Namaz kılarken, dünyevi düşüncelerin akla gelmesi, birçok insanın karşılaştığı bir durumdur. Ancak namaz kılanın huşû ve huzur içerisinde olması önemlidir (Mü’minûn, 23/2). Dolayısıyla mümkün olduğu kadar namaza odaklanmak gerekir. Bunun için Allah Teala’yı görüyormuşçasına (Buhârî, İmân, 37) ibadet etmek ve namazı, kılınan son namaz gibi düşünerek O’na yönelmek (İbn Mâce, Zühd, 15) gerekir.
Namazda haricî düşünceler ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Namaz için ezan okunduğu zaman şeytan, ezanı işitmemek için geriye dönüp olanca hızıyla kaçar, ezan bitirildiği zaman gelir. Namaz için kâmet getirilince yine geri dönüp kaçar. Kâmet bitirilince yine gelir, insan ile kalbi arasına sokulur. Filan şeyi hatırla, filan şeyi hatırla, diyerek (namaza başlamadan evvel insanın) hiç de aklında olmayan şeyleri hatırlatır durur. Nihayet insan kaç rekât kıldığını bilemez olur. İşte herhangi biriniz kaç rekât; üç rekât mı, yoksa dört rekât mı kıldığını bilmediği zaman, oturur hâlde iki kere secde (sehiv secdesi) etsin.” (Buhârî, Ezan, 4; Sehv, 6,7;el-Amel fi’s-Salât, 18)
İslam âlimleri bu hadisi şeriften hareketle namazda, akla ve kalbe gelen düşüncelerden dolayı, namazın bozulmayacağını ifade etmişlerdir (Kâsânî, Bedâî’, I, 215; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, III, 392). Ancak akla gelen dünyevi düşüncelerle meşgul olmamak gerekir. Zira kişinin bu tür düşüncelerden sıyrılmaya çalışmayıp bunlarla meşgul olması, namazın hem çirkinliklerden alıkoyma gücünü hem de sevabını azaltacaktır. Dolayısıyla namazda iken akla gelen haricî düşüncelerin peşine düşmemek ve Allah Teâlâ’nın huzurunda olduğunu hatırlayarak zihni toparlamaya çalışmak gerekir.
Kaynak: diyanet.gov.tr