YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"İstanbul Üniversitesi'ne hergün 30-40 polis gelirdi, o gün 9 kişi geldi"

İstanbul Üniversitesi'nde 16 Mart 1978 günü gerçekleşen ve 7 öğrencinin hayatını kaybettiği, 50'den fazla kişinin...

İstanbul Üniversitesi'nde 16 Mart 1978 günü gerçekleşen ve 7 öğrencinin hayatını kaybettiği, 50'den fazla kişinin yaralandığı saldırıyla ilgili dikkat çekici ayrıntılar ortaya çıktı. 12 Eylül 1980 askeri darbesine ilişkin hazırlanan iddianamede, dönemin tanıkları saldırıyı anlattı. Polis memuru Yahya Gergin, okulun önünde göreve geldiklerinde kapının önünde 30-40 kişilik bir polis kuvvetinin burda güvenliği sağlamakla mükellef olduğunu belirterek "O gün için göreve geldiğimizde 9 kişilik bizim sadece kendi grubumuz vardı." diyor.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kabul ettiği iddianamede, darbeye hangi eylemlerle zemin hazırlandığı anlatılıyor. 16 Mart 1978 günü Sol görüşlü öğrenciler İstanbul Beyazıt'ta İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt Meydanına açılan kapısında dışarıya çıkarlarken öğrencilerin üzerine ateş edilmeye başlandı. Bir el bombası da öğrencilerin üzerine atıldı. Yapılan saldırıda 7 öğrenci hayatını kaybetti, 50'den fazla kişi de yaralandı. Saldırı öğrencilerin korunmadığı sol taraftan yapıldı.
Dönemin Cumhuriyet Savcısı Muhittin Cenkdağ, olayı şöyle anlatıyor: "Bunlar tertibat alıyorlar, çocuklar çıkarken nasıl bir bomba belki 100 parçaya bölünüyor. Şarapnel de değil. Mermi. Ufak ufak mermiler, bir vücuttan belki 50 tane çıkardılar. Yani Türkiye'de amatörce yapılan bir şey."
Polis memuru Yahya Gergin ise "Biz devamlı okulun önünde göreve geldiğimiz zamanlarda burda okulun kapısının önünde 30-40 kişilik bir polis kuvveti burda güvenliği sağlamakla mükellefti. O gün için göreve geldiğimizde 9 kişilik bizim sadece kendi grubumuz vardı. Diğer grupların polis memurlarını göremeyince okulun önünde bir gariplik olduğunu hissettik..." diyor.
Aşağı yukarı birkaç dakika silah sesleri ateş edildikten sonra kesildiğini ve kendilerinin arkalarından kaçan kişileri kovalamaya başladıklarını dile getiren Gergin, bunların 4-5 kişi olduklarını ve belli bir yere kadar kovaladıklarını söylüyor. Yakalayamadıklarını belirten Gergin, "Geri geldiğimizde, biz kaçanları arkasından kovalarken arkamızdan bir tanesi, geri dönün, gitmeyin diye bağırmıştı, bunun kim olduğunu öğrenmek için sordum arkadaşlara, orada kalan arkadaşlara, bunun komiser muavini Reşat Altay olduğunu söylediler. Reşat Altay olduğunu söyledikten sonra benim garibime gitti. Çünkü daha evvel kendisi de bizimle beraber orada koruma görevini sağlayan kişilerinden, birlik amirlerinden birisiydi." diye konuşuyor.

KATLİAMI İTİRAF ETTİ, ÖLDÜRÜLDÜ
Uzun süre geçtikten sonra bombayı atan genç Zülküf İsot da olayı ailesine itiraf etti. Zülküf İsot'un ablası Remziye Akyol, yapılan itirafı "Abla dedi. Ben sana bir şey anlatmak istiyorum dedi... 16 Mart katliamını oturdu, anlattı bana. Polis aracı ile gittiklerini, polislerin de kendilerine yardım ettiklerini, bombayı kendisine attırdıklarını... o anda insanların feryatlarını, bağırmalarını gözleri dolu dolu anlattı. Çok pişmanım dedi... Abla dedi, bir süre sonra teslim olacağım, hiç meraklanma. Bildiklerimi, bugüne kadar yaptıklarımızı, her şeyi anlatacağım." şeklinde aktarıyor.
Zülküf İsot, yaptığı itiraftan kısa bir süre sonra öldürüldü. Öldüren de kendisi gibi bir Ülkücü olan Latif Ak'tı. Ak, 8 sene hapis yattı. Bu konuda asıl önemli olan açıklamayı Ülkücü itirafçı Ali Yurtarslan yaptı. Öğrencilerin üzerine atılan bombayı Ülkü Ocakları 2. Başkanı Abdullah Çatlı'nın temin ettiğini söyledi. Yurtarslan'a göre Çatlı orduda görev yapan bir yüzbaşıdan 7 tane TNT kalıbı temin etti. Bu TNT'lerin bir bölümü İstanbul'da bir bölümü ise Ankara'da kullanılmıştı. Çatlı ismi ilk defa bu şekilde kamuoyu tarafından duyuldu.
Olayın değerlendirmesi de şöyle: "Olayda, suçlunun takibine amirleri tarafından müdahale edildiğini belirten görevli polisin beyanları, yıllar sonra ortaya çıkan ve yargılanıp ceza alan fail Zülküf İsot’un eylemi polisin kendisine yaptırdığını belirten beyanları, olayın oluşu, o tarihlerde POL-DER ve POL-BİR olarak bölünmüş olan polis içerisindeki görevlilerin de kullanılması ile toplumda kaos oluşturmak ve yönetimi ele geçirmek isteyen güçler tarafından çıkarıldığı anlaşılmaktadır.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler