HABER

"Rumlarla birleşme mecburiyeti yok"

LEFKOŞA (İHA) - Kıbrıs Türkü'nün ortaklık, eşit ve egemen şartlarda uzlaşma istediğini, devlete sahip çıkmanın namus ve şeref borcu olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Devletimizi pazara çıkaramam, pazarlığını yapamam ve yok farzedemem. Rum bunu anlamalı. Anlaması için her kuruluştan ve her yerden aynı sözü duyması lazım" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Denktaş, bugün Milli mücadeleye bakıldığında, Kıbrıs Türkü'nün verilen şehitler pahasına yapılan fedakarlıklar pahasına devletten vazgeçip, vazgeçmeyeceği safhasında olduğunu da vurgulayarak, "Vazgeçmezseniz Rumla anlaşma imkanı yok. Halkın vazgeçmeyeceğini bildiğim için be de vazgeçmiyorum" dedi.

Rumların kendi maksatları açısından iyi, barış ve uzlaşma açısından kötü bir siyaset uyguladığını vurgulayan Denktaş, Rumların takip ettikleri yol ile sonuca varılamayacağının aşikar olduğunu da kaydetti.

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Şükran Etkinlikleri" çerçevesinde Faik Koyuncuoğlu başkanlığındaki yaklaşık 30 kişilik Ulusal Hedef İçin Mücadele Platformu heyetini kabul etti.

Koyuncuoğlu kabulde, platformu oluşturan Mücahitler Derneği, Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği, Türk Barış Kuvvetleri Gaziler Derneği, Erenköy Mücahitleri Derneği ve KKTC GKK Emekli Astsubaylar Derneği adına Denktaş'a saksı çiçeği ile platformun bildirisini sundu.

DENKTAŞ Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş konuşmasına ilk olarak 1968'de kendisi ile Glafkos Klerides arasında başlayan, kesintiler ve şekil değiştirmelerle 1974'e kadar devam eden görüşme süreci hakkında bilgi vererek başladı.

Görüşmelerde, her konuda o günkü şartlarda taviz vererek halkı huzura kavuşturmaya çalıştıklarını, sadece iki konuda taviz vermediklerini kaydeden Denktaş, "Statümüz yani egemenlikteki hakkımız ve eşitliğimiz, yeni bir kuruluşta yeniden kurucu ortak olacağımız, azınlık olmayacağımız. 1960 Anlaşmalarının bize verdiği bu statüyü koruduk" dedi.

Garanti sistemine dokunulmasına izin vermediklerini de anlatan Cumhurbaşkanı Denktaş, Glafkos Klerides ve Yunanistan'ın, "nasıl olsa iç içe olunacak icabına bakılır" düşüncesiyle bunun kabul edilmesi için Makarios'a baskı yaptıklarını belirtti.
Makarios'un ise mücadelenin hedefini, "Türkleri azınlık yapmak ve garanti sisteminden kurtulmak olarak" belirleyerek, kendisinin bu konuları kabul etmemesi nedeniyle Enosis'i tekrar yasaklayan bir anlaşma yapmayacağını ifade ettiğini vurgulayan Denktaş, daha sonra 1974 müdahalesenin yapıldığını, Türkiye'nin gelerek Kıbrıs Türkü'nün canını ve malını kurtardığını söyledi.
Nüfus mübadelesi ve 1977'de iki eşit taraf arasında iki kesimli federal bir sistem formülü üzerinde anlaşma yapıldığını vurgulayan Rauf Denktaş, bunların yıllarca konuşulduğunu ve bu formülü aşağı yukarı kabul eden Fikirler Dizisi'nin BM tarafından kabul gördüğünü ifade etti.

Cumhurbaşkanı Denktaş, 11 yıl Kipriyanu ve 5 yıl Vasiliu ile görüştüğünü ancak her imza noktasına gelindiğinde, Kıbrıs Türkü'nün statüsünden taviz vermemesi, azınlık olmaması, kurucu ortaklıkta ısrar etmesi, garantilerin devamında ısrar etmesi nedeniyle kaçan tarafın hep Rumlar olduğunu belirtti.

İYİ VE KÖTÜ SİYASET Rumların kendi maksatları açısından iyi, barış ve uzlaşma açısından kötü bir siyaset uyguladığını vurgulayan Denktaş, Rumların takip ettikleri yol ile sonuca varılamayacağının aşikar olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Denktaş, "Yani Kıbrıs Türkü'nün hiçbir zaman azınlık olmayacağı, hiçbir zaman Türkiye'nin garanti sisteminden vazgeçmeyeceği ortadaydı. Buna bu sefer coğrafya, iki kesimlilik eklendi. Bunu da altımızdan almak için tuzak düşündüler ve AB'ye müracaat ettiler. AB normlarına göre iki kesimlilik olabilir ama ayrı politik kesimlilik değil idari kesimlilik. İnsanların ayrılması, 3 özgürlüğün kısıtlanması kabul görmez. Klerides'in deyişiyle bütün göçmenler yerlerine dönme hakkına kavuşur ve Yunanlılık zafere ulaşır" diye konuştu.

11 yıl Kiprianu ve 5 yıl Vasiliu ile görüştükten sonra Kılerides'in herşeyi reddederek geldiğini belirten Rauf Denktaş, Klerides'in "Kıbrıs Türklerinin statüsü, eşitliği, egemenlikteki hakları kabul edilemez. Meşru Kıbrıs hükümeti vardır. Bu hükümet içerisinde Kıbrıs Türkleri'ne haklar verilebilir. Ama 1960 anlaşması gibi kağıt üzerinde" dediğini anlattı.

"MÜCADELE DEVAM EDİYOR" "O gün bugündür mücadele bu iki-üç nokta üzerinde devam ediyor. Kimse aldanmasın" diyen Denktaş, "Yeniden kurucu ortak mısınız? Yoksa adınız ne olursa olsun bir yazılı anlaşmada azınlığı kabul edecek misiniz? Ama süslü, imtiyazlı azınlık olacaksınız. Azınlık olduğunuzda da akıbetiniz belli" dedi.

Ayrı coğrafya üzerinde Rumların Kıbrıs Türklerine idari hak tanırken, o coğrafyanın üzerinde yaşayan eski mal sahipleri yerlerine geleceğini belirten Denktaş, böyle bir anlaşmanın yapılabilmesi için 1/3 toprağın da Rum göçmenlerin yerleşmesi için Rumlara verileceğini ifade etti.

Denktaş, 1/3 toprakta yaşayan 50-60 bin Türk'ün ise apartman dairelerine yerleştirilmesinin planlandığını vurguladı.

MÜZAKERELERDE SÖYLENEN Müzakerenin bunlar üzerinde yürütüldüğüne işaret eden Denktaş, "Biz bunlara hayır diyoruz. Ortaklıkta varız, eşitlik ve egmenlikte varız. Devletsiz bırakıldığımız için devlet kurmuş insanlarız, bu devletimiz sanki hiç kurulmamış gibi, 'Kıbrıs devleti' var ve onun içinde hak arayan insanlar değiliz. Biz müşterek cumhuriyetten atılmış ama haklarını korumuş insanlarız. Haklarını Kuzeyde konsolide etmiş devlet kurmuş insanlarız. Bu şekilde sizinle yeni bir ortaklık yaparız. Fikirler dizisinde olduğu gibi malına, mülküne dönme hakkı tanıyamayız. Çünkü güneyde bu hakkı kullanamıyoruz. Hukukçulardan da aldığımız bilgiye göre, bu mal mülk edinme hakkını inkar değil siyasi gelişmeler nedeniyle bunları yeniden tanzim meselesidir. Hakkının bedelini veriyorum. Bedeli benim bıraktığım evlerdir, mal mülkdür, tazminatlardır. Bu, BM'nin de eskiden kabul ettiği bir formül. Bunu reddeden taraf ise Rumlar. Çünkü AB'ye müracaat etti ve AB normları bunu kabul etmez diyorsunuz. Halbuki kabul eder yeter ki sen bizimle anlaş" dedi.

AB'den gelen "uzlaşma olsa da olmasa da biz Kıbrıs'ı alırız" seslerinin Rumlara uzlaşmaya ihtiyaçları olmadığı mesajını vermekte olduğunu da vurgulayan Cumhurbaşkanı Denktaş, bu sözler söylendikçe Rumların Kıbrıs Türkleri ile masada hangi şartlarda anlaşacağının belli olduğunu söyledi.

MECLİSE BİLGİ Yapılan görüşmeler konusunda meclisin sürekli bilgilendirildiğini ve parti başkanlarının sürekli bunları okuduğunu da vurgulayan Denktaş, "Bütün olarak bakıldığında manzara bu. Ama onlar bir toplantının iki satırına bakıp 'Rum bunu da verdi ve Denktaş reddetti' diye halk arasında propaganda yaparak kime hizmet ettiklerini bilemem" dedi.

"ÖNEMLİ OLAN" Cumhurbaşkanı Denktaş, "Bir bütün olarak bakıldığında, kurucu ortak mıyız? Bugünkü yetkilerimizden anlaşabileceklerimizi müşterek bir kuruluşa verecek miyiz? Bunu vererek müşterek adı şöyle veya böyle bir Kıbrıs olabilir. Adını koyacağız, bayrağını tayin edeceğiz ve yeni milli marşını bulacağız. Müşterek bir idaremiz olacak ama o idarenin altında egemenliğe dayalı yırtılıp atılamayacak hakları olan iki kurucu devlet, halk olacak. Bizim istediğimi bu ve bundan vazgeçemeyiz" şeklinde konuştu.

MİLLİ MÜCADELENİN HANGİ SAFHASI? Milli mücadelenin hangi safhasında olunduğu şeklinde bir sorulabileceğini de belirten Denktaş, Kıbrıs Türkü'nün verilen şehitler pahasına yapılan fedakarlıklar pahasına devletten vazgeçip, vazgeçmeyeceği safhasında olduğunu söyledi.

"Vazgeçmezseniz Rumla anlaşma imkanı yok" diyen Denktaş, halkın bunlardan vazgeçmeyeceğini bildiği için vazgeçmediğini vurguladı. Denktaş, ekonomik sıkıntılar nedeniyle halkın vazgeçmek istemesi halinde vazgeçecek insan bularak vazgeçmesini istemeleri gerekeceğini, kendinin bunu yapmayacağını kaydederek, "O zaman da zannederim halkın içinden başka kuvvetler başka çarelere başvurur, yine belaya gireriz" dedi.

NAMUS BORCU
Devlete sahip çıkmanın namus ve şeref borcu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Denktaş, "Dünya bizi tanımış tanımamış. Arafat'ı 80 ülke tanıdı ama bir Türkiyesi yok diye başına gelenlere bakın" şeklinde konuştu.

"Biz sadece Kıbrıs Türkü'nün davasını değil Türkiye'nin de jeopolitik haklarını güvenliğini savunun bir halkız" diyen Denktaş, Türkiye'nin her şeyiyle Kıbrıs Türkü'nün yanında olmasının da mutluluğunu yaşadığını kaydetti.

GENÇLERİN ÖNEMİ Gençlere bunun aşılanamamış olması halinde suçun herkese ait olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Denktaş, suçun, eğitim sisteminin, babaların, şehit analarının, şehit kuruluşlarının, mücahitlerin ve mücadele kuruluşlarınerın olduğunu söyledi.

Denktaş, "Hep söylüyorum. Ziyarete geliyorsunuz ve her geldiğinizde saçınızda biraz daha ak var. Yanınızda genç getirin. Sizin heyecanınızla yaşayan genç getirin. Sizin duyduklarınızı duyan, milli marş okunurken bayrak göndere çekilirken heyecan duyan genç getirin. Getirin ki devam edeceğine inanasınız ve rahat edesiniz" dedi.

DEVLETİ PAZARA ÇIKARMAK Devlet kurmanın her halka nasip olmadığını belirten Denktaş, "Devletimizi pazara çıkaramam, pazarlığını yapamam. Yok farzedemem. Rum bunu anlamalı. Anlaması için her kuruluştan ve her yerden aynı sözü duyması lazım" şeklinde konuştu.
"Bunu sadece Denktaş söylüyor, sivil kuruluşlar ne diyor?"larla dünyanın ve Rumun kendisini avutmamasını isteyen Cumhurbaşkanı Denktaş, Kıbrıs Türkü'nün ortaklık, eşit ve egemen şartlarda uzlaşma istediğini ancak bunları bulmaması halinde Rumla birleşme mecburiyeti bulunmadığını da vurguladı.

"Devletten vazgeç ve birleş böyle bir mecburiyet yok" diye konuşan Denktaş, ancak barış, Türk-Yunan dostluğu, bölge ve Kıbrıs'ın geleceği için Rum liderliğinin insafa gelerek Kıbrıs Türkü'nü eşit olarak kabul etmesi, Türkiye'nin Kıbrısla ilgisini, Türk-Yunan dengesini bozmamayı gerekli olarak görmesi halinde Kıbrıs'ta barış olabileceğini kaydetti. Denktaş, ancak Rum tarafında ilkokuldan itibaren çocuklara şovence duyguların aşılanmakta olduğuna da dikkat çekti.

VERHAUGEN'E TEŞEKKÜR AB'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verhaugen'e dün teşekkür ettiğini de hatırlatan Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Teşekkür ettim çünkü, Kıbrıs AB'ye girmek için Türkiye'nin önünde engel değil' dedi" şeklinde konuştu.

Denktaş, bizim içimizde ise Türkiye'ye engel olunduğu ve yardımcı olunması gerektiği konusunda bir inanç olduğuna dikkat çekerek, "Bizi manevi bir yükten kurtardı" dedi.

Cumhurbaşkanı Denktaş, Kıbrıs'ın Türkiye'nin önünde engel olmadığını ve olamayacağını vurguladı.

YABANCI DİPLOMATLARIN KIBRISLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİ Cumhurbaşkanı Denktaş, Kıbrısla ilgilenen yabancı diplomatların Kıbrıs meselesinin hallini nasıl gördüklerine de değinerek bu konudaki bir yazıyı okudu.

Yazıda şöyle deniliyor:
"Öyle bir anlaşma olacaktır ki yeniden yıkılır bozulur olmasın. İki kesimli olsun. Kendi bölgesinde Kıbrıs Türkleri kendi işlerini Rumlardan herhangi bir müdahale görmeksizin kendileri yapacaklar. Bu kurucu devletin herşeyi var olacaktır. Statüsü ve bu devlet Kıbrıs Türklerinin kimliğini ve kişiliğini vurgulayan bir şekil alacaktır ve Uluslararası tanınmış olacaktır. Kabul görecektir. Bu kurucu devlet eşit statü ve toprağı dahil bir devletin gereken bütün kriterlerini içerecektir. Türk hakları yeniden tecavüze uğrayamaz bir şekil alacaktır. Kıbrıs Türklerinin toprak bütünlüğü ve güvenliği, anayasal oturumu Türkiye tarafından garantör olarak korunacak, Kıbrıs'ta Türk askeri anlaşılan sayıda devamlı kalacaktır. KKTC'nin yasaları almış olduğu kararlar yeni ortaklıkta devamlılığı sağlanacak. Müşterek kurulacak devlette siyasi eşitlik garanti altına alınacak. Rum tarafı sayısal çoğunluğuna dayanarak kendi iredesini Türklere empoze edemeyecektir. Taraflardan herhangi biri diğerinin üzerinde egemenlik hakkı kullanamayacaktır. Taraflardan biri tüm Kıbrıs'ın üzerinde egemenlik hakkı kullanamayacaktır. Eğer ilerde Rumlar yeniden Kıbrıs Türklerinin haklarını almaya kalkarsa bir iç mesele olarak algılanmayacak."

Denktaş, bunu sadece Rumun kabul ediyorum demesi gerektiğini, bu yazıyı meclisin, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin kabul ederek bunu istiyoruz demeleri halinde kendisinin de işinin kolaylaşacağını vurguladı.

KIBRIS MESELESİ NE OLACAK? Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Kıbrıs meselesi ne olacak?" sorusunun yanlış olduğunu da belirterek, bunun yerine "Rumlarla nasıl halledileceğiz?" sorusunun sorulması gerektiğini söyledi.
Rum'un Kıbrıs meselesi bulunduğunu, bunun da işgal ve göçmenlerin geri gitmesine dayandığını vurgulayan Denktaş, "Bizim için ise Kıbrıs meselesi Rumlarla uzlaşmadır. Komşularımızla barış yapma, yeni bir ortaklık yapma meselesidir" dedi.

KOYUNCUOĞLU
Ulusal Hedef İçin Mücadele Platformu adına konuşan Faik Koyuncuoğlu, Şükran Etkinlikleri çerçevesinde nezaket ziyaretinde bulunduklarını ve Kıbrıs görüşmeleri hakkında bilgi almak istediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Denktaş'a destek de belirten Koyuncuoğlu, daha sonra platformun bildirisini okudu. 432 yıl önce 2 Temmuz 1570'de başlayan Kıbrıs Fetih Zaferi 1571 Temmuz'unda zaferle sonuçlandığına ve Yavruvatan Kıbrıs'a Türk damgasını vurduğuna dikkat çekilen bildiride, 1571'de adaya gelen Kıbrıs Türkü'nün atalarının Temmuz 1878'e kadar huzur ve güven içinde yaşadığı kaydedildi. Kıbrıs Türk tarihinin en kara gününün 12 Temmuz 1878 olduğu belirtilen bildiride, "Yabancı bir devlet idaresinde yaşamayı zül addeden binlerce Türk anavatana geri dönmüştür. Adada kalan Türkler sömürge idaresinin çeşitli baskılarına, Rumların aşağılayıcı tutum ve davranışlarına göğüs germiş, vatan topraklarına terini ve kanını dökerek Kıbrıs'ın Türklük şerefini korumuş ve bugünlere gelmemize imkan vermişlerdir. O kara günlerde bu topraklara sahip çıkan atalarımızı minnet ve şükranla anıyoruz" denildi.

Kıbrıs Türkü'nün varoluş mücadelesinin 1950'li ve 1960'lı yıllarda doruğa ulaşacak, topyekün soykırımla karşı karşıya kaldığını, ancak Türk Mukavemet Teşkilatının önderliğinde ulusal bir direniş verecek ve 1974 Mutlu Barış Harekatı ile mutlu sona ulaştığı da kaydedildi.

Bildiriye şöyle devam edildi:
"1983'te kurduğumuz ve geliştirip sonsuza dek yaşatmak için ant içtiğimiz devletimizi yıkmak, bizi Rum'a yama yapmak için dış güçlerle beraber içimizde bazı güçler seferber olmuşlardır. İnsanımızın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları istismar ederek devletten koparmağa çalışmaktadır. Bu sıkıntıların yaşanmasında siyasilerimizin sorumluluğu yadsınamaz bir gerçektir. Halkımız ekonomik sıkıntı içerisindedir. Siyasilerimiz günlük popülist yaklaşımları bir tarafa bırakarak uzun vadeli politikalarla sorunlar amezaret değil çare üretmelidir. İnsanımız devletine, anavatanına bağlıdır. Ancak sorunlarına çare bulunmaz, iş ve aşa kavuşturulmazsa, diğer taraftan yabancı misyonlar çizdikleri pembe tablolarla insanımızın başını döndürüyorsa bu bağlılık ne kadar sürecektir. Siz devletin başkanı olarak bu devletten 1. Derecede sorumlu kişisiniz. Yürüttüğünüz görüşmelerde sizlere destek olduğumuz gibi halkımızın sorunlarına çözüm getirmek için yapacağınız bütün girişimlerde destek olacağız."

En Çok Aranan Haberler