Bu konuda hiçbirimizin şüphesi yoktur herhalde artık, değil mi?
Depresyon bir karakter zayıflığı değildir, tembellerin sığındığı bir mazeret değildir, bir noktada kolaylıkla üstesinden gelinebilen bir evre değildir. Üstelik insanlar bunu sık sık bir 'evre' sanırlar ve depresyondaki insanlara ''Kendini topla'', ''Boşver yahu takma kafana!'' minvalinde cümlelerle destek olmaya çalışırlar.
Kötü haber: Bu tür destek olma biçimi depresyonu geçirmez, aksine ağırlaştırır.
Adelphi Üniversitesi'nin psikoloji profesörü, ödüllü yazar Deborah Serani depresyonun çevresel ve biyolojik sebeplerin bir araya gelişiyle ortaya çıktığını, bu şartların her insan için de farklı şekilde geliştiğini belirtiyor. Serani'ye göre insanların bunun ciddi bir rahatsızlık olduğunun farkına varmaması ve gelip geçici bir safha olarak algılaması depresyonun tedavisini geciktiriyor, rahatsızlığı ilerletiyor. - - - - - -
Depresyondan çekenlerin yedi gün yirmi dört saat ağlayacaklarını, kırmızı bir burun ve yıpranmış gözlerle surat asacaklarını düşünmeyin. Elbette depresyonu böyle yaşayanlar da mevcut, ancak başka belirtiler de depresyon göstergesi olabilir ve aslında bu lanet rahatsızlık sık sık bu belirtilerle karşımıza çıkar.
New York Montefiore Hastanesi'nde şef psikolog Simon Rego, diğer belirtilerin en sık karşılaşılanını her şeye, günlük aktivitelere, özellikle de eskiden çok zevk alınan aktivitelere ilgiyi kaybetmek olarak belirtiyor. Bunların yanı sıra uykusuzluk, tezcanlılık, umursamazlık ve asabiyet de sık karşılaşılan belirtiler.
Psikolog yazar Susan Fletcher yukarıdakilere Yüksek Fonksiyonlu Depresyon'un belirtilerini de ekliyor. Fletcher'a göre depresyondaki insanların bazıları sosyal ortamlarda depresyonda olduklarını, üstelik tüm belirtileriyle birlikte gizlemeyi başarıyorlar. Bu insanların depresyonda olduklarını ne yazık ki ancak onları çok çok iyi tanıyorsanız ya da kendileri gelip size itiraf ederlerse anlayabiliyorsunuz...
Antidepresanlar depresyonun belli safhaları için etkilidir. Ancak tek başlarına yüzde yüz etki göstermelerini beklemeyin... Biyokimyanızın sağlığına kavuşabilmesi için Emotional Freedom (Duygusal Özgürlük) kitabının yazarı, psikiyatrist Judith Orloff'u dinliyoruz:
Antidepresanların yanı sıra benliğinizin derinlerine dalmalı, depresyonun altında yatan gerçekleri bulup çıkarmalısınız. Ancak bu sayede tamamen iyileşmek mümkündür. Egzersiz yapmak ve meditasyon biyokimyanızı dengelenmesini sağlar. Bir başka etkili ilaç da gülümsemektir. Çünkü güldüğünüzde iyi hissetmenizi sağlayan hormon Endorfin normalden fazla salgılanır.
İnsanların sevdikleri birini kaybettikten sonra yaşadıkları keder ile depresyon aynı şey değildir.
The 10 Best-Ever Depression Management Techniques (En İyi 10 Depresyon Yönetimi Tekniği) kitabın yazarı Dr. Margaret Wehrenberg kederin içe bastırılmaması, ilaçlarla yatıştırılmaya çalışılmaması gerektiğini belirtiyor. Dr. Wehrenberg'e göre keder açık açık tecrübe edilmesi gereken bir safha. - - - - - -
Depresyondaki insanların belirtileri sakladıklarından, sosyal ortamlarda gayet normal davrandıklarından ve bu hastalığı 'utanç verici' veya 'bir safha' olarak gördükleri için ciddi tedaviyi ertelediklerinden bahsetmiştik... Peki bu durumda bir insanın depresyonda olup olmadığını -eğer itiraf da etmiyorsa, nasıl anlayacağız?
Susan Fletcher, depresyonun sebep olduğu fiziksel rahatsızlıkları şu şekilde listeliyor: Sırt ağrısı, kronik baş ve karın ağrıları ve uykusuzluk problemleri.- - - - - -
En yaygın yanlışla bitirelim.
Birçok insan hastalığı kırık bir kemik, akan bir burun, yaralı bir diz gibi görmeye alışkın olduğu için bu psikolojik rahatsızlığın üstünden irade gücü ile gelinebileceğini düşünüyor. Halbuki aynı kemiği kırılan herkesin kemikleri zayıf olmadığı, kış aylarında virüslerin güçlü bünye - zayıf bünye dinlemediği gibi; depresyon da herkesi vurabilir.
Depresyon kesinlikle karakter zayıflığından kaynaklanmaz.
---
Kaynak: Rd.com