HABER

Ruh sağlığında aile birliğinin önemi

Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Psikiyatr Lütfü Ural, ruh sağlının korunmasında, aile bütünlüğünün, sıcak insan ilişkilerinin ve toplumsal dayanışmanın rolünün büyük olduğunu söyledi.

Ruh sağlığında aile birliğinin önemi

Psikiyatr Lütfü Ural, toplumsal şartlar ne olursa olsun genetik olarak dünyanın her yerinde akıl hastaları, zeka gerilikleri ve ağır kişilik bozukluklarının toplumda yüzde 1 oranında bulunduğunu, yani bunun insan oğlunun doğarken firesi olduğunu, bunu herhangi bir sosyal şarta bağlamanın mümkün olmadığını, ancak bu hastalıkların alevlenmesinde, tetiklenmesinde, şiddetlenmesinde sosyal ve ailesel şartların rolünün etkili olabildiğini belirtti.

Akıl hastalığının dışında herkesin yaşayabileceği psikiyatrik sorunların olduğunu anlatan Psikiyatr Ural, "Depresyon dediğimiz yaşama sevincinin kaybolması, isteksizlik, verimsizlik, ağlama duygusu, uykusuzluk belirtileri ile seyreden hepimizin yaşayabileceği bir ruhsal çöküntü. Anksiyete dediğimiz gerginlik hali. Panik atak dediğimiz ortada bizi tehdit eden bir sağlık sorun yokken, sanki tehdit eden bir sağlık sorunu varmış gibi algılama hali ve benzerleri. Psikiyatrideki eski deyimi ile nörotik hastalıklar. Yani akıl hastalığı olmayan psikiyatrik durumlar. Bunlar biraz şartlarla ilgilidir. Yani bir depresyon, insanın yatkınlığı olsa da onu örseleyen durumlarda artar. Bir anksiyete onu örseleyen durumlarda artar. Ama bunların da öyle zannedildiği gibi sosyal şartların kötüleşmesi sonucunda salgın gibi artmadığını da görüyoruz. Yani insanların temelde bir savunma sistemleri var. Bakırköy Ruh Sağlı ve Hastalıkları Hastanesi, Marmara Depremi'nden sonra Adapazarı civarında araştırmalar yaptı. Evet bazı hastalık gruplarında bir ölçüde artışlar var. Ama zannettiğimiz şekilde bir salgın gibi yaygınlaşmıyor. Demek ki insanların kendine göre savunma sistemi var. Kendini koruyor ve toparlıyor" dedi.

"HEKİME BAŞVURMA BİLİNCİ ARTTI"

Küresel olarak insan ilişkilerinin daha mekanikleştiği dünyada, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş, tarım toplumunun sükuneti yerine sanayi toplumunun hareketliliği, rekabetin ve yan yollarının artmasının psikiyatrik rahatsızlıkların çoğalmasına yol açtığını dile getiren Ural, "Ama global olarak bütün dünya için bu böyledir. Mesela iletişimin artması bile buna bir sebeptir. Dolayısıyla hakikaten sanayi toplumunun nimetini teknolojinin konforundan yararlanmak şeklinde alıyorsak da bedelini akıl hastalığı grubundan olmayan, nörotik rahatsızlıklara daha çok yakalanarak ödüyoruz. Bunun bir göstergesi de son yıllarda dünyada en hızla artan ilaç pazarlarından biri antidepresyon ilaç pazarıdır. Bunun belki de iki sebebi var. Eskiden insanlar depresyonun adını bile bilmedikleri için ruhsal çöküntüleri için hekime başvurmuyorlardı. Hekime başvurma bilinci arttı. Bu sebeplerle depresyon, anksiyete, panik atak gibi durumların varlığı da arttı" diye konuştu.

KORUNMA YOLLARI

Nörotik hastalıklardan korunmak için toplumsal dayanışmanın ve aile birliğinin önemine işaret eden Psikiyatr Lütfü Ural, "Hiç kimse dünün pişmanlıklarını, yarının endişesini ve bugünün yükünü birlikte taşıyamaz. Düne dair dersimizi alıp kapatmak durumundayız. Yarına dair projelerimiz olabilir, ama bunları bir vehim ve vesvese haline getirmememiz lazım. Aslında bugünün işini doğru dürüst yapmalı, bugünün nimetinden yararlanmalı, yani keyfiyle de yüküyle de bugünü yaşamalıyız. Bu günübirlik yaşama, yarını düşünmeme anlamında değil. Ama bugüne konsantre olma anlamında. Bizim konsantre olacağımız gün bugündür. Yani ben şimdi senin karşına düne dair sıkıntılarımın hala izleriyle gelip oturduğum vakit, şu konuşmayı da doğru dürüst yapamadığım zaman, bugünde zarar uğradım demektir. Düne dair dersimizi alıp, tecrübemizi çıkarıp kapatmalı, yarına dair projelerimiz şüphesiz olacak ama, onun sadece proje düzeyinde olduğunu bilmeli, önemli olan bugünkü işi doğru dürüst yapıp, ama bugünün bize verdiği bir nimet varsa da ondan doğru dürüst yararlanmalı. Bizim doğru toplumlarında kaybetmediğimiz ve kaybetmememiz gereken sıcak insan ilişkisi. İnsan ilişkisi tamamen maddesel çerçeveye oturduğu vakit, bunun kuralları iyi konduğu zaman, bazı konularda bir rahatlık, bir düzen getiriyor bu doğru. Ama insan gönülleri arasındaki iletişim, paylaşma noksansa bu psikiyatrik sorunlara getiriyor" şeklinde konuştu.

"AİLE BÜTÜNLÜĞÜMÜZÜ KAYBETMEMELİYİZ"

İnsanlar arasında güven ve sıcaklık duygusunun önemine de işaret eden Psikiyatr Dr. Lütfü Ural, Amerika'daki bir uygulamadan örnek vererek, "Amerika'da insanların birbirlerinin omzuna, dizine başlarını koyabilecekleri bir kurum açılmış. Her zaman bizim anamıza, anamızın bize yaptığı, kardeşin kardeşe yaptığı işte bu. Demek ki Amerika gibi sosyal güvencesi oldukça yeterli, ekonomik durumu oldukça iyi olan ve kendisin dünyanın tepesinde gören bir toplumda insanların başına koyabilecek bir omuzu yok. Bizim toplumumuzda başımızı koyabileceğimiz bir omuz varsa bunun kıymetini bilmeliyiz ve biz de bir başkasının başına omuz olabilmeliyiz. Doğu toplumlarına mahsus bu sıcaklığı yitirmemeliyiz. Buna samimiyetle inanıyorum. Aile bütünlüğümüzü kaybetmemeliyiz. 90 yaşındaki babamız hala bizim babamız olmaya devam etmeli, 50 yaşındaki evladımıza hala evlat gözüyle bakmalıyız. Bu onun bağımsızlaşmasını engellemek anlamında değil. O sıcak ilişki sürmeli. Bu konuda belirgin bir biçimde batı ve doğu toplumları arasında fark var. Biz batı toplumlarında görüp de özendiğimiz düzen, tertip, kurallara uyma, kuralların etrafından dolaşmama niteliklerini kazanırken, ama bize mahsus sıcak insan ilişkisini yitirmemeliyiz. Bu sıcak insan ilişkisinin içinde koruyucu ruh sağlığı var" diye konuştu.

Kaynak: İHA

En Çok Aranan Haberler