HABER

Ramazan Bayramı’nı ailenizle geçirmemeniz için 3 sebep

Değer bilmez, terbiyesiz gençliğin sesi: Rick T Cartman!

Ramazan Bayramı’nı ailenizle geçirmemeniz için 3 sebep

Rick T Cartman / Mynet Haber

Bayramlar: Ailelerin bir araya geldiği, sevginin paylaşıldıkça çoğaldığı güzel zamanlar...

Bayramlar güzeldir; bayram sabahı hele! Annenin babanın eli öpülür, harçlıklar alınır, güzel bir kahvaltının ardından en güzel kıyafetler giyilir ve akraba ziyaretleri başlar.

Şeker firmalarının reklamlarında üzerinde hassasiyetle durulan o sahneler nasıl da etkileyicidir, değil mi? Gözleri pencerede, hüzün ve heyecan karışımı bir ifadeyle bizleri bekleyen anneannelerimiz, babaannelerimiz, dedelerimiz, onları ziyaret ettiğimizde mahcup birer çocuk gibi sevinirler. Unutulmamak, çok emeğinin dokunduğu evlatlarının yüzlerini, büyüyüp nasıl da başarılı ve mutlu yetişkinlere dönüştüklerini görmek onlar için bir ömre bedeldir!

Peki ya çocukların sevincine ne demeli? Bakkala girip en ‘boyalı’ şekerlerden alabilecekleri kadar bayram harçlığını toplayabilme mutluluğu, dedenin evindeki kristal kavanozun içinde duran o çikolataların müthiş lezzeti, akraba çocuklarla sokakta oynanan o şahane oyunlar…

Bayramlar; ailelerin bir araya geldiği, sevginin paylaşıldıkça çoğaldığı...

...2010’larda ergenliğinin sonlarını yaşayanlar içinse hiçbir şey ifade etmeyen hikayelerle dolu zamanlar!

_Hicivli bir yazı olacak, dikkate almayın. İçten içe dikkate alsanız, ‘’Hakkaten ya…’’ deseniz bile çaktırmayın, dış dünyada boşuna suçlanmayın; bırakın günah keçisi biz olalım!

_

2016’daki Ramazan Bayramı tam da şöyle bir ana denk geldi: Üniversiteye giriş sınavları yeni bitti, üniversite öğrencilerinin final sonuçları taze açıklandı ve yaz okulunun başlamasına pek az zaman var. Çalışanları da unutmadık; biliyoruz ki şirketler yıllık izni bayram tatili ile birleştirip ‘ücretli tatil’ olayından kâr çıkarma peşindeler. Eh, bu durumda yılın tüm mesai yorgunluğunu atmak için tek bir zaman dilimi kalıyor, o da bayram tatiline denk geliyor!

Bize dayatılan şartlar böyleyken, bayramı neden ailenizle geçirmemeniz gerektiğini sıralamak da pek günah olmasa gerek… Buyrunuz, ailenizin nefret edeceği maddelerimize başlıyoruz:

1. Bayram ziyaretleri; WI-FI düşmanları!

Bayram tatillerini ailemizle; ninelerimiz, dedelerimizle geçirme fikrinin önündeki en büyük engel: Wi-Fi. 3G artık her yerde çekiyor, evet. Hattâ dünyada eşi benzeri olmayan (!) 4buçuk G internete sahibiz telefonlarımızda.

Bir de şu açıdan ele alalım mı? Telefon faturamıza yükleyeceğimiz fazladan 2 gigabayt internet, telefon hattı firmaları genelinde ortalama 10 TL’ye denk geliyor. 2 gigabayt internet ise totalde internetten izleyeceğimiz 3 bölüm Game of Thrones’da bitiyor... Aralarda kafayı dağıtmak için baktığımız komikli YouTube videolarını, Twitter’da merak edip tıkladığımız o bol görselli haberleri saymıyoruz bile.

Hele hele bayram da olsa bilgisayarımızdan iş yetiştirmek zorundaysak, interneti de telefonumuzdan açıyorsak... Vay halimize!

Büyüklerimizin ceplerinde Facebook olduğu halde evlerinde WI-FI olmaması bize, bayram tatili günlerimizin çoğunu WI-FI olan bir kafede geçirme isteğimiz de büyüklerimize büyük sıkıntı yaratırken... Zorlamanın ne alemi var?

2. Espri anlayışları; jenerasyon savaşları!

Elbette Kemal Sunal, Şener Şen gibi her jenerasyonu birleştiren efsane isimler mevcut, onları nasıl unuturuz!

Ama jenerasyonlardan biri Nejat Uygur komedisi ile büyümüş, Levent Kırca’nın espri anlayışı ile yetişkinliklerini yaşamış; diğer jenerasyon ise Cem Yılmaz fenomeni ile yoğrulmuşken... Hümor’lar nasıl bir olabilir, 68 yaşındaki Fevzi Amca’ya komik gelen bir şey, 20 yaşındaki Pınar’a nasıl keyif verebilir?

Fevzi Amca’nın yaptığı esprilere zoraki zoraki gülen bir Pınar, Pınar’ın yaptığı esprileri anlamadığı için sofrada buz gibi havalar estiren bir Fevzi Amca... Hakikaten, Pınar’ı zorlamanın ne alemi var?

(Kısa not: Levent Kırca da, Nejat Uygur da büyük saygı duyduğumuz insanlar elbet. Ama burda bahsettiğimiz mevzu farklı.)

3. Perde asmalar, kanepe taşımalar, çöpleri çıkarmalar, bakkala gitmeler...

Bayram tatillerinin en fena özelliği ile kapatalım: ANGARYALAR.

Zaten eşek gibi çalıştığımız bir yılı geride bıraktık; haftasonlarımızı keyifli geçireceğiz sanıyorduk, ama haftaiçi yorgunluğumuz yüzünden cumamız cumartesimiz pijamayla geçti. Ya da birilerine söz vermiştik, pijamayı üstümüze geçiremeden koşturmalar başladı. Özetle; şu haftasonu tatilleri de bir insan gibi keyifli geçemedi yahu! Tam ‘Nihayet tatil! Üstelik annemizin evi; çay da, yastık da ayağımıza gelir!’ diye düşündüğümüz an, her bayram aynı terane ile yüzleşiyoruz.

‘Rick kalk oğlum perdeleri yıkadım, dayınlar gelmeden şunları asıver!’den tutun; ‘Rick çöpleri bir aşağıya bırak evladım, kardeşin uyuyor, benim de belim ağrıyor güzel yavrum!’a kadar... Zaten telefonla sipariş getiren bakkallara mutlaka gitmek zorunda kalmamıza ne demeli?

Dinlenmek istediğimiz bir tatilde, annemiz altını süpürsün diye kanepeyi ellerimiz acıyıncaya kadar havada tutuyorsak; sorarım size, böyle tatilin ne anlamı var!?

not: Tabii ki bayramı ailenizle geçirin, komple şaka yaptık. Olur mu öyle şey!


Kaynak: Rick T Cartman’ın bel ağrısı, internet yüzünden çok gelen telefon faturası, can sıkıntıları.

En Çok Aranan Haberler