Radikal Gazetesinde yer alan habere göre; Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in cinsel istismarına maruz kaldığı belirtilen 14 yaşındaki B.Ç.'nin ‘beden ve ruh sağlığıyla' ilgili Adli Tıp raporunda hem davanın seyri hem de küçük kızın bu süreçte nasıl bir ruh halinde olduğu ayrıntılarıyla anlatılıyor. 19 sayfalık raporda olayın gelişimi ve küçük kızın yaşadığı travma ayrıntılarıyla anlatıldıktan sonra ‘B.Ç.'nin ruh ve beden sağlığının bozulmadığı' öne sürülüyor.
TELEFONA TAKILAN SÖZLER
Tartışma yaratan raporda dosyanın kısa gelişimi şöyle özetleniyor:
Rapora göre, olay anne Livaze Ç.'nin yaşı küçük çocukları erkeklere pazarladığı, eşinin de kendisine yardım ettiği yönündeki bir ihbar üzerine başlatılan soruşturmayla ortaya çıktı. Polis her ikisinin de cep telefonunu izlemeye aldı. Bir konuşmada arayan Hüseyin Üzmez'di. Anneye küçük B.'yi sordu ve "Hasta" cevabını alınca, "İnşallah aybaşı hali değildir" diye sordu. Sonra da telefona küçük kızı alıp şöyle dedi: "Kan, adet halinde misin. Bugün gelecektim, öyle hasta olduğuna göre niye geleyim oraya kadar. ... Hele iyileş de öbür hafta şey ederiz."
Bu telefondan sonra polis aileyi ve Üzmez'i takibe aldı. Üzmez 24 Nisan'da kız ve annesiyle birlikte Mudanya'da Hasanbey Mahallesi'nde bir eve geldi. Anne 10 - 15 dakika sonra evden çıktı. Üzmez'le küçük kız evde yalnız kaldı. Daha sonra çay bahçesine gidildi. Polis burada ortaya çıktı ve anneyle Üzmez'i yakaladı. Bu sırada küçük kız görevlilere Üzmez'in zorlamasıyla cinsel ilişki olduğunu söyledi.
‘BAKİRE, FİİLİ LİVATA YOK'
Soruşturma sürerken gelen raporda, herhangi bir darp cebir izi bulunmadığı, fiili livata bulgusuna rastlanmadığı ve mağdurenin bakire olduğu belirtildi. Bu arada küçük kızın ifadelerinde olayın ne kadar vahim olduğu daha net anlaşılıyordu. Üzmez'in dedesinin arkadaşı olduğunu, ailesine para yardımında bulunduğunu, kış mevsiminde annesiyle Üzmez'in İstanbul'daki evine gittiklerinde Üzmez'in annesine para çekme kartını verdiğini annesinin para çektiğini anlattı. B.'nin anlatımına göre, Üzmez daha önce başka bir kızı sapıkların elinden kurtardığını söyledi ve B.Ç.'yi ikna etmek için "Benim yaptıklarım sana örnek olsun, ders olsun. Sana bundan sonra kötü birşey yapmasınlar" dedi. Küçük kız bu durumu annesine söylemesine karşın, annesinin Üzmez'in kendilerine Mudanya'da ev tutacağını, kendilerinin rahata kavuşacağını söyledi.
Annesi küçük kızdan sabırlı olmasını istedi. Küçük kız Mudanya'da uğradığı bir tacizde de Üzmez'in gögüslerini ellediğini, alt tarafındaki çamaşırları çıkardığını, kendisine dokunduğunu ve yaşlı adamdan bir sıvı geldiğini anlattı. Savcılıkta verdiği ifadesinde Üzmez'den şikâyetçi olduğu ve uzlaşmak istemediğini de söyledi.
Anne Livaze Ç. ise ifadesinde Üzmez'le cinsel ilişkisi olduğunu, kızının durumunu Üzmez'e sorduğunda adamın bunu reddettiğini söyledi. Anne tüyler ürperten ifadesinde, Üzmez'in kızıyla olduğu zaman erkekliği uyanmadığı için kızına zarar vermeyeceğini düşündüğünü anlattı.
Soruşturma kapsamında tutuklanan Üzmez de ifadesinde, aileye maddi yardımda bulunduğunu kabul etti. Olay günü Mudanya'daki evinde yaşananların doğru olabileceğini söyleyen Üzmez, bunların küçük kızın rızasıyla yaşandığını öne sürdü. Kıza dokunduğunu ancak cinsel birleşmenin olmadığını belirten Üzmez, çamaşırlarını kızın kendisinin çıkardığını iddia etti. Ve dahası Üzmez, kendisini kıza annenin yönlendirdiğini ve kızla evlenmeyi düşündüğü için söz konusu eylemleri gerçekleştirdiğini söyledi.
‘SESSİZCE AĞLIYOR...'
Soruşturma sürerken, B.Ç., Sosyal Hizlerler Çocuk Esirgeme Kurumu'na yerleştirilmesine karar verildi. Daha sonra da kızın maruz kaldığı zincirleme cinsel saldırı suçu sonrasında beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde rapor alınması için Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığı'na sevk edildi. Ana bilim dalında görevli Hüseyin Uslu ve Yeşim Taneli'yle bir görüşme yaptı. Bu görüşmede yaşadığı tacizi anlattı.
"Polislerin gelmesi iyi mi oldu, kötü mü" sorusuna bir süre cevap vermedi. Sonra "Kötü oldu, ailemden ayrıldım" dedi. Doktorlar muameye sonunda, ".. yurdun zorluğu ve aile özlemiyle ilgili temalar mevcut, intihar düşüncesinin olduğu, hasta huzursuz, üzgün görünümde, gözleri kızarık, tarihi söylerken zorlanıyor.."
Haziran ayındaki görüşmeyle ilgili bulgularsa şöyleydi: ".. Sessizce, gözyaşı dökmeden ağlıyor.. ‘Bunları anlatmaktan sıkıldım, çok ifade verdim'... ‘Sıkıldım ne demek' diye sorulduğunda ‘Annemi göremiyorum..' diyor. Ağlıyor, yere bakıyor, kâğıt mendil elinde paramparça top olmuş durumda. .. Her gün ağlıyorum, genelde akşam olduğunda odamda ağlıyorum.. ‘Şikâyetçi misin' diye sorulduğunda, ‘Değilim, şikâyetçi olursam annem de çıkmaz belki diye düşünüyorum' diyor."
Görüşme sırasında kıza ‘Sen hâkim olsan nasıl karar verirsin' diye sorulunca da şu yanıtı veriyor: "‘Kızı çıkarttırırım yurttan, sıkılıyor, orada rahat değil. Anneyi de çıkartırım, suçlu, suçsuz. Hiçbir kızın annesinden ayrılmaması gerektiğini düşünüyorum. .. Adamın cezasını veririm... Altı ya da yedi yıl. Sekiz yıl verirdim. Hem iki aileden uzak tutması hem de bir kendi cezası diye.."
‘İNKAR' BÖYLE BAŞLIYOR
B.Ç, görüşmelerde ‘annesinin kendisi yüzünden tutuklandığını' söylüyor. Yazdığı bir yazı: "Bu olayın olmadığına eminim. Çünkü yalan söylemek zorunda kaldım. Annemi de Üzmez'i de ben hapse attım. Böyle bir şey olmadı..." Küçük kızın durumuyla ilgili değerlendirme ise şöyle: "Patalojik düzeyde anksiyete ve depresyon, ailesinden ayrılmış olmaktan dolayı üzgün olduğu, aile bütünlüğünün sürdürülememesinden kendisini sorumlu tuttuğu, annesini özlediği.. bu durumda kendisinde var olan patalojik düzeydeki anksiyete ve depresyonun hangi olayla bağlantılı olduğunun kesin olarak belirtilemeyeceği, ifadesini aile bütünlüğünün tekrar sağlanabilmesi için değiştirmiş olmasının ihtimal dahilinde olduğu.."
VE SONUÇ
Kurumun 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu 19 Eylül'de muayene kaydı hazırdı ve lise bir öğrencisi beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patalojik araz tespit edilemediğini' belirtti. Uludağ Üniversitesi'nin raporu ve soruşturma sırasında verilen ifadeler bir arada değerlendirildi.
Sonuç olan Adli Tıp'tan şu karar çıktı:
"B.Ç.'nin kurulumuzca 19 Eylül'de yapılan muayenesinde mağduresi bulunduğu olaydan kaynaklanmış beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patalojik araz tespit edilmediği, Uludağ Üniversitesi'nin 19 Haziran'da düzenlenmiş raporunda ‘hangi olaya bağlı olduğu kesin olarak belirtilemeyeceği bildirilen patolojik düzeydeki anksiyete ve depresyon olarak tarif edilen ruhsal durumunda kurulumuzun 19 Eylül'deki muayenesinde zail (yok olan) olduğundan B.Ç.'nin ruh ve beden sağlığının bozulmadığı oy birliği ile mütalaa olunur."