Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rizelilerle buluşmasına konuştu.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalının spikeri Rize’ye gitmiş. Bunu duydunuz mu yoksa? Orada bir program yapıyor. Oradaki hemşerilerime güya benim aleyhimde bazı şeyler söyletecek. Hemşerilerimden laf alamayınca, araya girip kafasındakileri kendi söylüyor. Ama benim hemşerilerim meydanı boş bırakır mı? Erkeğiyle kadınıyla çıkıyor, çatır çatır tüm gerçekleri söylüyor.
O televizyon spikeri hemşerilerimin sözlerini dinlemek yerine önce ara veriyor, sonra da yayını tümden kesiyor. İşte bunların maalesef karakteri bu, yapısı bu. Bunların dertleri milleti dinlemek değil, kendi söylemek istediklerini insanların ağzından almaya çalışıyorlar. Yahu Rizeli bu oyuna gelir mi? Hepsi de aslanlar gibi yapılan hizmetleri bir bir anlattı. Hepsinin de diline sağlık gönlüne sağlık.
NE OLMUŞTU
Geçtiğimiz günlerde Fox TV’de canlı yayınlanan programını Rize’de gerçekleştiren gazeteci İsmail Küçükkaya, çıkan tartışmalar sonrasında programı yarıda kesmek zorunda kalmıştı.
Gazeteci televizyoncu kisvesi altında, muhalefetin borazanlığını yapanlar inşallah gerekli dersi almışlardır. Bu hadise aslında bizim verdiğimiz mücadelenin bir özeti. Biz manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Manşetlerin desteğiyle gelmedik.
94 seçimlerinde yine böyle bir tezgah kurmuşlardı. Üsküdar’daki evimin imarı olmayışı nedeniyle beni köşeye sıkıştıracaklarını sanıyorlardı. Biz zaten bu sorunları çözmek için geliyorduk, belediye başkanlığına bu nedenle aday olmuştuk. Nitekim göreve geldik ve bu sorunları çözmeye başladık. Şimdi de kentsel dönüşümle bunları çözmenin gayreti içindeyiz. Cezaevine girdiğimde o başlıkları atan manşetlerden sevinç naraları çıkıyordu.
“7 HAZİRAN’DA KÂBE’NİN NERESİ OLDUĞUNU GÖSTERECEKTİR”
Başbakanlığım döneminde de aynı tavrı ortaya koydular. Bugünde hala saldırıyorlar. Sorsanız tarafsızlar, sorsanız objektif davranıyorlar. Ama hepsi amigo, amigo. Ülkemize ideolojik saplantılarıyla bakıyorlar. İşte bakın, bu arada tuttular malum ana muhalefet imam hatip okullarını kapatmaktan bahsediyor. Bakıyorsunuz bir diğeri, diyaneti kaldırmaktan bahsediyor. Bakıyorsunuz, Kudüs Yahudilerindir diyor. Bakıyorsunuz, taksim bizim Kâbe’mizdir diyor. Bunlar rotayı şaşırmışlar. Bunlar istikameti şaşırmışlar. Bu millet Kâbe’sinin neresi olduğunu gayet iyi biliyor. Ben inanıyorum ki, Taksim’i kâbe olarak gösterenlere, 7 Haziran’da Kâbe’nin neresi olduğunu gösterecektir.
Mitinge katılanlar için yayınlanan iğrenç yazıyı unutmadık. Göbeğini kaşıyan adamdan, bidon kafalıya kadar etmedik hakaret bırakmayanları çok iyi hatırlıyoruz. Başörtülerinden dolayı hakarete uğrayan, saldırıya maruz kalan kızlarımızın yaşadıklarını gayet iyi biliyoruz. Üniversiteye sokulmuyorlardı, imam hatiplere dahi sokulmuyorlardı. O devir artık kapandı.
“BİR AVUÇ AZINLIĞIN SÖZCÜLÜĞÜNDEN ASLA VAZGEÇMEYECEKLER”
Öyleyse şimdi üzerimizde düşen görevi de yerine getirmemiz lazım. Türkiye’nin hizmetkarı oldukları vesayet odakları değil, milletin kendi temsilcileri tarafından yönetiliyor olmasını hazmedebilmiş değiller. Hiçbir zamanda hazmedemeyecekler. Bir avuç azınlığın sözcülüğünden asla vazgeçmeyecekler. Demokrasi özgürlükler, hukuk, adalet, hak gibi kavramlar onların sadece söylem olarak kullandığı istismar ettiği ifadelerdir. Bu kavramların özünü ruhunu hiçbir zaman hazmedemediler.
Mesela Rize onlar için sadece çay üretilen bir yer. Rizeli de çay üreten kişi. Aynı durum diğer şehirlerimiz, vatandaşlarımız için de geçerli. Rizeli kardeşimin, bu sınırın ötesine geçmesini kesinlikle istemezler. Rizeli kardeşimin bu anlayışla yıllarca nasıl savaştığını gayet iyi biliyoruz. Bu ülkenin evlatlarının eğitimine sanayide kültürde sanatta sporda velhasıl hayatın her alanında varlık göstermesine engel oldular.
“SIRÇA KÖŞKLERDE DEĞİL, KERPİÇTEN EVLERDE BÜYÜYEN…”
İşte sırça köşklerde değil, kerpiçten evlerde büyüyen, kolejlerde değil, imam hatipten yetişip gelmiş insanların buralara gelmiş olması biliyoruz ki onları rahatsız ediyor. Varsın onlar kusura bakmasınlar rahatsız olsun, hiç önemli değil. Bizim için bu millete hizmetkar olanlar önemli.
"12 EYLÜL'DE CHP'NİN SIRTI SIVAZLANDI"
Ana muhalefet partisi bu darbe ve muhtıraların çoğunu destekledi. 27 Mayıs cuntacılarla CHP’nin eseridir.
12 Eylül’de en az zararı gören hatta sırtı sıvazlanan maalesef yine ana muhalefettir. 28 Şubat post modern darbesinde CHP’nin emeği herkesten fazladır.
Partimin kapatılması davasında o günkü ana muhalefetin genel başkanı, şunu söylüyor. “İyi ki Ankara’da yargıçlar var”
Bunlar ortak bir mücadele vermesi gerekiyorken, nasıl kapatırsınız sorularını sorması gerekirken bunu yaptılar. Biz 2010 anayasa değişikliğini yaptığımızda, gelin partilerin kapatılmasını ortadan kaldıralım. Bugün diyorlar ya partilerin kapatılmasını istemiyoruz, yalan söylüyorlar. İçimizden de üç dört tane zayıf, zafiyeti düşük tipler çıktı, 330’u yakalayamadık.
Darbecileri destekle, sonra ülkenin milletin seçimiyle bir devlet başkanı tarafından yönetilmesine karşı ol. Hadi oradan ya.
Siz başkanlık sisteminden diktatörlük çıkarmaya çalışacağınıza, önce karanlık geçmişinize bir bakın. Hadi kuldan utanmıyorsunuz bari Allah’tan utanın ya.
"DÜN BİR OLAY YAŞADIM..."
Hemen can ciğer kaymak oldular. Gerçi bunlar 10 Ağustos’ta da benzer bir ittifak kurmuşlardı, 14 parti bir araya gelmişlerdi. İnşallah 7 Haziran’da da cevabını alacaklar. Biliyorsunuz eski türkiye’nin içinde paralel yapı da var.
Dün bir olay yaşadım. Batman ve Diyarbakır’daydım. Önce belediye başkanlarının havaalanlarına gelip karşılayacaklarını söylediler, bende dedim ki belediyeleri ziyaret ederim. Son anda dediler ki emir geldi. Ne emri? Dağdan, Kandil’den veya genel merkezden. Karşılamayacaksınız. Niye? Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor. Tabi ben cumhurbaşkanıyım, her partiye eşit mesafedeyim. Ama gönlümde tabi bir parti var. bu benim bireysel tasarrufum o ayrı konu. Taraf olmaya gelince doğru söylüyorlar tarafım, ama ben milletin tarafındayım.
Biri emri Pensilvanya’dan alıyor öteki Kandil’den alıyorlar. Ama bu yolun sonu iyi değil.