğer bir tehlike içinde olduğumuzu düşünüyorsak telefonu kapatmak çok zor gelebilir. Ancak düşünebilmek için kendimize bir fırsat bulmamız gerekir. Bunun için de sanki telefonda bir iletişim problemi varmış, karşımızdakini duyamıyormuş gibi davranmak ve iletişimi kesmek gerekir. Bundan sonra telefonu uçuş moduna almak veya tamamen kapatmak bize gereksinim duyduğumuz zamanı sağlayacaktır. Daha sonra birkaç kez yavaş ve derin nefes alıp yavaşça verelim. Duygularımızın yoğunluğu azalacaktır. Böylece beynimizin korteksi dediğimiz muhakeme ve analiz yaparak mantıklı karar alan bölümlerinin devreye girmesi kolaylaşacaktır. Sonra da bize hissettirilmeye çalışılan tehlikenin gerçek olup olmadığını sorgulayıp başka kaynaklardan doğrulatmamız gerekir.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz