Yoğun olarak kimyasal madde ihtiva eden gıdaların giderek daha yaygın bir şekilde tüketilmesiyle birlikte dünyadaki reflü hastalarının sayısı artıyor. Sebep olduğu yanma ve bulantı hissiyle rahatsızlık veren reflü, başka hastalıkların tetikleyicisi de olabilir. Reflü nedir, reflü belirtileri nelerdir ve reflüye ne iyi gelir diyenler için tedavi yöntemleriyle beraber açıkladık.
Oldukça yaygın olarak görülen bir mide rahatsızlığı olan reflü, midenin içeriğindeki maddelerin mide ile yemek borusu arasında yer alan kaslar aracılığıyla yemek borusuna doğru yükselmesidir. Kadın ve erkeklerde eşit oranda görülen, toplumun yaklaşık olarak %20'sinin bir dönem yaşamış olduğu bir problemdir. Bir yetişkin hastalığı olduğu sanılsa da bebeklerde reflü, yetişkinlere oranla daha sık görülmektedir. Sık görülen asit reflüsü, kronik hale gelen ve normal reflüden daha şiddetli belirtileri olan gastroözfageal reflü (GÖR) hastalığına neden olur.
Mide bileşenlerinin ve asidinin sıklıkla yemek borusuna doğru yükselmesi belli başlı bazı belirtilere sebep olur. Bu semptomlar mide asidinden hangi organların etkilendiğine göre değişkenlik gösterir. Asit reflüsü olan herkes aynı belirtileri göstermez ve yarattıkları rahatsızlık hafiften şiddetliye farklılık gösterir. Reflü belirtileri;
Reflü, günün her saati oluşabilse de çoğu hasta geceleri reflü semptomlarının artığını belirtmektedir. Şikayetlerin geceleri artış görmesi yatar pozisyondayken mide asitlerinin çok daha kolay bir şekilde göğüs kafesine yükselmesinden kaynaklanır.
1. Göğüste yanma (heartburn)
Göğüs kafesinde yanma olarak adlandırılan “heartburn” mide asidinden kaynaklı reflünün en yaygın belirtisidir. Eğer alt özofagus kasları düzgün çalışmıyorsa mide asidinin yükselmesine ve yemek borusuna ulaşmasına engel olamaz. Bu da göğüs kafesinin özellikle alt bölümünde yanma hissine neden olur. Bu his hafif düzeyde kalabildiği gibi oldukça acı verici seviyelere de ulaşabilir. Ancak bu yanma, yemek borusunda kalıcı bir hasar oluşup oluşmadığına dair belirleyici bir etken değildir.
2. Ekşime
Eğer mide asidini yemek borusundan yükselmeyi sürdürür ve gırtlak ya da ağza ulaşmayı başarırsa ağızda acı ya da ekşi bir tat oluşturur. Bu kaçak asitler, tıpkı göğüs kafesinde olduğu gibi, ağız ve gırtlak çevresinde de yanmaya neden olur.
3. Öğürme
Tüketilen gıdaların mideye inmesi yerine yükselmesi sebebiyle bazı durumlarda hastada öğürme hissi oluşur. Yetişkinlerde daha az görülen bu öğürtü kusmaya neden olabilir. Gastroözfageal reflü hastalığına sahip bebekler ve çocuklarda öğürtü düzenli şekilde tekrar eder. Bu durumun 18 aylık ve daha küçük bebeklerde de görülmesi son derece normal ve zararsızdır. Yapılan araştırmaya göre, yeni doğan bebeklerin neredeyse yarısı ilk üç aylarında reflü belirtileri gösterirler.
4. Hazımsızlık
Karnın üst/orta bölümünde meydana gelen yanmayla kendini gösteren hazımsızlık, göğüste yanma hissiyle birlikte oluşabildiği gibi tek başına da ortaya çıkabilir. Spazmlar şeklinde ağrıya neden olan hazımsızlık;
Şişkinlik çoğunlukla heartburn (göğüste yanma hissi) ile birlikte görülür çünkü bu iki semptom birbirinin tetikleyicisidir.
5. Yutkunma zorluğu
Tıp dilinde disfagi olarak bilinen yutkunma zorluğu her 25 yetişkinden birinde görülür. Hasta, çiğnediği gıdayı yutmada zorlanabilir hatta acı hissedebilir. Yutkunma zorluğu, reflüden kaynaklı olabileceği gibi,
Ağızda oluşan yaralar ya da faranjite bağlı geçici yutkunma zorluğu çoğunlukla zararsızdır ancak inatçı durumlarda vakit kaybetmeden doktora gidilmelidir.
Reflü aynı zamanda yutağı tahriş ederek boğaz ağrısına sebep olur. Bu gibi durumlarda öksürük ve seste kısılma meydana gelir. Bazı durumlarda reflü, astım nöbetini de tetikleyebilir. Mide asidi sebebiyle artış gösteren göğüsdeki hırıltı, hastanın nefes alıp verirken zorlanmasına ve astım nöbeti geçirmesine neden olabilir.
Asidik reflü çoğunlukla dengesiz beslenme ya da baharatlı, yağlı ya da asitli gıdaların yoğun tüketiminden kaynaklanır. Bu nedenle reflüye ne iyi gelir sorusunun yanıtı genelde beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi şeklindedir.
Beslenme alışkanlıklarında yapılan düzenleme mide kaslarında oluşan yaraların iyileşmesi ve normal işlevini yerine getirir hale gelmesi için yeterli olur. Ancak gastroözfageal reflü hastalığında, beslenme düzeninin değişmesi fayda sağlamaz ve ilaçla tedavi gerekir. Endoskopi yada üst sindirim sisteminin röntgeninin çekilmesiyle kişide gastroözfageal reflü olup olmadığı tespit edilir.
1. H2 bloker ilaçları
H2 bloker ilaçlar, asiditiye bağlı oluşan semptomları baskılar ve kasların işlevini yerine getirmesini sağlayacak kadar iyileşmesine olanak sağlar. Bu ilaçların genelde yan etkisi düşüktür ancak uzun süreli kullanımında B12 vitamini eksikliğine ve kemik yapısının bozulmasına neden olabilirler.
2. Proton pompası inhibitörleri
Halk arasında mide koruyucu ilaçlar olarak bilinen bu tabletler sabah aç karnına alınır. Mide yapısını koruyucu bir tabakayla kaplayarak asidin neden olduğu ağrı ve yanma hissini engeller. Uzun süreli ya da düzensiz kullanımı ishal, baş ağrısı ve bulantıya sebep olabilir.
3. Antiasit ilaçlar
Kullanımıyla birlikte geçici rahatlama sağlasa da antiasit ilaçlar, reflünün kalıcı tedavisini sağlamaz. Yükselen asit miktarını düşürüp dengeleyerek kişide göğüs yanması, şişkinlik ve gaz gibi belirtilerin ortadan kalkmasını sağlar.
4. Bitkisel kaynaklar
İlaç tedavisinin yanı sıra evde uygulanabilecek bazı yöntemler de mevcuttur. Yanma ve şişkinlik gibi belirtilere neden olan reflü bitkisel tedaviye yanıt veren hastalıklardan biridir. Özellikle;
Alt özofagus adı verilen bölge, yemek borusu ile midenin birleştiği yerde bulunan halka şeklinde bir kas dokusudur ve tüketilen gıdaların mideye aktarılmasını sağlar. Sağlıklı çalışan bu kaslar, normal şartlarda kapanarak mide asitlerinin ve midenin içeriğinde yer alan diğer maddelerin yükselmesini engeller. Ancak bu kaslar zayıflar ya da yaralanırsa işlevini yerine getiremez hale gelirler. Bu da mide asitlerinin yükselerek yemek borusuna zarar vermesine ve reflü semptomlarının oluşmasına neden olur.
Yapılan araştırmalar, ileri seviye reflü hastalarının %60’ının göğüste dayanılmaz ağrı şikayetiyle acil servise başvurduklarını gösteriyor. Bu başvuruların büyük bölümü kalbe bağlı olmayan ve reflüden ileri gelen durumlar olsa da yine aynı ciddiyetle ele alınmayı gerektirir. Çünkü reflü semptomları ve kalp krizi bazı durumlarda benzerlik gösterir. Özellikle;