Yazı: Uğur Biryol / fotoğraf: Cemalettin İrken
Çocukluğu Kaçkarlar’da geçmiş ve hâlâ benim gibi orada yaşayanlar iyi bilir, yükseklerde yaşamanın en büyük zorluklarından biri, herkesin yaz diye yaşadığı mevsimin bu dağlarda kış olarak bile insana sürpriz yapabilmesidir. Dağların başından eksik olmayan dumanlar, yaylalara mistik bir hava katar, güzelliklerini saklar. Bu hali bir ritüele dönüştüren bölge halkının çocukları, eski bir gelenek olan güneş doğasını yaşatmak için yaylalarında tören yapar. Çamlıhemşin’in sırtını Kaçkar Dağları’na yaslamış, irili ufaklı kırk dolayında yaylasında artık pek görülmeyen ama hâlâ unutulmamış bu ritüelin adı publik.
Yağmurun kesilmesi için yayla çocukları, kendi yaptıkları bir kuklayla her evden şeker, yağ ve un toplayarak helva yaptırır. Ardından güneşli günler için ettikleri dualar eşliğinde helvayı tüm evlere dağıtırlar. İlk bakışta insana garip gelebilir, tüm Anadolu’nun yağmur duasına çıktığı bir dönemde Hemşin yaylalarında güneş duasına çıkılır. Tabii bunun nedeni Hemşin yaylalarının başından kara bulutların eksik olmaması, yağmurun çok sık yağmasıdır. Süha Arın’ın Sisler Kovulunca isimli belgeselinin açılış sahnesinde de publik yer alır. Çocuklar dualarının kabul olmasını bekler. Çünkü yaylada yağmur demek, eve tıkanıp kalmak demektir. Özgürce dolaşmanın tek koşulu, güneşin yüzünü göstermesidir. Çocuklar hazırladıkları kuklanın kollarına girerek evleri dolaşırken şu dörtlüğü söyler:
Publik publik yağ isteriz
Allah’tan güneş isteriz
Veren cennet kuşu olsun
Vermeyen cehennem kütüğü olsun
O evden bir miktar yağ alırlar. Sonra başka bir eve gidererek bu sefer şu dörtlüğü okurlar:
Publik publik un ister
Allah’tan güneş ister
Verene bir koç oğlan
Vermeyene kör topal bir kız ister
O evden de biraz un alırlar. Bu şekilde her evi dolaşarak isteklerini belirten tekerlemeleri söylerler. Malzemeler toplandıktan sonra etraftan ateş yakmak için çalı çırpı toplanır ve yaylanın geniş meydanında büyük bir ateş yakılır. Toplanan yağ, un ve şekerle bu ateşte helva pişirilir ve ritüele katılanlar tarafından yendikten sonra yayla sakinlerine dağıtılır. Sonra da gözler gökyüzüne çevrilir, güneşin kendini göstermesi beklenir. Güneşin açıp açmadığı bilinmez. Ama Anadolu’nun kaybolan bir geleneği, herhalde o güneşin biraz daha solması demektir…