BERLİN (İHA) - Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth, 17 Aralık öncesi her noktayı gündeme getirmenin yanlış bir yaklaşım olduğunu belirterek, "Kriterler herkes için eşit olmalı. Aday üyeler arasında ayırım yapmak doğru değil" dedi.
Türkiye'de insan haklarının yeterince geliştiğine inanmadığını vurgulayan Claudia Roth, yapılan yasaların uygulamaya konulması gerektiğini belirtti. İkiye bölünmüş bir Kıbrıs'ın süreklilik kazanmaması gerektiğini ifade eden Roth, "Ermeni sorunu"nun Kopenhag kriterleri içerisinde yer almadığını, ancak Türkiye'de demokratikleşme sürecinde bu konunun tartışılmasını doğru bulduğunu söyledi.
Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth, kısa bir süre önce gerçekleştirdiği Diyarbakır ziyareti sonrasındaki izlenimlerini anlattı. Son 18 yıl içerisinde çok sık Diyarbakır'a gittiğini belirten Claudia Roth, "Çok büyük bir değişiklik oluştu. Şiddetin sona ermesini istiyorlar. Tüm Türkiye ile bağlantı kurmak istiyorlar. Türkiye'nin diğer kentlerinde yaşayanların da ziyaret etmesini istiyorlar. Büyük kentlerdekiler Paris, New York gibi kentlere gidiyorlar ama Diyarbakır ya da Cizre'ye gitmiyorlar. Böylece barış sürecinin artırılmasını istiyorlar" dedi.
Türkiye'de insan haklarının yeterince geliştiğine inanmadığını vurgulayan Claudia Roth, "Halen eksiklikler mevcut. Ancak, yıllardan sonra ilk kez reform isteği var. Pek çok yeni yasa yapıldı. Bu yasaların uygulamaya konulması lazım. İşkence yasağı var, İşkence yapanların sert bir cezaya çarptırılması sağlandı. İşte bunlara rağmen halen işkence yapıldığına dair raporlar da yok değil. Yasanın her tarafta, tüm polis karakollarında uygulamaya konulması lazım. Ya da düşünce özgürlüğüyle ilgili yeni yasa var. Ancak bu konuda henüz kısıtlamalar var. Mesela Ermenistan konusu, yani halen geçmişle kendi tarihiyle olan bağlantı sorun olmaya devam ediyor. Halen değişik dinlere sahip olanlar için eşit hak yok. Mesela papaz eğitimi ya da dini azınlıkların haklarını ele alırsak sorunlar yaşanıyor. Yani pek çok yasa ile bir başlangıç yapıldı. Bunların uygulamaya konulması lazım. İnsan hakları kağıda dökmekle oluşmaz. İnsan hakları uygulanmalıdır" diye konuştu.
Avrupa Birliği'nin 17 Aralık'taki Türkiye ile ilgili kararında Kıbrıs konusunun etkilerini de değerlendiren Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Roth, "Kıbrıs sorunun konuşulmasını doğru buluyorum. Bu maalesef halen açıklığa kavuşturulmamış bir konu. Ancak sonuçta Kıbrıs'ta yapılan referandum da güney kesiminde olumsuz bir sonuç elde edilmeden önce sorun çözülseydi referandumdan olumlu bir sonuç çıkardı. O zaman kesinlikle güney Kıbrıs'tan da karşıyız mesajı çıkmazdı. Erdoğan hükümeti Kıbrıs çözümüne ilişkin sinyali sürekli verdi. İkiye bölünmüş bir Kıbrıs süreklilik kazanmamalı" şeklinde konuştu.
Ermenistan hükümeti ile Türkiye arasındaki ilişkilere de değinen Claudia Roth, "İnsanın kendi tarih bilincine sahip olmasını çok önemli buluyorum. Ben 1945'te dünyaya geldim. Alman tarihinin en karanlık noktalarını dahi benimle konuşan biri annem babam olduğu için çok mutluyum. Annem ve babam bana sürekli açıklamaya çalıştılar. Ben, 'Nazi dönemi beni ilgilendirmiyor, ben çok geç dünyaya geldim', anlayışını taşımıyorum. Bu benim yaşamımın bir parçası. Gelecek bilincinin oluşması için bu yaklaşım önemli. Bu benim tarihim, aynı zamanda çok sonraları dünyaya gelen yeğenimin de tarihi" dedi.
Türk toplumunun tarihiyle yüzleşmesinin kendi yararına olacağını ifade eden Roth, şunları söyledi:
"Tüm toplumlar kendi tarihiyle eleştirel ve yoğun bir yüzleşme yaşamalı ki geleceğini garanti altına alsın. Ermeni sorunuyla ilgili pek çok görüşmeler yaptım. Mesela Türkiye'de Ermeni Kilisesi, mesela diğer gruplar için bu halen tabu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermeni soykırımı olduğunu iddia edenler yargılandı. Ama bu noktada da kırılma olması gerektiği ve değişim olması gerektiği kaçınılmaz. İşte bu nedenle AB için müzakere tarihine ihtiyacımız var. Böyle bir konu üzerinde tartışılabilmeli. Böyle bir konuda muhakeme yapılabilmeli. Kanımca, Ermenistan için de demokratik ve AB'de olan bir Türkiye daha yayarlı olur. Bu durum Ermenistan'ın da çıkarınadır. Ancak yanlış olacak bir konu ise, 17 Aralık öncesi her türlü noktayı gündeme oturtup, 'burada da bir kriter var, şurada da kriter var' son derece yanlış bir yaklaşım olur. Kriterler herkes için eşit olmalı. Aday üyeler arasında ayırım yapmak doğru değil. Ermeni sorunu Kopenhag kriterleri içerisinde yer almıyor. Ancak ben, Türkiye'de demokratikleşme sürecinde Ermeni sorunun da tartışılmasını doğru bulurum. Kaldı ki Ermeni sorunu aynı zamanda bir Alman olarak benim de tarihim. Çünkü Almanların da katkısı olmuş. Bizim de Almanların nasıl bir rol oynadığını soruşturmamız lazım."