LEFKOŞA (İHA) - Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos ve Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, dün Yunanistan Başbakanlık Sarayı'nda gerçekleştirdikleri görüşmede; önceliği, Türkiye'nin gümrük birliği anlaşmasını Güney Kıbrıs'ı da içine alacak şekilde genişletmesini öngören protokolü imzalamasına veren bir strateji belirlediler. Özellikle AB ülkelerinde diplomatik kampanya üstlenecek olan Rumlar'ın ve Yunan Hükümetinin, dikkatlerini bu yönde yoğunlaştıracakları bildirildi.
Rum gazeteleri, Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos'un Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'le dünkü görüşmesine ilişkin haberlere geniş yer verdiler.
POLİTİS, "Karamanlis - Tasos: Önce Protokol, Sonra İnisiyatif" başlığıyla yansıttığı haberinde, edindiği bilgilere dayanarak; Rum ve Yunan hükümetlerinin, "Kıbrıs sorununda inisiyatif üstlenme konusunu şu anda ileri götürmeyeceklerini, uluslararası unsur böyle bir şey isterse, Rum yönetiminin buna; inisiyatifin 3 Ekim'le bağlantılı olmadığını, prosedürün hakemlik prosedürüne varmasının da mümkün olmadığı görüşünü açıklıkla ortaya koymak suretiyle" yaklaşacağını yazdı. Gazete, haberini şöyle sürdürdü:
"Bütün göstergeler, Atina ve Lefkoşa'nın önümüzdeki dönemde; gümrük birliği protokolünün; Türkiye'nin AB'la üyelik müzakerelerine başlamasından önce imzalanması üzerinde yoğunlaşacağını gösteriyor. Halen iki taraf; Ankara'nın, ilgili protokolü Lüksemburg'un dönem başkanlığı döneminde imzalaması hedefiyle perde gerisi faaliyetlerde bulunuyor. Kostas Karamanlis ve Tasos Papadopulos, Atina'da gerçekleştirdikleri dünkü görüşmeleri çerçevesinde olası senaryolar üzerinde çalıştılar ve 3 Ekim'e kadar olan süreçte zorluklardan kaçınmak için, Ankara'nın protokolü imzalamasının hızlandırılması gerektiği sonucuna vardılar.
Atina ve Lefkoşa'nın bu yolu seçmeleri hiç de tesadüf değildir. İki taraf; Kıbrıs sorununun Türkiye'nin Avrupa süreciyle bağlantılı kılınması olasılığından her şeye rağmen kaçınmak istiyorlar. Çünkü böyle bir gelişme Kıbrıs Rum tarafını yeniden dayanılmaz takvimlerle karşı karşıya getirecek. Bu nedenle; uluslararası unsurun Kıbrıs sorununun çözümü yönünde yeniden harekete geçireceği her türlü inisiyatifin, Protokolün 3 Ekim öncesinde imzalanmasını takip etmesi çok önemli görüldü. Aynı zamanda iki taraf, Türkiye'nin, 17 Aralık tarihinde AB'a karşı üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmesi gereği üzerinde ısrar edecek.
Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Papadopulos'la görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada; Türkiye'nin sonunda protokolü imzalayacağına inanıp inanmadığının sorulması üzerine tam olarak şunları söyledi:
'Benim neye inandığımın bir önemi yok. Önemli olan her ülkenin yükümlülükleridir. Avrupa'nın son zirve toplantısında üzerinde uzlaşılan yükümlülükler...'
Protokolün imzalanması bizim taraf için önceliklidir. Ancak bu hiçbir şekilde çözümün yerini alamaz. Bu çerçevede; Maksim Sarayı'nda (Yunan Başbakanlığı) gerçekleşen Papadopulos - Karamanlis görüşmesi; Kıbrıs sorununun çözümünde bundan sonra atılacak adımlar konusuna da yayıldı ve bu noktada, tam bir görüş birliğine varıldı. İki taraf; Kıbrıs sorununun Türkiye'nin Avrupa süreciyle bağdaştırılması tehlikesinin varolduğu şu anda inisiyatifler istenmesi veya üstlenilmesi ve yeniden takvim baskısı altına girilmesinin mümkün olmadığı konusunda uzlaştı.
Şu an için Atina ve Lefkoşa BM'de ve Güvenlik Konseyi'nin kilit-ülkelerinde (Rusya ve Çin gibi) ve de Avrupa ülkelerinde; Annan planında kabul edilemez maddeler bulunduğu ve yeni müzakerelerin başlaması konusu gündeme gelmeden önce bunlar üzerinde esaslı değişiklikler yapılması gerektiği konusunda ikna etmek için diplomatik kampanyaya girişiyor. Yeni tur müzakere çağrısı yapılması durumunda ise Kıbrıs Rum tarafının yanıtının olumsuz olması söz konusu edilmiyor. Şu farkla: BM'nin hakemlik rolü, baskıcı takvimler ve özellikle üzerinde anlaşmaya varılmamış bir çözümün referanduma götürülmesi yeniden kabul edilmeyecek.
Yunanistan Başbakanı'nın açıklamalarından da anlaşıldığı kadarıyla; Kıbrıs Rum tarafının ortaya koyduğu belirli şartlar Yunan başbakanlığında uygun zemin buldu. Karamanlis 'temel olarak bu tezler bir mantık yönünde hareket ediyor ve bugünkü (dünkü) görüşmelerin gündem maddesi buydu' dedi. Kostas Karamanlis'e göre; iki tarafın ortak talebi, Annan planı temelinde, ancak; Avrupa Birliği'nin üzerine bina edildiği temel değer ve ilkelere uygun bir çözümdür.
Kostas Karamanlis, Annan planında yapılacak değişikliklerin göstermelik değil esaslı olması gerektiği şeklindeki Lefkoşa'nın tezine Atina'nın katılıp katılmadığslaması hedefiyle perde gerisi faaliyetlerde bulunuyor. Kostas ı sorusuna yanıt vermekten kaçındı. Sadece 'Şu anda görüştüğümüz gündem maddelerinden biri; öncelikle Kıbrıs hükümetinin inisiyatifiyle, değiştiğini görmek istediğimiz noktaların neler olduğunu görmemizdir. Başkan Papadopulos ise; Karamanlis'le yaptığı görüşmeyi 'çok faydalı ve esaslı' olarak niteledi. Papadopulos'un Atina ziyareti bugün Yunanistan Cumhurbaşkanı Kostis Stefanopulos ve Yunan siyasi parti liderleriyle yapacağı görüşmelerle tamamlanıyor."
Aynı gazete, "Devletin Yapısı Çözümde Diken -Anahtar Kelime 'Doğru Çözüm'" başlığıyla yansıttığı başka bir haberinde, Rum Yönetimi Başkanı'nın, Atina'ya hareketinden önce dün Larnaka Havaalanı'nda yaptığı açıklamada şunları söylediğini yazdı:
"Anahtar kelime, çözüm bulunması değildir. Anahtar kelime 'doğru ve yaşayabilir bir çözüm' bulunmasıdır. Çünkü Kıbrıs halkı, en azından Kıbrıs Elenizmi, Annan planının önerdiği çözümün ne doğru, ne yaşayabilir olduğuna karar vermiştir. O noktadan itibaren, Kıbrıs sorununun çözümü, doğru çözümü için, her zaman BM himayesinde müzakerelerin yeniden başlamasına hazır ve niyetli kaldık. Ve buna AB'ın; daha yoğun ve daha aktif katılımını talep ediyoruz. Bunun olacağını da ümit ediyoruz.
'Avrupa çözümü' ifadesi tek başına hiçbir anlama gelmez. Avrupa çözümü ile; çözümün Avrupa normlarına ve özellikle insan haklarını kapsayan Avrupa normlarına uygun olması kastediliyorsa, bu gerçekten de bizim tarafın arzusudur ve gerçekten de AB'ın arzularına uygundur. Annan planına ilişkin en büyük itirazımız; devletin iç yapısı ve idaresine dairdir. Çünkü ne Avrupa Anayasası'na ne de Avrupa Sözleşmesi'ne tabidir."
FİLELEFTHEROS, "Diplomatik Karşı Atak -Karamanlis-Papadopulos Arzu Edilmeyen Gelişmeleri Savuşturmak İçin Harekete Geçiyor - Ankara: Göstermelik Değişiklikler İçin Karşılıklar" başlığıyla manşete çıkardığı haberinde, Rum ve Yunan hükümetlerinin üstlenecekleri uluslararası diplomatik kampanyanın; Kıbrıs sorununun çözümü inisiyatifinin harekete geçirilmesi yerine, arzu edilmeyen gelişmelerin savuşturulmasını amaçladığını bildirdi.
Gazete, Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos ve Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis başkanlığındaki Rum ve Yunan heyetlerinin dün Yunanistan Başbakanlığı'nda gerçekleştirdikleri görüşmede mevcut aşamada kaçınılması gereken şeyin; "Çözüme ilişkin herhangi bir inisiyatifin, Türkiye'nin gümrük birliği anlaşmasını AB'nin 10 yeni üyesini de kapsayacak şekilde genişletmesini öngören protokolü imzalama yükümlülüğüne bağlanması" olduğuna karar verildiğini yazdı. Gazeteye göre, Rum ve Yunan taraflarının ortak saptaması; ne BM'nin ne de AB'nin şu anda yakın gelecekte yeni bir inisiyatif üstlenme niyeti göstermedikleridir. Güney Kıbrıs, dünkü görüşmenin sonucundan memnuniyet duyma hakkına sahiptir, çünkü Yunan Başbakanı; gerek müzakerelerin yeniden başlaması için ortaya konulan şartlar (hakemlik ve takvimler olmaması) gerek Annan planında esaslı değişiklikler yapılmasına tamamen katıldığını söyledi.
Gazete Karamanlis'in bir adım daha ileri giderek; çözüm temelinin, BM Genel Sekreteri'nin planının ötesinde, Rum tarafının kısa süre önce ortaya koyduğu tezler ve AB'ın temel ilke ve değerleri olması gerektiğini söylediğine dikkat çekti. FİLELEFTHEROS haberinin devamında özetle şunları yazdı:
"Başbakan Karamanlis, Lefkoşa'nın müzakerelerin yeniden başlaması konusunda ortaya koyduğu şartları mantıklı bulduğunu söyledi. Edindiğimiz bilgilere göre önümüzdeki dönemde Karamanlis ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Petros Moliviatis ile Başkan Papadopulos ve Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu'nun çeşitli ülkelere ziyaret gerçekleştirmeleri programlandı. Ziyaretler; BM (Rusya ve Çin) ve Avrupa Birliği yönünde hareket edecek. Halen Başkan Papadopulos'un Macaristan, Lüksemburg ve Rusya'yı ziyaret etmesi planlanıyor.
Edindiğimiz bilgilere göre, Atina ve Lefkoşa'nın Türk hedeflerine ilişkin ortak saptaması; Ankara'nın çözümün, göstermelik değişiklikler yapılarak -ki bunun için Rum tarafından karşılıklar talep edilecek- Annan planı olmasını arzu ediyor. İkinci hedefi ise; Avrupa Birliği'ne karşı üstlendiği yükümlülüklerden kaçınmak için Avrupalılara bahane olarak sunacağı bir prosedürün yeniden başlamasıdır. Üçüncü ortak saptama ise; mevcut zaman diliminde hiç kimsenin yeni bir inisiyatife hazırlanmıyor olduğudur. Lefkoşa; gümrük birliği protokolünün Ankara tarafından hemen imzalanmasını istiyor ve halen bu amaçla çeşitli istikametlerde hareket etmektedir."
HARAVGİ, "Eşgüdümlü Kampanya - Başkan Papadopulos ve Başbakan Karamanlis Kıbrıs Meselesini Güçlendirmek İçin Ortak Tezlerle Çeşitli Ülkeleri Ziyaret Edecek" başlığıyla manşete çıkardığı haberinde, dünkü Papadopulos - Karamanlis görüşmesinden çıkan sonucun; Rum yönetiminin hedeflerinin ileri götürülmesi için eşgüdümlü ve çok yönlü faaliyet belirlenmesi olduğunu bildirdi.
Gazete, 90 dakika süren dünkü görüşmede, Kıbrıs sorunun bütün yönlerinin, Avrupa Birliği ve Türkiye'nin AB'ye yönelik yükümlülüklerinin (protokol) ele alındığını yazdı ve güvenilir bilgilere dayanarak; Kıbrıs sorunundaki olası inisiyatife ilişkin çeşitli senaryolar üzerinde durduklarını belirtti. Gazete, diplomatik kaynaklara dayanarak şunları yazdı:
"Diplomatik bilgilere göre BM merkezinde hakemlik üzerinde ısrar edilmiyor; çünkü bu BM'nin taktiği değildir. Hakemlik, özel şartlarda ve Kıbrıs Cumhuriyeti 1 Mayıs'ta AB'ne gireceği için kullanıldı. Yunanistan Başbakanı; siyasi soruna BM himayesinde, Annan planı ve Kıbrıs tarafının son olarak ortaya koyduğu tezler temelinde, üzerinde uzlaşılmış, işleyebilir ve yaşayabilir bir çözümün sonucu olarak Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi tezinin yeniden teyit edildiğini söyledi. Karamanlis; Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunulmasını; gerçeklerin, yani Kıbrıs Cumhuriyeti'nin büyük Avrupa ailesine üyeliğinin belirleyici öneminin tayin ettiğini söyledi.
Karamanlis, Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün AB'nin üzerine bina edildiği temel ilke ve değerlerle uyumlu olması gerektiğini belirtti. Karamanlis ve Papadopulos, Kıbrıs Rum tarafının; Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik tezlerine desteğini güçlendirmeyi sağlamak ve özellikle Annan planının kabul edilemez maddeler içerdiği konusunda ikna edebilmek için çeşitli neülkelere bir dizi ziyaret programlayıp paylaştılar. Ağırlık; Avrupa alanına verilecek, ancak Rusya ve Çin gibi, Kıbrıs'a önemli ölçüde destek veren büyük ülkeler göz ardı edilmeyecek. Yunanistan ve Kıbrıs, AB'nin; BM'nin yerine geçmeyecek şekilde, Kıbrıs sorununun çözümüne daha aktif şekilde katılmasını talep edecek.
Görüşülen konular arasında; Türkiye'nin 10 yeni üyeyle de gümrük birliği protokolü imzalama yükümlülüğü de vardı. Yunanistan ve Kıbrıs; protokolün Lüksemburg'un dönem başkanlığı sırasında gecikmeden imzalanması için halen faaliyetlerde bulunuyor. Güvenilir kaynaklara göre Atina ve Lefkoşa; Kıbrıs sorununun Türkiye'nin Avrupa sürecine herhangi bir şekilde bağlanmasına izin verilmesini hata olarak görüyorlar. Karamanlis'in ilgili bir soruya verdiği yanıt, iki ülkenin bu konuya yaklaşımının ne olduğunun işaretlerini veriyor. Karamanlis; 'Zirve toplantısında üzerinde uzlaşıldığı gibi 10 yeni üye ülkeyle de protokolü imzalamak Türkiye'nin yükümlülüğüdür' dedi. Kıbrıs ve Yunanistan'ın; protokolün imzalanmasını şiddetle arzulamalarına ve bunu hedeflemelerine rağmen, diplomatik bilgilere göre, bunu birinci öncelik olarak görmüyorlar. Birinci öncelik; Kıbrıs sorunu ve sorunun çözüm çabaları olmaya devam ediyor.
Görüşme gündeminde AB'nin Kıbrıslı Türklere yönelik tüzükleri de vardı. Kıbrıs hükümeti, bilindiği üzere, Mali Yardım Tüzüğü konusunda uzlaştı ve bu prosedürü ileri götürmek AB'ne kaldı. Yeşil hat üzerinden ticaret tüzüğü görüşülmektedir ve diplomatik kaynaklara göre Kıbrıs Cumhuriyeti tarafı, bu konuya çözüm bulunmasında iyi niyete sahiptir.
Kıbrıs hükümetinin tamamen karşı olduğu ve kırmızıyla çizdiği şey, doğrudan ticarettir. Bir hükümet kaynağı; doğrudan ticareti 'kırmızı çizgi' olarak niteledi ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin; yargı da dahil olmak üzere bütün iç imkanları kullanacağına dikkat çekti. Başkan Papadopulos ve Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Türkiye'nin politika ve faaliyetlerini de analiz ettiler ve Ankara'nın Kıbrıs sorunu ve Gümrük Birliği protokolüne ilişkin olası hareketlerini göğüslemeye yönelik bazı tedbirleri incelediler. Papadopulos'la Karamanlis'in ortak tespiti; iki ülkenin her alandaki ikili ilişkilerinin mükemmel olduğudur."
ALİTHİA haberi, "Tasos-Karamanlis Görüşmelerinin Odağında Hakemlik" başlığıyla okurlarına aktarırken, diğer gazeteler şu başlıkları kullandı:
MAHİ, "Atina-Lefkoşa Ortak Hattı Mühürlendi -Tasos-Karamanlis Tam Görüş Birliği".
SİMERİNİ, "Avrupa ve Annan'la Çözüm - Karamanlis Uzlaşılmış Stratejiyi Böyle Tanımlıyor - Karamanlis de Uzlaşılmış Çözümden Söz Ediyor -Yunan Başbakanı Tasos'la Görüştü".
Yine SİMERİNİ, "Brüksel Gümrük Birliği Konusunda 'Ankara'ya Ferman Çıkardı - Resmi Avrupa Belgesi Türkiye'yi Öfkelendiriyor - Ankara Kıbrıs Cumhuriyeti İfadesinden Rahatsız" başlığıyla manşete çıkardığı haberinde, "Brüksel'in T.C. Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği resmi Avrupa belgesinde Ankara'ya; gümrük birliği protokolünü imzalamadığını hatırlattığını" yazdı. Gazete, Türk liderliğinin gerek AB'nin zorlayıcılığından gerek ve daha çok belgede "Kıbrıs Cumhuriyeti" ifadesinin kullanılmış olmasından dolayı rahatsız olduğunu, Türk basınını kaynak göstererek okurlarına aktardı.
SİMERİNİ, T.C. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün yarın (perşembe) Polonya'da Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos'la yüz yüze görüşeceğini haber verdi. Gazete görüşmenin; Yahudi katliamının 60. yıldönümü nedeniyle Ausvichz'de düzenlenecek özel tören çerçevesinde gerçekleşeceğini yazdı. Gazeteye göre Papadopulos, Atina'ya hareketi öncesinde dün Larnaka Havaalanı'nda yaptığı açıklamada; Polonya'daki törende Rum Yönetimi'ni Meclis Başkanı Dimitris Hristofyas'ın temsil edeceğini, ancak geçirdiği kaza nedeniyle etkinliğe gidemeyeceğini söyledi. Gazete Hristofyas'ın geçirdiği kazayla ilgili ayrıntı vermedi.