Peki Ramazan'da yoğun tempoda çalışanların uyku düzeni nasıl olmalı? Beslenmede ve susuzlukla mücadelede nelere dikkat edilmeli? Kimler oruç tutmamalı? Acıbadem Fulya Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Baltaoğlu, mynet.com okurlarına Ramazan'da sağlıklı orucun püf noktalarını anlattı.
Onbir ayın sultanı Ramazan bu yıl hem Temmuz sıcağına hem de uzun saatlere denk geldi. Türkiye'de ortalama 17 saat oruç tutulacak. Hal böyle olunca susuzluktan beslenmeye hatta uyku düzenine dek pekçok faktör önem taşıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Baltaoğlu orucun uzun saatler sürecek olması dolayısıyla uyku düzeninin kesinlikle gözden kaçırılmaması gerektiğini, özellikle yoğun tempoda çalışanlar, yaşlılar ve hastalar için düzenli ve kaliteli bir uykunun sağlıklı beslenme ve susuzlukla mücadele kadar önemli olduğunu belirtiyor. Akıllı cihazlar, televizyon ve bilgisayar gibi teknolojik alet kullanımlarının uyarıcı etkileri nedeniyle kişileri çoğunlukla gece uykusundan ettiğini belirten Dr. Baltaoğlu, oruç tutacakların bu nedenle akşam saatlerinde teknolojik aletlerle geçirdikleri süreyi de mutlaka kısıtlamaları gerektiğini vurguluyor. Dr. Baltaoğlu, akşamları yatış saatinin bir iki saat öne çekilmesinin, sahura kadar uykunun büyük bölümünün kaliteli şekilde alınmış olmasının önemine dikkat çekiyor. Sahurdan sonra ise hemen yatılmamalı, en azından yenilenler bir saat hazmedilmeli. Hasta olanlar ve yaşlılar ise eğer çalışmıyorlarsa gün içinde birkaç saat uyumalılar. Bir bardak Melisa çayı da daha erken uykuya dalmak için fayda sağlayabiliyor.
Bir de Ramazan'da oruç tutması riskli olanlar var ki, onların doktorlarına danışmaları şart. Dr. Baltaoğlu, kalp ve damar hastalığı olanların dikkat etmeleri gereken çok önemli noktalar olduğunu belirtiyor. Tansiyonu kontrol altında olan hastalarına doktorlarına danışarak oruç tutabileceklerini, buna karşın son bir yılda kalp krizi geçirmiş, by-pass olmuş, kalbine stent takılmış olanların oruç tutmamaları gerekiyor. Dr. Baltaoğlu "Çoklu ilaç kullananlar, kalp yetmezliği olanlar, kalp kapak ameliyatı geçirenler de oruç tutmamalı. Yine birden fazla kan sulandırıcı kullananlarda inme riski oluştuğu için onların da oruç tutmasını önermiyoruz" diyor. Peki ya şeker hastaları? Bir başka risk grubunu da şeker hastaları oluşturuyor. Şeker hastalarının özellikle insülin kullananların ve çoklu sayıda şeker ilacı kullananların oruç tutmalarını önermediklerini belirtken Dr. Hacer Baltaoğlu, buna karşın şekeri kontrol altında olan ve tek bir ilaç kullanan şeker hastalarının ise oruç tutabileceğini, ama önce mutlaka doktorlarına danışmaları gerektiğini vurguluyor. Mide ülseri olanlar, çok yaşılılar, gebeler ve çocuklar da oruç tutmaması gereken risk grubu arasında bulunuyor.
Aşırı sıcaklarda geçirilecek uzun susuz saatler oruç tutanları en fazla zorlayacak unsurlardan biri. Hal böyle olunca bir de susuzluğu tetikleyecek yanlış davranışlardan kaçınmak şart. Susuzluğun açlıktan da önemli bir sorun olduğunu belirten Dr. Baltaoğlu, susuzluk hissini en aza indirmek için iftar ve sahurun yanısıra iki öğün arasında tüketilecek yiyecek ve içeceklere de dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Aşırı yağlı, tuzlu, şekerli ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak çok önemli. İftar ve sahur arasında günde en az 2 litrelik su ihtiyacının giderilmesi de şart. Beynimizin yüzde 80'inin sudan oluştuğu düşünüldüğünde su konusundaki önerilere çok daha dikkat etmek gerekiyor.
Bilinmesi ve unutulmaması gereken çok önemli bir nokta da, kahve ve şekerli, gazlı içeceklerin kesinlikle suyun yerini tutmadığı aksine oruç tutanlar için fayda yerine zarar verebildiği. Dr. Hacer Baltaoğlu bununla birlikte "Oruç tutanlar her akşam günde 2 litre suyun yanısıra günde bir litre de süt içmeli" diyerek çok önemli bir noktanın daha altını çiziyor. Zira süt hem açlık hissine fayda sağlıyor hem de içeriğindeki kalsiyum, fosfor, magnezyum ve potasyum sayesinde zinde tutuyor.