Yılbaşı gecesi İstanbul, Ortaköy’deki gece kulübü Reina’yı kana bulayan terör saldırısıyla ilgili ortaya çıkan yeni görüntülerde, bir kişinin olay yerini terk etmeden önce Özbek asıllı terörist Abdulgadir Masharipov’u tekmelediği ortaya çıkmıştı.
Görüntülerde saatlerin 01.20’yi gösterdiği dakikalarda, Reina’da eğlenenlerin panik içinde kaçmaya başladıkları görüldü. Saat 01.27’de ise saldırganın yerde saklanmaya çalışan bir grubun yanına yaklaştığı sırada bir erkek tarafından birkaç defa tekmelendiği fark ediliyor.
FISILDAYARAK KONUŞTUK’
39 kişiyi katleden teröristi attığı tekmeyle geriye savuran o kişinin katliamda yakın arkadaşı Mustafa Sezgin Seymen’i kaybeden gemi kaptanı T. B. olduğu ortaya çıktı.
T. B, yakın arkadaşını kaybettiği ve teröristle göz göze geldikleri o anları Habertürk’le şöyle paylaştı: “Reina’ya gitmeden önce Beşiktaş tarafında bir mekândaydık, sonrasında Taksim’e geçtik. 9 kişilik bir arkadaş grubuyduk.
Reina’da oturduğumuz kısım sağ taraftaki loca bölümündeydik. Saat 01.20’de bir anda etrafa kaçışanlar oldu. Önce ne olduğunu anlayamadık. Müşteriler arasında kavga sandık, oralı olmadık.
O anda 6 kişi locadaydık, Mustafa isimli iki arkadaşımız ile bir başka arkadaşımız tuvalete gitmişlerdi. Ardından silah sesleri duyduk ve hemen nişanlımla birlikte locadaki koltukların, sehpaların arasına yere yattık. Dudak dudağa, kulak kulağaydık, fısıldayarak konuştuk.
Bomba ve silah sesleri duyduk. Askeri okulu yarıda bırakmıştım, şans eseri panik yapmadım ve kendimdeydim. Nişanlım bir anda teröristin bize doğru geldiğini fısıldadı kulağıma; ‘Geliyor’ dedi. Böyle söyleyince korkmaması için yüzünü elimle kapattım.
Sonra terörist nişanlımın ayaklarının ucuna çöktü. Mekânın en sağındaydık, terörist sol tarafta terör estirdi. Bu yüzden şanslıydık. Bizim olduğumuz noktaya sakin sakin geldi ve flashbang’in pimini çekti ‘Allah-u Ekber’ diye bağırdı.
Ben de ‘Hayır, hayır’ diye bağırdım ve doğrulup birkaç defa tekme attım. Kaybedecek bir şeyim yoktu. Son tekmemde ise ışık yayan bomba patladı. Önce yüzüm yandı sandım. 10 saniye kimseyi göremedim ve duyamadım. Kaçtığını bu nedenle göremedim.
Saldırganı o anda öldürme ya da etkisiz hale getirme imkânım vardı. Ancak şoka girenler, kusanlar vardı gözlerimin önünde. Saniyeler sonra kendime geldiğimde nişanlımın yanına tekrar sürünerek gittim.
‘BAKIŞLARI ÇEKTİĞİ SELFİE’DEKİ GİBİYDİ’
Mekân çok dardı, müziğin sesi gitmişti, ama tavanda dönen ışıklar kapanmadı. Bu dezavantaj oldu. Işığın yaydığı gölge terörist gibi duruyordu. Teröristin bakışları Taksim’de çektiği selfie’deki gibiydi. Hatta teröriste benzetilip dövülen kişiyle ilgili polisi arayıp, bildirdim. O kişinin terörist olmadığını. Mekânda göz göze gelen tek kişi bendim. Oradan kaçma planı olan bir insan tek başına böyle bir plan yapamaz. Kanaatim içeriden birisi ona haber verdi ya da telefonla bilgi verenler oldu.
İçeriye öyle bir girdi ki bomba attığı için takip edemedik. Saldırıda kimse ‘önce can sonra canan’ demedi. Herkes ‘canan’ dedi. Böyle bir ortamda izdiham olmadı, tanıyan tanımayan herkes birbirine sahip çıktı, herkes kol kola girmişti.
Nişanlım yeni işbaşı yaptı, psikolojik tedavi görecek. Hâlâ metroya binmekte zorluk çekiyorum. Soğukkanlı biriydim, gözyaşım çıkmazdı, ancak 2 arkadaşımı da kaybettim. 2 Mustafa için de gözyaşı döktüm.”