Hz. Peygamber (s.a.s.) ve ashab-ı kiram, İslam öncesinde olduğu gibi İslam’dan sonra da günlük hayatlarında örf ve iklim şartları gereği başlarını örtmüşlerdir. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) günlük kıyafeti ile namazlarını kılmış, ibadet için ilave veya bazı özel giysiler giymemiştir. Takke üzerine sarık sardığı gibi, sarıksız takke ve takkesiz sarık kullandığı da olmuştur (Bkz. Tirmizî, Libâs, 12, 42; İbnü’l-Kayyım, Zâdü’l-me‘âd, I, 135; Müttakî, Kenzü’l-ummâl, VII, 121).
Bazı âlimler Hz. Peygamberin (s.a.s.) bu uygulamalarını göz önüne alarak namazda erkeklerin başını örtmesini sünnet kabul etmişlerdir. Bu yaklaşıma göre baş açık namaz kılmak, sünneti terk etmek anlamına geleceğinden tenzîhen mekruh sayılmıştır (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 407; Şürünbülâlî, Merâkı’l-felâh, s. 130).
Diğer bazı âlimler ise bunu örf gereği kabul ettiklerinden başı açık namaz kılmakta bir sakınca olmadığını belirtmişlerdir (Bkz. Şâtıbî, el-Muvâfakât, II, 489). Sonuç olarak namaz kılarken başın takke, sarık vb. bir şeyle örtülmesi evladır. Bununla birlikte baş açık bir hâlde namaz kılmak da caizdir.
Kaynak: diyanet.gov.tr