Psikologlar, okul çağındaki çocukların yaramaz, derslere odaklanamama gibi durumların ‘dikkat eksikliği ve hiperaktivite(DEHB)’ hastalığı olabileceği uyarısında bulundu.
Medical Park Ordu Hastanesinden Psikolog Funda Es, dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin; yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe (dürtüsellik) ve dikkat sorunlarıyla belirginleşen bir bozukluk olduğunu belirterek konu hakkında ailelere ışık tutacak bilgiler verdi.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda dikkatin dağıldığı, dürtülerin kontrolünde zorlanıldığı ve hareketliliğin belirgin görüldüğü bir durum söz konusu olduğunu belirten Psikolog Funda Es, “Belirgin düzeyde olduğunda, DEHB’yi normal bir hareketlilikten ya da dikkatsizlikten ayırt eden temel unsurlar; devamlı ve yaygın olması, uyarılara rağmen devam etmesi ya da çok az değişmesidir. Olumsuz sonuçları ise kişinin akademik, sosyal ve bireysel gelişimine engel olmasıdır. Bu nedenle sıradan dikkat dağınıklığının, her çocukta görülebilecek tipteki enerji fazlalığının ya da anne babanın sınır koyamama probleminin DEHB mi yoksa normal sınırlar içerisinde mi olduğunu iyi ayırt etmek gereklidir” uyarısında bulundu.
“DEHB, nörolojik olabilir”
Asıl sebebi henüz bilinmese de, bozukluğun oluşumunda biyolojik (nörolojik) ve genetik faktörlerin rolü olabileceğine işaret eden Psikolog Es, “DEHB’li çocukların beyinlerinin ön kısmında ve limbik sistemde bulunan kimyasal ileticilerin çalışmasında bozulma olduğu bilinmektedir. Beynin bu bölgeleri konsantre olma, planlama, davranışları kontrol etme, hafıza, motivasyon konularında önemli rol oynamaktadır. Gebelikte ilaç ya da alkol kullanma, enfeksiyonlar, zor doğum, düşük doğum ağırlığı ve beyin travması bu çocukların öz geçmişlerinde daha çok görülmektedir. Çevresel faktörler ya da aile tutumları DEHB oluşmasına neden olmaz. Ama bulguların artmasında ya da azalmasında ve ek sorunların çıkmasında etkisi vardır. DEHB genetik nedenli, nörobiyolojik bir hastalıktır. Kendiliğinden geçmez” dedi.
Okul hayatına dikkat
Psikolog Es, bu durumun okuldaki çocukları nasıl etkileyeceği konusunda şu bilgileri verdi:
“DEHB özellikle çocuklarda okul hayatının başlamasıyla belirgin hale gelmektedir. Okul öncesi dönemde her şeyden çabuk sıkılan ve bıkan çocuklar, oyuncaklardan dahi sıkılıp kısa bir süre sonra onları parçalamayı tercih ederler. Okul başlamasıyla birlikte öğrenmeye karşı ilgisizlikleri başlar. Ödev yapmayı sevmez, anne, baba veya öğretmen zoruyla ödev yaparlar. Masanın başına oturmaz, otursalar dahi bahanelerle kalkarlar. Çalışırken yanında sürekli anne babayı isterler. Derste sıkılma nedeniyle sınıfın huzurunu dikkatini bozacak davranışlar sergileyebilirler. Okuma yazma kaliteleri yaşıtlarından kötü, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir. İyi öğrendiğini düşündüğünüz bir bilgiyi de unutabilir. Kendine uygun bir ders çalışma programı ve düzeni geliştiremezler. Sınavda dikkatsizce hatalar yapabilirler. Test sınavlarında çeldirici sorulara kolaylıkla aldanabilirler. Özellikle ilkokula başladıklarında kâğıdını ilk vermeyi başarı sayabilirler.”
“DEHB hastalığında ilaç tedavisine ihtiyaç vardır”
DEHB’da ilaç tedavisi ile birlikte psiko-eğitimsel müdahaleler ve davranışsal tedaviye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Es, şöyle devam etti: “Anne babanın eğitimi, öğretmen eğitimi ve çocuğun bireysel terapisi birlikte yapıldığında etkili sonuçlar alınmaktadır. DEHB tedavisinde ilk adım hastalık ile ilgili bilgi sahibi olunmasıdır. Psiko-eğitim sürecinde hem aile hem de çocuk, anlayabilecekleri şekilde şikayetler, şikayetlerin sebepleri ve kullanılan tedaviler hakkında bilgilendirilir. Çünkü çocukta var olan sorunların nedenlerini başka yerlerde aramak iyileşmeyi engeller. Ülkemizde birçok aile çocuklarının ‘ilaç bağımlısı olacağı’, ‘öylece oturup hareketsiz kalacağı’ gibi endişelerle ilaç tedavisinden uzak durmakta ve istemeyerek de olsa çocuklarının tedavi olabilmesine engel olmaktadır. Oysa doğru dozda başlanan doğru ilaç tedavi için çok önemlidir. Bu noktada, ailelerin uzmanlara güvenmeleri ve uzmanlarla işbirliği yapmaları önemlidir.”
“Görmemezlikten gelmeyin”
Psikolog Funda Es, bu belirtilerin görülmesi durumunda ‘yok saymak veya görmemezlikten gelmenin’ yapılabilecek en büyük yanlış davranış olduğuna dikkat çekerek anne babaların çocuklarını iyi gözlemlemeleri ve şüpheli durumlarda mutlaka bir uzmana başvurmanın gerekliliğini belirterek sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz