Stomalı bireylerin eğer sağlık açısından başka engelleri yoksa namazlarını normal şekliyle kılmaları gerekir. Her ne kadar rükû ve secde esnasında karın kaslarının kasılmasından dolayı idrar veya dışkı çıkışı olsa da bu durum onların abdest ve namazları için bir sorun teşkil etmez. Hastalığından dolayı (ameliyat sonrası dikişlerin açılması, stomanın zarar görmesi vb.) namazda rükû ve secde yapamayan kişi kolayına geldiği şekilde, ayakta, yere veya tabure, sandalye, sedir vb. şeyler üzerine oturarak namazını usulüne uygun olarak îmâ ile kılabilir.
Îmâ ile namaz kılan kişi başını rükûda biraz, secdede ise rükûdan biraz daha fazla eğer. Bununla birlikte, vücudun baş ile birlikte eğilmesiyle de îmâ yapılmış olur. Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği hâlde, rükû ve secdeye gücü yetmiyorsa ayakta veya oturarak îmâ edebilir; ancak oturarak îmâ etmesi daha uygundur. Başı ile îmâ etmeye gücü yetmeyen kimse Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre namazını kazaya bırakır; gözleri, kaşları veya kalbiyle îmâ ederek namaz kılamaz. (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 260) Bununla birlikte bazı Hanefî âlimler ve diğer mezhepler göz ve kalp ile îmâya da cevaz vermişlerdir. Sadece göz veya kalp ile îmâya gücü yeten bir hasta, Allah ile irtibatını koparmamak için bu şekilde îmâ ile namaz kılabilir.
Kaynak: diyanet.gov.tr