Renk körlüğü bir canlının görme merkezinde özel bir pigment molekülünün bulunmaması veya gerektiğinden az bulunmasıdır. Bu eksiklik sonucunda çeşitli renklerin çevresindeki renkler ayırt edilemez. Kırmızı, yeşil ve mavi renklerden bir ya da birden fazlasını ayırt edememe ile ortaya çıkan bozukluktur.
Gözde, ağ tabakada koni olarak bilinen hücreler renklerin algılanmasını sağlar. Bu hücrelerin mavi-mor, yeşil ve sarı-kırmızı dalga uzunluklarındaki ışığa duyarlı olan üç türü vardır. Zedelenen ya da olmayan hücrenin türü renk körlüğünün türünü belirler. İşte sizler için renk körlüğü sorunu yaşayan insanların renkleri algılama biçimlerini araştırdık.
Normal görüşe sahip olan insanlar bu görselde bulunan tüm renkleri canlı bir şekilde algılar.
En yaygın tipteki renk körlüğü olan Deuteranopia ya da yeşil renk körlüğü erkeklerin yüzde 4,63’ünde görülüyor ve birçok insan bunun farkına dahi varmıyor. Bu hastalığa sahip kişilerin görselden özellikle yeşil ve kırmızı açısından renklerin parlaklıklarının bir kısmını kaybettiği açıkça görülüyor.
Daha az yaygın tipteki renk körlüğü olan Protanopi ya da kırmızı renk körlüğü erkeklerin yalnızca yaklaşık yüzde 1’lik kısmında görülüyor. Yeşil ve kırmızının tüm tonları biraz soluk görünürken mavi ve sarı tonlar neredeyse hiç değişmeden kalır.
En nadir renk körlüğü tipi olan Tritanopia ya da mavi renk körlüğü, kadınları ve erkekleri eşit derecede etkileyip kişilerin dünyayı yeşilimsi pembe tonlarda görmesine sebep oluyor.
Toplam renk körlüğüne gelince az sayıda olsa da kesinlikle karşılaşılan bir hastalıktır. Son derece nadir görülen bu rahatsızlık dünya nüfusunun yalnızca 0.00003’ünde rastlanıyor. Tam renk körlüğü dünyanın siyah-beyaz olarak görülmesine neden oluyor.
Kaynak: brightside.me