Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, Türkiye'de mevduatın ortalama vadesinin 31 gün olduğunu belirterek, dış fonlardan kaynak sağlamanın zor olduğu böyle bir dönemde vade uzatılmadığı takdirde, bankaların reel sektörü "istenen ölçüde destekleyemeyeceğini" belirtti.
Bilgin, Türk Bankacılık Sistemi 2008 Sonuçları ve 2009 Beklentileri konulu basın toplantısında, bankacılık sisteminin, 2009'da yurt dışı ödemelerde 2008'e göre çok daha rahat olduğunu belirterek, "ben bir sorun beklemiyorum" dedi.
Kar dağıtımı konusuna da değinen Bilgin, "Sermaye Yeterlilik Rasyosuna dikkatimizi çekecek noktalara hızla inen, hızlı büyümüş bankalar bizden kar dağıtımına izin vermemizi beklemesinler. Bu yaklaşımımız kamu bankaları için de aynen geçerlidir" dedi.
Bilanço dışı kalemler ve özellikle hedge amaçlı kalemlerin bankacılık işletmeciliği doğal sonucu yapılmış işlemler olduğunu belirten Bilgin, "Bu anlamda bizde banka katili – toksit ürünler yoktur" değerlendirmesinde bulundu.
Tüm dünyada da görüldüğü üzere piyasanın faiz indirimlerine tepkisinin, geleceğe olan beklentisini ve tansiyonun yüksekliğini gösterdiğini ifade eden Bilgin, şöyle konuştu:
"İnancımız tansiyonun yavaş yavaş düşeceği yönündedir. Nitekim bankalarımız son birkaç haftadır tekrar reklamlara başladılar. A grubu firmalara kredi pazarlamaya çalışıyorlar ve özellikle beyaz yakalı çalışanlara yönelik pazarlama girişimlerinde bulunuyorlar. Mevcut koşulların devam etmesi halinde; kredi faizlerinde gerileme eğilimi kuvvetle muhtemeldir. Bilindiği üzere likit kalmak güvenliği sağlar, aşırı likidite de bir süre sonra zarar yazmaya sebep olur."
Basın toplantısında soruları da yanıtlayan Bilgin, IMF ile ilişkilere yönelik bir soru üzerine, IMF ile ilgili görüşlerinin bilindiğini ancak, Türkiye'nin çıkarı ve yararının, Türk ekonomisinin gerekliliklerinin her şeyin
üzerinde olduğunu kaydetti. Bunlar, BDDK dahil ilgili kurumlarca analiz edilmekte olduğunu dile getiren Bilgin, "Bence belirleyici olacak olan bu analizlerdir.
Bankacılık olarak IMF'nin bize bu noktadan sonra verebileceği çok şeyi olduğunu zannetmiyorum. Ancak, IMF daima bir şeyler bulur biliyorsunuz, bazı sürprizlerle de karşılaşabiliriz. Şu tespiti de yapmak istiyorum; G20 ülkeleri arasında IMF ile anlaşma imzalayan ülke şu an itibariyle yok" dedi.
Bilgin, bir gazetecinin geçmişte "Merkez Bankası faiz artırdığında saçım beyazlıyor" şeklinde ifade kullandığını hatırlatarak, faiz indirimleri konusundaki yorumunu sorması üzerine "Faiz indirimlerinin saçlarıma etkisi, faiz artırımlarından çok daha az" diye konuştu.
Takipteki kredilerde beklenen artışa ilişkin soru üzerine Bilgin, takipteki kredilerin artmasının gerçekten kuvvetle muhtemel olduğunu söyledi.
Bilgin, "Takipteki kredilerin oranı ortalamada sene sonunda 3,6 iken Ocak sonunda 3,8'e çıkmış. İçinden geçtiğimiz dönemde bunun artmayacağını söylemek bence çok iyimserlik olur. Ama bunun ne kadar artacağı nerelere varacağı, tamamen bankaların kredi portföyüyle, piyasanın canlılığıyla, global piyasalarla ilgili bir değişken. Benim söyleyeceğim hiçbir oran mantıklı olmayabilir. Ama şu kesin, bunu söyleyebilirim; 2001 kadar olmayacaktır" dedi.
"Sisteme yeni girebilecek oyuncular Körfez mi?" sorusu üzerine ise Bilgin, sisteme girecek yeni oyuncuların dünyanın neresinden olduğunun çok önem taşımadığını, önemli olanın sisteme bir şeyler katabilecek güçte ve sisteme layık olma kapasitesini göstermesi olduğunu söyledi.
Bilgin, "Ancak burada bir ön şartımız var. Özellikle benim çok üzerinde durduğum bir şart. Fonlara, sahibi belli olmayan ortaklık yapılarına sıcak bakmıyoruz" dedi.
Kredi kartı pazarlaması ile ilgili soru üzerine bankalara seslenerek, pazarlama hatası yapmamalarını isteyen BDDK Başkanı, "Artık kredi kartları istenen ölçüde büyümüyor. Eskiden rakamlar büyürken sorunlar da o ölçüde küçük kalıyordu. Şimdi rakamlar az büyüyor, ama sorunlar giderek yükseliyor. Yanlış kredi kartı pazarlamaları, bankaların önlerine başka sorunlar şeklinde konabilir" diye konuştu.