Ramazan ayının başlamasıyla birlikte, özellikle oruç tutan kişilerin, dikkat etmesi gereken birçok nokta mevcut. Şeker hastalığı, kalp rahatsızlıkları, mide ve bağırsak problemleri gibi kronik rahatsızlıkları olan veya düzenli ilaç kullanan hastalarımızın; bu uzun süreli aç kalma dönemlerinde, problem yaşamamak adına daha da dikkatli olmaları gerekmektedir. Hastalarımızın bu dönemde dahili hastalıkların yanı sıra; kulak burun boğaz hastalıkları açısından da, üzerinde durması gereken bazı durumlar vardır.
Kulak, burun ve boğaz hastalıkları hekimleri olarak, bugünlerde en fazla gördüğümüz hastalık gruplarının başında; tekrarlayan boğaz ağrısı ve boğazda yanmayla kendini gösteren kronik farenjit ile boğazda gıcıklanma, takılma hissi ve ses değişiklikleriyle karakterize boğaz reflüsü gelmektedir. Gerek kronik farenjitte, gerekse boğaz reflüsünde sıklıkla altta yatan; mide problemleri ve beslenme alışkanlığındaki bozukluklar vardır. Oruç nedeniyle uzun süreli aç kalmak, iftarda hızla fazla miktarda besin tüketmek ve sahurda yemek yiyip takiben uyumak gibi durumlar; mide ve reflü problemlerinin dolayısıyla kronik farenjit ve boğaz reflüsü gibi kulak, burun ve boğaz rahatsızlıklarının artmasına zemin hazırlayabilir.
Bu riski en aza indirmek için hastalarımızın dikkat etmesi gereken birkaç önemli husus var. Aşırı acılı, baharatlı ve ekşi besinleri tüketmemek, çay, kahve ve de asitli içeceklerin tüketimini en aza indirmek gibi genel önerilerin yanı sıra; oruç tutan hastalarımızın iftarda bir kerede çok fazla miktarda besin tüketmemesini, aralıklarla beslenmesini ve sahur vaktine kadar bol miktarda sıvı tüketmesini önermekteyiz. Bunlara ek olarak; sahur zamanı, yemek yedikten kısa süre sonra uyunduğu için sahurda çok fazla yemek yenilmemesi, en azından son besin alınımından sonra en az 1 saat uykuya geçilmemesi ve yatarken de başın yüksekte olması yeterli olacaktır.
Ramazan ayında, artmış olarak karşımıza çıkan bir diğer önemli konu da “vertigo” dediğimiz baş dönmesi rahatsızlığıdır. Bu süreçte, uzun süreli aç kalmaya ve sıvı alımındaki yetersizliğe bağlı olarak; baş dönmesi, dengesizlik, kulak çınlaması gibi durumları artmış olarak gözlemleyebilmekteyiz. Bunların bir kısmı, kan şekeri düşüklüğü nedeniyle olabileceği gibi en büyük nedeni; “ortostatik hipotansiyon” dediğimiz sıvı alım azlığına bağlı olarak, tansiyonda ani düşmeler ve göz kararmaları olması durumudur. Bu riski en aza indirmek için hastalarımıza önerimiz iftar sonrası sıvı alımını arttırmaları, eksik olan vücut sıvısını mümkün olduğu kadar sulu ve sıvı besinler alarak takviye etmeleridir.
Sözlerimi bitirirken; hastalarımızın dini vecibelerini yerine getirirken, sağlıklarının olumsuz etkilenmemesi için önerilerimizi dikkate almalarını özellikle rica ediyorum. Kronik rahatsızlığı, devamlı ilaç kullanımı olan hastaların; doktor kontrolünde oruçlarını tutmaları, beslenme konusunda profesyonel diyetisyenlik hizmetlerinden faydalanmaları yerinde olacaktır.