BRÜKSEL(ANKA) - Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'i "diplomatik ablukaya alarak" Türkiye İlerleme Raporu'na tüm isteklerinin yansıtılmasını sağladığı bildirildi.
ABHaber'e göre, Avrupa Komisyonu Türkiye Raporu'na Kıbrıslı Rumlar tüm isteklerinin yansıtılmasını sağladı. İlk taslaktan hoşnut olmayan Rumların, Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn kabinesini, Komisyon'un Kıbrıslı üyesi Markos Kyprianu'nun da lojistik desteğini alarak diplomatik ablukaya aldı. Rumlar böylece tüm isteklerini rapora yansıttı.
Rum Basınına yansıtılan raporun ikinci taslağında Papadopulos'un tüm istekleri yansıtılmış durumda olduğu kaydedildi. Avrupa Komisyon üyelerinin Salı günü yapacağı toplantıda üzerinde bir değişiklik olmazsa raporun ikinci taslağında Kıbrıs ile ilgili ifadeler şöyle:
"-Türk hükümeti, Kıbrıs sorununa BM himayesinde kapsamlı bir çözüm bulunmasına olan bağlılığını ifade etmeyi sürdürüyor. Ada'daki iki toplumun lideri arasında varılan 8 Temmuz anlaşması kapsamlı bir çözümü hedefleyen her tür müzakere için zemini hazırlamalıdır.
-Türkiye'nin, Ankara Ek Protokolü'nü tam ve ayrım gözetmeksizin hayata geçirme yükümlülüğünü yerine getirmemeyi sürdürmesi nedeniyle Konsey, Aralık 2006'da Türkiye'nin ‘Kıbrıs Cumhuriyeti' (Rum Kesimi) aleyhine koyduğu kısıtlamalarla ilgili olan 8 müzakere başlığının müzakerelere açılmayacağı ve Komisyon'un, Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirdiğini net şekilde ortaya koymasına kadar hiçbir müzakere başlığının geçici olarak kapatılmayacağı yönünde karar aldı. Konsey yine, 21 Eylül 2005 tarihli beyanının kapsadığı konularda kaydedilen ilerlemeyi değerlendirmeye karar verdi ve Komisyon'u, bu ilerlemeyi özellikle 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ait yıllık raporlarında kaydetmeye çağırdı.
-Konsey'in Aralık 2005 kararından bu yana Türkiye Ek Protokol'ü tam olarak hayata geçirme yönünde hiçbir ilerleme kaydetmedi.
-Türkiye, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti'yle ikili ilişkilerini normalleştirme konusunda hiçbir ilerleme kaydetmedi. Türkiye, Kıbrıs'ın çeşitli uluslararası örgütlere katılımını ve silah ithalatında ve çifte kullanımlık mallarla ilgili etik yönergesiyle ilgili Wassennaar Anlaşması'na katılımını veto etmeyi sürdürüyor.
-Türkiye ocak ayında ‘Kıbrıs Cumhuriyeti' ile Lübnan arasındaki, petrol aramaları yapılması perspektifi ile denizde münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesi anlaşmasını; 1960 Garanti Anlaşmaları ve Uluslararası Deniz Hukuku çerçevesi içerisinde bulunmadığını öne sürerek protesto etti. Böylece Türkiye, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bu tür anlaşmalar yapma hakkını sorguladı.
-Türkiye mart ayında Fransa ile ‘Kıbrıs Cumhuriyeti' arasında yapılan savunma işbirliği anlaşmasını da, 1960 Garanti Anlaşmaları çerçevesi dışında olduğu iddiasıyla protesto etti.
-Aralık 2005 kararında Ksenidi-Aresti'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki davasında Türkiye; Kıbrıs'taki mülkiyet hakkı ihlallerine sonuç getirici şekilde deva sağlayacak özel bir iç yargı imkanı oluşturmaya çağrıldı. Aralık 2006 tarihli ikinci (devam) kararında Mahkeme, Kıbrıs Türk toplumu tarafından meşru bir yerel yargı imkanı olarak kurduğu Taşınmaz Mal Komisyonu'nu ilke olarak kabul etti. Ancak Mahkeme, taraflar arasında tatmin edici mevzuat konusunda bir anlaşma olmamasından dolayı, bu iç yargı imkânının sonuç getiriciliği açısından ilgili bütün davaları seçemedi."(ANKA)