Selin Girit
BBC Türkçe, İstanbul
Rize'ye daha girmeden üst geçitlere asılmış dövizler, sahil yolu kenarına art arda yerleştirilmiş pankartlar kentin rengini açıkça belli ediyor.
"Cumhurbaşkanımız, memleketin Rize'ye hoş geldin," diyor biri.
Bir diğerinde "Rize seninle" yazılı.
Kilometrelerce yol böyle devam ediyor. Peş peşe gelen 'Evet' pankartlarını bölen tek bir 'Hayır' yazısına rastlamıyoruz.
Kent merkezine gelince de durum farklı değil. Meşhur Çaydanlık heykelinin olduğu park üç dev 'Evet' posteriyle çevrelenmiş. Nereye baksanız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzünü görüyorsunuz.
Bu tabii ki sürpriz değil. Zira Rize, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın memleketi. Posterlere göre "Baba Ocağı".
Cumhurbaşkanının babası Ahmet Erdoğan gençlik yıllarında Güneysu ilçesindeki evinden ayrılıp İstanbul'a göç etmiş. Bunun da etkisiyle Recep Tayyip Erdoğan'a hemşerilerinin hürmeti büyük.
Örneğin, 1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP Rize'de yüzde 75,9 oy almış. Şehrin üç milletvekilinin tümü de iktidar partisinden. İkinci sıradaki parti CHP'nin oy oranı ise sadece yüzde 14,9'da kalmış.
Rize Valiliği önünde hummalı hazırlıklar söz konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Evet' çağrısı yapacağı toplu açılış töreni için şehre geliyor.
Sahne önünde yığılma var. Kadınlar bir yana, erkekler bir yana ayrılmış. Bir erkekler "Recep Tayyip Erdoğan" diye tempo tutarak bağırıyor, bir kadınlar...
Bir grup genç kız, avuçlarına 'Evet' yazmışlar. Artık Erdoğan'la özdeşleşen Rabia işaretini yapıyorlar.
Baş parmak avuca bastırılmış. Diğer dört parmakta ise "Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet" yazıyor.
19 yaşındaki Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tarih bölümü öğrencisi Zeynep Nur Türkeş "Bize, 'Evet' diyen insanlara diyorlar ki, tek adamlığı getirecekler, işgal rejimini getirecekler. Aksine biz sistemi değiştireceğiz," diye konuşuyor.
"İşgal rejimini ve darbe anayasasını feshedip milletin yerli ve milli sivil anayasasını getireceğiz. Darbe anayasasıyla yönetilmemek için, bir daha 15 Temmuz'ları yaşamamak için 'Evet' diyeceğiz."
21 yaşındaki Emine Aydın 'Evet' demesinin başlıca nedenleri arasında seçilme yaşının 18'e düşürülmesini gösteriyor.
Aydın, "Bence şu an ülkemizde büyük cevherler var. Yaş sınırına takıldığı için Meclis'e gelemediklerini düşünüyorum," diyor.
Mevcut Anayasa'da seçilme yaşı halen 25. Referanduma sunulacak Anayasa teklifinin üçüncü maddesi, seçilme yaşının 18'e indirilmesini öngörüyor.
Protokolün oturduğu yeri daha iyi görebilmek için bariyerlere tırmanan Kezban Çolak, "Vatanımızın ve milletimizin bölünmez bütünlüğü, çocuklarımızın geleceği için, ülkemizin geleceği için Reisimizin vereceği talimatları dinlemeye geldik. Kararımız net, oyumuz 'Evet'" diyor.
Peki Anayasa değişiklik teklifinde en beğendiği maddeler ne?Kezban Hanım bir an duraklıyor, sonra "Bu maddeleri Reisimiz koyduysa ülke için iyi olacaktır. Biz maddeleri koyana bakarız. Okumamıza hiç gerek yok. Reis koyduysa doğrudur," diyor.
Biraz sonra önce üç bakan, sonra da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan miting alanına geliyorlar.
Cumhurbaşkanı konuşmasının bitiminde Rize-Artvin havalimanının sembolik açılışını yapıyor, alanda bekleyen kitleye onlarca hediye paketi atıyor.
Bir yanda hediye kapmaya çalışanlar var, diğer yanda Cumhurbaşkanına ya da bakanlara mektup yollayanlar...
"İsteklerimi ve şikayetlerimi yazdım," diyor bir kadın. Mektubunu Cumhurbaşkanı'nın korumasına verdiğini söylüyor.
O sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı, Enerji Bakanı Berat Albayrak kalabalıktan isteyenlerle peş peşe selfiler çekiyor.
Rize'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a büyük sevgi duyulduğunu söylemek abartı olmaz.
"Bizden birisi ilk başta. Halktan birisi," diyor Mehmet Bedri Meral.
42 yaşındaki Meral'in ailesinin Veliköy ilçesinde 14 dönüm arazisi var. Bunun 9 dönümü çaylıklarla kaplı. Denizden 700 metre yüksekte, yemyeşil sarp yamaçlarda her yıl ailesiyle çay topluyor, geçiminin bir bölümünü buradan sağlıyor.
Meral, "Bugüne kadar gelen başbakanlar, cumhurbaşkanları hep zengin aile çocuklarıydı. Burjuva diye söylediğimiz insanlardı. Ama Recep Tayyip Erdoğan öyle değil," diyor.
"Bizim gibi konuşması. Bizim gibi sinirlenmesi, agresiflik gösterip karşı tarafa cevap vermesi. En çok bunları seviyorum."
Mehmet Bey referandumda oyunu 'Evet' yönünde kullanacağını söylüyor.
"Doksanlı yıllarda koalisyonları görmüş bir kişi olarak diyorum. Ülkenin daha güçlü olması için tek başlılığa ihtiyacı var. Osmanlı'da da Selçuklu'da da tek başlılıkta daha kuvvetli olduk," diye konuşuyor.
"Yetkilerin tek elde toplanması tehlikeli olur, kuvvetler ayrılığı ilkesi zarar görür, Cumhurbaşkanı Erdoğan diktatöre dönüşür" gibi uyarıları, eleştirileri hatırlatıyorum.
"OHAL var değil mi bugün? Recep Tayyip Erdoğan da devletin başı. Bugün bir diktatörlük hissediyor musunuz?" diye soruyor ve şöyle devam ediyor:
"OHAL olduğu halde benim hiçbir sıkıntım yok. Batum'a geçebiliyorum, bu tarafa gelebiliyorum, kimse bana sormuyor nereye gidiyorsun diye.
"Ya da sizin başınız açık olduğu için kimse size bir baskı yapmıyor. Ama bundan 15-20 yıl evveline gittiğiniz zaman başı kapalı insanlar üniversitelere, devlet dairelerine giremiyordu.
"O insanlar diktatör değildi de Recep Tayyip Erdoğan mı diktatör olacak?"
Rize Üniversitesi adıyla 2006 yılında kurulan, beş yıl sonra ise Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi adını alan okulda da Cumhurbaşkanına teveccüh yüksek.
20 bin öğrencisi olan üniversitenin İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde okuyan 22 yaşındaki Hatice Ebrer Yıldız, burayı özellikle 'Recep Tayyip Erdoğan' ismi nedeniyle seçtiğini söylüyor. Gözleri parlayarak, "Cumhurbaşkanımızla gurur duyuyorum," diyor.
Halkın yarısının aynı şekilde düşünmediğini, Cumhurbaşkanının kutuplaştırıcı bir figür olarak görüldüğünü hatırlatınca, kendisinin bu görüşlere katılmadığını söylüyor.
"Bilmiyorum hiç Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarını dinlediniz mi, hiç mitinglerinde bulundunuz mu? Hiçbir zaman ayırt edici şekilde hitap ettiğini düşünmüyorum," diye konuşuyor.
"Şu anda mevcut sistemde Cumhurbaşkanının her istediğini yapma hakkı var. Recep Tayyip Erdoğan bunu değiştirmek istiyor. Çünkü kendisinden sonra gelecek olanın bu hakları sonuna kadar kullanmasını istemiyor. Ülkemiz için en iyi olanı yapmak istiyor," diyor.
O ara ismini güvenlik gerekçesiyle vermek istemeyen bir öğrenci yanıma geliyor. "Bu okulda muhtemelen 'Hayır' oyu verecek olan tek kişi benim," diyor usulca.
"Ben tek adam sistemine hayır diyeceğim, kuvvetler ayrılığının kaybolmaması için hayır diyeceğim, cumhuriyetin korunması için hayır diyeceğim."
Ancak bunu yüksek sesle söylemekten çekiniyor.
"Çoğu insan 'Evet' ile ilgili sosyal medyada paylaşımlarda bulunuyor. Ama ben hiçbir şekilde fikrimi söyleyemiyorum. Yaptığım zaman başıma kötü şeyler geleceğini biliyorum.
"Mesela bu üniversitede 'Hayır' tişörtü giyip herhangi bir insan dolaşabilir mi? Dolaşamaz. İmkanı yok. Muhtemelen ya cinayete kurban gider ya bir kavgayla karşılaşır. Buna yüzde 100 diyebilirim. Burada 'Hayır' standı bile açılamaz."
Çamlıhemşin'in Çinçiva köyünde bir kafe işleten Abdurrahman Aydın da benzeri görüşleri paylaşıyor. "Rize'de muhalif olmak zor," diyor.
Aydın uzun süre ABD'de yaşadıktan sonra, 11 yıl önce memleketine dönmeye karar vermiş.
Geçen yıl Facebook'ta yaptığı 14 paylaşım nedeniyle hakkında 'terör propagandası' suçlamasıyla dava açılmış.
Haftada iki kere karakola gidip imza vermesi gerekiyor. Bir yıl da yurtdışı yasağı var.
"Yalnız hükümete ya da bir kişiye muhalif olmak değil, çevre konularında muhalif olmak da zor. Çünkü bunlar aynı algılanıyor. Eğer HES projelerine karşıysanız aynı zamanda devlete de cumhurbaşkanına da karşısınız diye algılanıyor," diyor.
Yaşadığı yerdeki üç HDP seçmeninden biri olan Aydın, bu nedenle daha da büyük baskı altında kaldığını söylüyor. Politik duruşu yüzünden insanların kendisiyle konuşmamaya, selamlaşmamaya başladığını anlatıyor:
"Özellikle HDP'li olmak marjinalin de ötesinde. Gitgide kötüleşen bir durumdayız.
"Şimdilik sadece konuşmama, tehdit etme, 'Bak şöyle olur, böyle olur, fazla konuşma, kendini öne atma, dükkanın kapanır, ruhsat alamazsın, bir şey çıkar, bir şey olur, git buradan, buralardan gitsen iyi olur, sat evini,' gibi şeyler söyleniyor.
"Burası doğduğum büyüdüğüm yer. Evim var. Hayatımı burada kurdum. Eşim burada benimle beraber. Burada yaşayacağız. Gitmek gibi bir niyetim yok."
Aydın, referandumdan 'Hayır' sonucu çıkmasını umuyor.
"'Hayır' çıkarsa sevinirim. Bir parça nefes almış oluruz. Geleceğe bir parça umutla bakmış oluruz. Ama çok da değil," diyor.