Reflü Hastalığında Bunlara Dikkat

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Emin Ersoy, reflü hastalığının son 10 yılda toplumun büyük kısmında şikayete neden olduğunu vurgulayarak, hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenleri açıkladı.Prof. Dr. Emin Ersoy, mide içeriğinin yemek borusuna kaçtığı ve hasara neden olmasıyla ortaya çıkan reflü hastalığının çoğunlukla kötü beslenme, kötü yaşam koşulları, aşırı stresin yanı sıra bazen de mekanik bir bozukluk olan mide fıtıklarına bağlı olarak görüldüğünü belirtti. Prof. Dr. Ersoy, “Hastaların önemli bir kısmı ilaçla tıbbi olarak tedavi edilebiliyor. Ancak hastalığın nedenleri ile ilgili tedbir alınması son derece önemlidir. Düzensiz ve ağır yağlı yiyeceklere, acılı, gazlı içeceklere, kahve tüketiminin fazla olmasına devam edilirse yani beslenme düzeni değiştirilmeyip aynı zamanda stresli yaşamdan uzak durulmazsa ne yazık ki hastalığın tekrarı ile karşı karşıya kalınabilir. Bu durum aynı zamanda kişinin geçmeyen bir reflü hastalıkları dizisi ile hayatlarını sürdürmesine de yol açar” dedi.“GEÇMEYEN REFLÜ HASTALIĞINDA LAPAROSKOPİK OPERASYON”Prof. Dr. Emin Ersoy, geçmeyen reflü durumunda ilaçla sonuç alamayacaklarını ve laparoskopik operasyonun gerekli hale geleceğine dikkat çekti. Mekanik olarak bozuk bir mide, yemek borusu fıtığına cerrahi dışında bir çözümün yarar sağlamayacağını kaydeden Prof. Dr. Ersoy, “Elbette cerrahi her işlem öncesinde olduğu gibi hastanın anestezi alıp almayacağı araştırılır ve gerekli önlemler alınır. Laparoskopik olarak deneyimli merkezlerde yapılan bu operasyonun başarısı yüzde 95 ve üzerindedir” dedi.“YEMEK BORUSUNA KAÇAN İÇERİK ÖNEMLİ”“Reflü hastalığında yemek borusuna kaçan içeriğin ne olduğu çok önemlidir” diyen Prof. Dr. Ersoy, “Genellikle mide içeriği yani asit kaçar. Ama bir grup hasta vardır ki, bunların pilor dediğimiz onikiparmak bağırsağı ve mide arasındaki kapakta da bozukluk vardır. Bozuk olan bu kapaktan safra, asit, pankreas enzimleri gibi içerikler önce mide içerisine, oradan da yemek borusuna kaçarlar. Yemek borusuna kaçan safrayı saptayan özel testlerle tespit edilebilir, kimi zaman da endoskopi sırasında açık olarak hem mide içerisinde yoğun olmak üzere hem de yemek borusunda da safra görülebilir. Yemek borusu içerisinde safranın görülmesinin en büyük önemi burada gelişebilecek olan yemek borusu alt uç kanser oranını, sadece aside bağlı olandan çok daha yüksek oranda artırmasıdır” diye konuştu.Prof. Dr. Ersoy, safra tuzlarının yemek borusu alt ucundaki normal hücre genlerini baskılarken, hastalıklı hücre olma genlerini de artırdığı bilgisini vererek, bu olayın reflü hastalığının tedavisinde sadece asit baskılayan ilaçların mı kullanılacağını yoksa safrada dahil bir kaçak varsa operasyon mu düşünüleceği sorusunu beraberinde getirdiğini söyledi.REFLÜ İÇERİĞİYemek borusu kanserlerinin en önemli nedenlerinden biri olan Barret ve takiben gelişen kanser vakalarında reflü içeriğinin öneminin büyük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Emin Ersoy, “Özellikle yıllarca midemde yanma ve ekşime var, benim reflü hastalığım var denilerek rastgele asit baskılayan ilaç alan ve takip edilen hastalarda reflü içeriğinin önemi büyüktür. Reflü hastalığının şikayetlerinin tedavisinde kullanılan pompa inhibitörü ilaçların çoğu yemek borusu alt uç PH’sının 3-5 arasında olmasını sağlar. İşte tam da bu PH değerinde göç etmiş mide hücre aktivasyonu ve onkogenezis tetiklenebilir. Yani kanser riskinizi artırmış olursunuz” dedi.