Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin Suriye konusunda üzerine düşen sorumluluğu alması ve katliama dur demesi gerektiğini belirterek, "Güvenlik Konseyi bir kez daha bu tarihi sorumluluğu üstlenmekten kaçınırsa, uluslararası toplumun elinde Suriye halkının meşru müdafaa hakkın desteklenmesinden başka seçenek kalmayacaktır" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen "Suriye Halkının Dostları Grubu İkinci Toplantısı"nın açılış konuşmasını yaptı. Sözlerine "Özgürlükleri ve onurları için canlarını feda eden Suriyeli kardeşlerimizi rahmetle yad ediyorum" diyerek başlayan Erdoğan, Türkiye'nin Suriye halkının yanında olduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin 910 km sınırının bulunduğu Suriye ile sadece bir komşu değil ortak bir kültürü paylaşan ülke olduğunu kaydeden Erdoğan, "Türkiye olarak bölgemizdeki hiçbir ülkenin içişlerine müdahale gibi bir niyetimiz yoktur. Hiçbir ülke üzerine çıkar hesabı yapmıyor, hiçbir halkın mağduriyeti üzerinden çıkar sağlamaya girişmiyoruz. Biz bölgenin barış ve istikrarını savunuyor, bölgesel meselelerin çözümünün bütün ülkelerin refah ve huzuruna hizmet edeceğine inanıyoruz. Bu bölgede tek ülkede yaşanan sorun dalga dalga yayılarak tüm bölgeyi hatta dünyayı etkisi altına alıyor. Irak'ta Filistin'de yaşanan sorunlar o sınırlarda kalmıyor. Suriye'de yaşan sorun da sadece kardeş Suriye halkını değil tüm dünyayı yakından etkiliyor" dedi.
"ESED'İ UYARMIŞTIK"
Ortadoğu'da başlayan değişim süreci ile birlikte Suriye'yi bekleye kaosu gördüklerini ve bu konuda Beşer Esed'i uyardığını belirten Erdoğan, "Suriye'nin Mısır ve Libya'da yaşanan acı hadiseleri yaşamaması için Esed'e biran önce adım atması gerektiğini ifade ettim ancak Suriye tarafından bu yönde verilen sözler maalesef tutulmadı. Bize verdiği sözleri tutmadığı gibi halkının meşru taleplerini de geçmişte olduğu gibi şiddet ve zulümle yok etmeye çalıştı. Yakın tarihte baba Esed'in ağır zulmünü yaşamış
Suriye halkı maalesef bu kez de oğul Esed'in zulmüne maruz kaldı. Binlerce insan öldü, yüzbinlerce insan yerinden edildi. Onbinlercesi komşu ülkelere sığındı. Türkiye'ye sığınan Suriye vatandaşlarının sayısı 20 bine yaklaştı. Ülkesini terk etmek zorunda kalanlar geride olanlara göre bugün daha avantajlı durumdalar. Zira ağı silahlara, tanklarla toplarla hava saldırıları ile yürütülen operasyonlar, çeşitli kentlerde çok büyük acılar yaşandığını öğreniyoruz" diye konuştu.
Suriye yönetiminin insani yardımlara ve basın mensuplarına kapattığı ülkede yaşanan acının boyutlarının henüz tam olarak görülemediğine işaret eden Başbakan Erdoğan, Suriye'ye giden 2 Türk gazetecinin akibeti hakkında da bilgi almakta ciddi derecede zorlandıklarını kaydetti.
"SURİYE REJİMİNİN ANNAN GİRİŞİMİNİ ZAMAN KAZANMAK İÇİN KULLANMASI MUHTEMEL"
Başbakan Erdoğan, Suriye'de yaşananlar karşısında uluslararası toplumun süratle harekete geçmesinin kaçınılmaz bir hal aldığını söyleyerek, "Suriye halkına düzenli insani yardım sağlanmalı, bunun için de işlevsel mekanizmalar oluşturulmalıdır. Uluslararası toplum Suriye konusunda kararlı bir tutum benimsemelidir. BM ve Arap Ligi kararları krizin aşılması için izlenmesi gereken yol haritasını net şekilde ortaya koymuştur. Elbette BM ve Arap Ligi'nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın girişimlerinin sonuç
vermesini canı gönülden arzu ediyoruz. Gerek bize gerek uluslar arası topluma sözler veren ama bu sözleri sadece zaman kazanmak için kullanan Suriye yönetiminin sayın Annan'ın girişimi de bir zaman kazanma aracı olarak kullanması muhtemel. Bu misyonunu Suriye rejimi tarafından manuple edilmesine asla mahal verilmemesi gerektiğine inanıyorum" şeklinde konuştu.
"GÜVENLİK KONSEYİ SORUMLULUKTAN KAÇINIRSA, SURİYE HALKININ MEŞRU MÜDAFAA HAKKININ DESTEKLENMESİNEDEN BAŞKA SEÇENEK KALMAYACAKTIR"
"Zalim ile kurbanı aynı kefeye koyan girişim şiddete zaman kazandıracaktır" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Etkin bir gözlem mekanizması ile izlenmeyen ve belirli bir siyasi takvime bağlamayan her girişim Suriye yönetimini şiddet yönünde teşvik edecektir. Suriye rejimi tarafından gerekli işbirliğinde bulunulmadığı takdirde BM Güvenlik Konseyi üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi ve Suriye'deki katliama dur demesi kaçınılmaz zorunluluk halini alacaktır. Güvenlik Konseyi bir kez daha bu tarihi sorumluluğu üstlenmekten kaçınırsa uluslararası toplumun elinde Suriye halkının meşru müdafaa hakkın desteklenmesinden başka seçenek kalmayacaktır. İnsani ve vicdani değerleri, jeopolitik çıkarlara feda eden bir anlayış Suriye halkının karşısına dikilmiştir. Masumları katleden, şehirleri topa tutan bir rejime bugüne kadar 'yeter dur' demeyen bir Güvenlik Konseyi'nin uluslararası barış ve güvenliği korumaktan aciz olduğu açıktır".
"SURİYE'YE SADECE VİCDAN GÖZÜYLE BAKIYORUZ"
Suriye'de yaşanan hadiselere jeopolitik güç dengesi hesapları ile bakmayı reddettiklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Biz tankları topları ağır silahları sivil yerleşimleri hedef aldığı çocuk kadın yaşlı demeden hareket eden her nesneni vurulduğu ortamda, insani ve vicdani bakış açısını her şeyin önüne koyuyoruz. Suriye'de yaşanan zulüm karşısında uluslararası toplumun ahlaki bir sorumluluğunun olduğuna inanıyoruz. Uluslararası toplum Kuzey Afrika'daki hadiseler karışsında başarılı bir sınav verememiştir. Petrole ilişkin tartışmalar katledilen canların önüne geçmiştirhdı. Türkiye'ye sığınan Suriye vatandaşların. Libya olmak üzere bu bölgede yaşanan hadiselere insanlığın vicdanını derinden yaralamış, adalet duygusunu zedelemiştir. Bugün Suriye'de yaşanan sırasında da aynı tavrın takınılmasına müsaade edemeyiz etmemeliyiz. Bugün İstanbul'da ahlaki bir sorumluluğun gereği olarak insani ve vicdani değerlerin gereği olarak bir aradayız. Bugün buradan Suriye'ye sadece ve sadece vicdan gözlüğü ile bakıyoruz. Her türlü çıkar kaygısını elimizle itiyor canları kurtarmanın yolunu arıyoruz" ifadelerini kullandı.
"SURİYE'YE VERECEĞİMİZ MESAJ KESİN VE NET OLMALIDIR"
Uluslararası toplumun Suriye konusunda söylem birlikteliği sağlamasının gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Bugün Suriye yönetimine vereceğimiz mesaj net ve kesin olmalıdır. Kendi halkına zulmeden bu rejimin iktidarda kalmasını sağlayak hiçbir planı desteklememiz söz konusu olamaz, olmamalıdır. Bugün geldiğimiz noktada sadece söylem birlikteliği yeterli değildir, eylem birlikteliği sağlanmalıdır. Suriye Ulusal Konseyi'nin evrensel değerler temelinde demokratik bir Suriye kurma azim ve kabiliyetine yürekten inanıyoruz. Suriye halkının meşru temsilcisi konumundaki Suriye Ulusal Konseyi tarafından açıklanan milli misak belgesi bu noktada temel bir referanstır" dedi.
"ULUSLARARASI CAMİANIN GÜVENCESİ ALTINDA DEMOKRATİK SEÇİMLER GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR"
Suriye'de iktidarın Suriyeli vatandaşlar tarafından demokratik yollarla inşa edileceğine inandığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Suriye'nin dostlarının üzerine düşen görev, siyasi geçiş sürecinin önünün açılmasına katkıda bulunmaktır. Yani sandık aslında Suriye halkının önüne getirilmelidir. Uluslararası camianın güvencesi altında burada demokratik seçim gerçekleşmelidir. Bugün buradan Suriyeli kardeşlerimize yalnız olmadıklarını tekrar hatırlatmak istiyorum. Türkiye olarak dost ve kardeş Suriye halkının yanında yer almaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz