İmama iktidanın geçerli olabilmesi için imam ve cemaatin aynı mekânda olması ve cemaatin imamın intikallerini takip edebilmesi gereklidir. Bazı Hanefi âlimler iktidanın geçerliliği için yalnızca imamın intikallerinin takip edilebilmesini esas almışken (Haskefî, ed- Dürrü’l-muhtâr, Beyrut 2002, s. 80), tercih edilen görüşe göre bu iki şarttan birisinin ihlal edilmesi, iktidanın sıhhatine engel teşkil etmektedir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtâr, II, 333). Bu bağlamda imam ve cemaat arasında bir arabanın geçebileceği genişlikte, işleyen bir anayol veya bir kayığın işleyebileceği genişlikte su kanalının bulunması iktidaya engel sayılmıştır.
Öte yandan camiler iktida açısından tek mekân hükmünde kabul edildiğinden saflar arasında açıklık bulunması bir engel olarak görülmemiş, mescidin en sonunda duran bir muktedinin mihraptaki imama uyması caiz görülmüştür. Bu hükmün istisnası olarak dört bin sütun üzerine inşa edilmiş olan Harzem Ulu Câmii ve Sahra, Beydâ ve Aksâ Mescidlerinden müteşekkil Kudüs-i Şerîf Câmii gösterilmiştir. Ancak bu iki câmiin istisna edilmesi buralarda mekân birliğinin ihlal edilmesine değil, imamın intikallerinin takip edilememesine bağlanmıştır (Tahtâvî, Haşiye alâ Merâkı’l-felâh, Beyrut 1997, s. 293). Camilerin avlusu ve avluda yer alan üniteler de mekân birliğine dâhildir. Bu açıdan örnek olarak Şam’da Emevi Camii’nin avlusunda yer alan Kamiliyye Medresesi’nden mihraptaki imama iktidanın caiz olduğu ifade edilmiştir. Caminin yanı sıra müstakil binalar (beyt) ve duvarla çevrilmiş bir bahçe içerisinde birden fazla binanın yer aldığı üniteler (dâr) de iktida açısından tek mekân kabul edilmiştir.
Bazı Hanefi fıkıhçılar dârın büyük ve küçük olmasına göre bir ayırıma giderek küçük dârların mescitler gibi tek mekân hükmünde olduğunu, büyük dârların ise açık arazi gibi değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtâr, II, 332). Malikî mezhebine göre ise cemaat imamın intikallerini takip edebildiği müddetçe, imam ve cemaatin arasına yol veya su kanalı girmesi yahut cemaatin bir dârda, imamın mescitte ya da başka bir dârda olması iktidaya engel teşkil etmemektedir (Sahnûn, el-Müdevvenetü’l-Kübrâ, Beyrut ts., I, 82-83; Dusûkî, Hâşiye ale’ş-Şerhi’l-Kebîr, Kahire ts., I, 336-338; M. Alîş, Minahu’lcelîl, Beyrut 1984, I, 374-376). Bu bilgiler muvacehesinde aynı bahçe içerisinde yan yana yer alan iki apartman bloğunun iktida açısından tek mekân olarak değerlendirilmesi mümkündür.
Dolayısıyla imamın intikallerini takip etme imkânı olduğu takdirde -ihtiyaç bulunan hallerde bu bloklardan birinde yer alan cemaatin, diğer blokta yer alan imama iktida ederek namazlarını kılmaları caizdir.
Kaynak: diyanet.gov.tr