Din İşleri Yüksek Kurulu 16.06.2021 tarihinde Kurul Başkanı Prof. Dr. Abdurrrahman HAÇKALI başkanlığında toplandı. İbadetler Komisyonu tarafından hazırlanan “Fitre, yemin kefâreti ve oruç fidyesinin askıda ekmek uygulaması yoluyla verilmesi caiz midir?” başlıklı fetva metni müzakere edildi. Yapılan müzakereler neticesinde aşağıdaki metnin Kurul Kararı olarak kabulüne karar verildi:
Fitre, yemin kefâreti ve oruç fidyesi gibi dinî yükümlülüklerin fakirlere ulaştırılması için günümüzde çeşitli yöntemler gündeme gelmektedir. Bu bağlamda gündeme gelen yöntemlerden biri de askıda ekmek uygulamasıdır.
Fitre, yemin kefâreti ve oruç fidyesinin, fakirin bir günlük gıda ihtiyacını karşılayacak miktarda ve vasıfta olması gerekir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 321, 322). Yemin kefâreti ve oruç fidyesinin miktarı da bir fitre miktarıdır. Askıda ekmek uygulamasında ise bir kişiye asgarî fitre miktarı çoğunlukla verilememektedir. Ayrıca bu usulle zekât, fitre ve fidyenin, verilmesi gereken yerlere ulaşıp ulaşmadığının tespit edilmesi de oldukça zordur. Görüldüğü gibi bu uygulamada bir fitre miktarının verilmesi ve verilen ekmeğin fitre verilebilecek yere ulaştığı garanti edilemediğinden fitre, yemin kefâreti ve oruç fidyesi, askıda ekmek uygulaması yöntemiyle ödenmiş sayılmaz.
Bu tür uygulamaların genel hayır ve hasenât kabilinden sayılıp diğer gönüllü bağışlar yoluyla yaşatılması tavsiye edilir.
GEREKÇE:
Askıda ekmek uygulaması, maddi imkânları yetersiz olan kişilerin ekmek ihtiyacını karşılamak amacıyla Osmanlıdan günümüze miras kalan bir uygulamadır. Bu usulde; hayırsever vatandaşlar fırına giderek ihtiyaç sahiplerinin faydalanması için gönüllerinden geçen ekmek sayısının parasını ödeyip ekmekleri fırına bırakmakta, fırın sahibi de ücretini aldığı ekmekleri askıya asarak ihtiyaç sahiplerine dağıtmaktadır. Böylece ihtiyaç sahibi vatandaşlar fırına geldiklerinde ücret ödemeden ekmek alabilmekte ve mahcubiyet duymadan ihtiyacını giderebilmektedirler.
Günümüzde bazı Müslümanlar, fitre, yemin kefâreti ve oruç fidyesi gibi dinî yükümlülüklerini askıda ekmek yöntemiyle yerine getirmek istemektedirler. Ancak bilinmelidir ki;
Fitrede kişinin bir günlük gıda ihtiyacını karşılayacak miktar ölçü alınmaktadır. Bir kişiye verilen miktar, bir fitreden az olmamalıdır.
Yemin kefâretinin eda edilme şekli ise; on fakire birer fitre miktarı veya bir fakire on ayrı günde her gün birer fitre miktarı para vermek veya on yoksulu sabah akşam doyurmak ya da giydirmektir. Buna gücü yetmeyenlerin ise ara vermeden üç gün oruç tutmaları gerekir (Mâide 5/89).
Oruç fidyesi ise oruç ibadetinin eda edilememesi sebebiyle ödenen maddi bedeli ifade eder. Bir fidye
-tercih edilen görüşe göre- “sadaka-i fıtır” ile aynı miktardır (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, II, 97).
Askıda ekmek uygulamasıyla fitre, oruç fidyesi, yemin kefâreti gibi mali ibadetlerin ödenmesinde birtakım mahzurlar söz konusudur. Zira bu muameleye mekân temin eden esnaf, askıdan ekmek alanların gerçek ihtiyaç sahibi oldukları hakkında bir bilgiye sahip olmadığı gibi bu konuda sorumluluğu da yoktur. Uygulama, tamamen iyi niyet üzerine inşa edilmiş bir sosyal yardımlaşma yöntemi olsa da bu usulle zekât, fitre ve fidyenin, yerine ulaşıp ulaşmadığının tespit edilmesi oldukça zordur.
Askıda ekmek uygulamasında bir kişiye en az bir fitre miktarının verilmesi -çoğu zaman- mümkün olmaz ya da ihtiyaç sahibi tarafından tercih edilmez. Hâlbuki fitre, yemin kefâreti ve oruç fidyesi verilirken, bir kişiye düşecek miktar, en az bir fitre kadar olmalıdır.
Bütün bu gerekçelerden hareketle fitre, yemin kefâreti ve oruç fidyesi, askıda ekmek uygulaması yöntemiyle ödenmiş sayılmaz. Bu tür uygulamaların genel hayır ve hasenât kabilinden sayılıp diğer gönüllü bağışlar yoluyla yaşatılması tavsiye edilir.
Kaynak: diyanet.gov.tr