Türk Psikologlar Derneği, Türkiye'de yeniden tırmandırılan çatışma ortamının giderek daha geniş kitleleri içine alarak tüm toplumu derinden etkilediğini vurgularken, "İnsan eliyle gerçekleştirilen katliamlar tüm travmatik yaşantılar içinde en ağır olanıdır, çözüm barış ve demokraside ısrardır" açıklamasında bulundu.
Türk Psikologlar Derneği'nden Ankara'da yaşanan katliama yönelik dikkat çekici bir açıklama geldi.
"İnsan eliyle gerçekleştirilen katliamlar tüm travmatik yaşantılar içinde en ağır olanıdır, çözüm barış ve demokraside ısrardır" vurgusuyla başlayan açıklama, "Türk Psikologlar Derneği olarak, 10 Ekim 2015 Cumartesi Ankara'da 'Barış, Kardeşlik ve Demokrasi' için bir araya gelen yurttaşlarımıza yönelen insanlık dışı saldırıda hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına dayanma gücü, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz. Kayıplar hepimizin kaybı, acı hepimizin acısıdır; tüm halkımızı derinden etkileyen bu olayın yarattığı acıyı yürekten paylaşıyoruz" ifadeleri kullanıldı.
-EN BÜYÜK HASARLARI İNSAN ELİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN KATLİAMLAR YARATIR-
İnsan eliyle kasıtlı olarak gerçekleştirilen katliamların, tüm travmatik yaşantılar içinde en ağır bireysel ve toplumsal hasar yaratan olaylar olduğunun bilimsel olarak kanıtlandığı aktarılan açıklamada, katliamların ve savaşların etkilerinin nesiller boyu derin izler bıraktığına dikkat çekildi.
Türkiye'de yeniden tırmandırılan çatışma ortamının giderek daha geniş kitleleri içine alarak tüm toplumu derinden etkilediğinin altı çizilen açıklamada, üstelik son dönemlerde yaşananlar ve nefret dilinin yaygınlaşmasının yaşananları toplumsal ayrışma boyutuna taşımaya başladığı belirtildi.
-HER ÖLÜM İNSANLIĞIMIZI EKSİLTMEKTEDİR-
Açıklamada, ayrımcılık, şiddet ve terörün kitle iletişim araçları üzerinden "benim ölüm-senin ölün" kıyaslamaları yapılarak meşrulaştırıldığına işaret edilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"Bu durum, yaşanan olayın bireysel ve toplumsal etkilerini katlayarak arttırmaktadır. Unutulmamalıdır ki her ölüm bizim insanlığımızı eksiltmekte, bunun da toplumsal ve psikolojik bedelleri ağır olmaktadır.
-TERÖR SADECE DOĞRUDAN MARUZ KALANLARI ETKİLEMİYOR-
Terör olayları, olaya doğrudan maruz kalanların yanı sıra, yaşamını kaybedenlerin ve yaralananların yakınlarında, olanlara tanıklık edenlerde, yardım çalışmalarına katılanlarda ve tüm toplumda kaygı, öfke, üzüntü, keder, güven kaybı, çaresizlik, umutsuzluk, yabancılaşma ve daha pek çok baş edilmesi zor duyguya neden olmaktadır. Yaşadığımız son saldırıda olduğu gibi, olayın insan eliyle kasıtlı olarak gerçekleştirilmesi bu etkileri bireysel ve toplumsal düzeyde daha da arttırmaktadır.
-TOPLUMSAL AYRIŞMAYA KARŞI FARKLI TOPLUMSAL KESİMLERİN ZENGİNLEŞTİRİCİ KATKISINI GÖRMEK ÖNEM TAŞIMAKTADIR-
Bu tür olaylarda ortaya çıkan yoğun olumsuz duyguların toplumsal ayrışmaya ve çatışmaya neden olmaması ve sağlıklı bir şekilde yönlendirilebilmesi, ancak karşılıklı bir anlayış geliştirilmesi ve farklı toplumsal kesimlerin zenginleştirici katkısının kabul edilmesiyle mümkündür. Çünkü üstesinden gelinememiş travmalar ve tutulamamış yaslar bu olayların etkisinin toplum ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin kuşaklar boyunca taşınmasına zemin hazırlar. Toplumsal düzeyde yaşanan bu travmanın etkilerinin onarılabilmesi, toplumsal birlikteliğin ve dayanışmanın sağlanmasıyla mümkün olabilir.
-FAİLLERİN YAKALANMASI, SORUMLULARIN VE İHMALİ OLANLARIN GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILMASI TOPLUMSAL İYİLEŞMEYE KATKIDA BULUNUR-
Psikoloji biliminin ortaya koyduğu bilimsel gerçekler, bu tür olayların ardından faillerin yakalanmasının, sorumluların ve ihmali olanların görevden uzaklaştırılmasının toplumsal iyileşmeye katkıda bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca, cenaze törenleri, anma toplantıları gibi etkinlikler de, yas sürecinin kronikleşmesini önlemede önemli role sahiptir. Bu nedenle, bu tür etkinliklerin doğal akışı içinde yapılabilmesi için yetkililerin kolaylaştırıcı bir tutum içinde olması gereklidir.
-SİYASİLER VE MEDYA, SORUMLU, BARIŞÇIL SÖYLEMLER VE POLİTİKALAR BENİMSEMELİDİR-
Bu noktada toplumun tüm kesimlerinin, özellikle siyasilerin topluma verilen mesajlarda duyarlı ve sorumlu davranması gerekmektedir. Siyasilerin barış dilini hâkim kılan bir söylem benimseyerek, buna uygun politikaları acilen yürürlüğe koyması beklenmektedir. Medyanın da tüm bileşenleriyle barışa ve toplumsal birlikteliğe destek vermesi, çatışma ve savaşı kutsayan dilden uzak durması son derece önemlidir.
-TPD OLARAK TÜM BİLİMSEL BİLGİMİZ, OLANAKLARIMIZ VE MESLEKİ BİRİKİMİMİZLE HALKA DESTEK OLMAYI SÜRDÜRÜYORUZ-
Türk Psikologlar Derneği olarak, toplumsal barışa ulaşmada üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye büyük önem veriyoruz. Bu çerçevede, yaşanan bu olayın yarattığı travmatik sonuçlarla başa çıkılabilmesi için tüm mesleki bilgimiz ve deneyimimizle halkımıza destek vermeye hazırız.
Bu amaca yönelik olarak ilgili demokratik kitle, sivil toplum ve meslek örgütleriyle işbirliği içinde çalışmaları başlatmış bulunuyoruz. Kısa ve uzun dönemde vereceğimiz bireysel ve toplumsal düzeydeki psikolojik destek hizmetleri ile bu toplumsal travmayı onarma çabasına katkı sağlayabilmeyi umuyoruz. (ANKA)
(HM/ÖZK)