Kimileri için kurtarıcı kimileri için şeytan olarak tanımlanan Rasputin, 1869 tarihinde Ural Dağları’nın eteklerinde olan küçük bir köyde doğdu. Çocukluk döneminde iki küçük kardeşinin boğularak ölmesi onu derinden etkiledi. Grigori Rasputin, çiftlikteki hastalanan atlara dokunarak iyileştirmesiyle de köylüler arasında konuşulmaya başladı. Bir defasında çiftliklerinden bir at çalındığında, Grigori olayı görmemesine rağmen çalan hırsızın adını söyledi. Bu olaylardan sonra Grigori köy halkı tarafından dikkatleri üzerine iyice çekmişti. Bu durum ailesinin yönlendirmesiyle dine ağırlık vermesine neden oldu. Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan Rasputin’i ailesi Rusya’da bulunan Verkhoturye Manastırı’na gönderdi. Burada eğitim alan Rasputin kısa süre sonunda keşiş unvanına kavuştu. Garip olan kısım ise eğitimler sonucunda Rasputin’in çocukluk ve yetişkinlik döneminde okuma-yazma öğrenememesidir. Manastırdaki eğitimini tamamladıktan sonra gezilere çıkan Rasputin gittiği yerlerde vaazler vermeye başladı. Ancak bu vaazlar kehanet bulguları içeriyordu.
Gregori Rasputin 19 yaşında Proskovia Fyodorovna ile evlendi. Bu evliliğinden pek çok çocuğu olmasına rağmen, yaklaşık 10 yıl sonra ailesini terk ederek manevi doyum için tekrar bir yolculuğa çıktı. Bu yolculuk ona St. Petersburg kapılarını araladı. 1900’lü yıllarda dönemin Rus Çarı Nikolay ve Çariçe Alexandra’nın oğlu Alexei hemofili hastalığına yakalandı. Alexandra’nın genetik hemofilisi yüzünden halk Çariçe’yi suçlamaya ve nefret duymaya başladı. Bu sıralarda Rus burjuvasından Rasputin’in şöhretini duyan ve onunla tanışan insanlar Çariçe’ye Alexei’yi iyileştirebileceği önerisini verdi. Bu öneriden sonra Rasputin’e Kremlin Sarayı’nın kapıları açılmış oldu. Gregori, hasta Alexei ile seanslar yapmaya başladı. Hemofili hastalığını tamamen iyileştirmedi ancak insanlar bu seanslar sonrası Alexei’nin günden güne toparladığını görmeye başladı. Bütün bu olanlar, saray ve çevresindeki burjuva kesiminin Rasputin’e olan hayranlıklarının gittikçe artmasını sağladı.
1905 yılında Rasputin ülke çapında büyük bir üne kavuşarak en merak edilen adam halini aldı. Saygı duyulan bir kişilik olduğu için sarayda vaazlar vermeye başladı. Bu vaazlar Çar Nikolay ve Rus Hanedanı’na yönelikti ve çoğu zaman ülke yönetimi konularını da kapsıyordu. I. Dünya Savaşı’nın olacağını ve yaklaşan Bolşevik Devrimi’nden bahseder.
Kehanetlerinin çıkmaya başlaması ile Rasputin saray burjuvasında gittikçe ünlendiği bir döneme girdi. Yaklaşık 2 metre olan boyu, renkli gözleri ve heybetli bakışları ile de ayrıca dikkat çeken Rasputin, kadınlar üzerindeki popülaritesinin de farkındaydı. Bu farkındalık ise Rasputin’e kadınlara özel vaazlar vermesine sebebiyet verdi, üstelik seks düşkünlüğüyle de bilinen keşişin kadınlar üzerinde seks için hipnozlar yaptığı da söylendi. Ancak bütün bu popülariteden fazlasıyla etkilenen önemli bir isim vardı: Rus Çariçe’si Alexandra...
Alexandra oğlunun iyileşmesinde Rasputin’in etkisi olduğu için ona büyük bir minnet ve hayranlık duyuyordu. İkili arasında başlayan ilişki Çar Nikolay’ın yeğeniyle evli olan Prens Felix Yusanov, kuzeni Grandük Dimitri Pavlovich ve Duma vekili deputy Vladimir Purishkevich tarafından fark edildi. Bu üç kişi Rasputin’in Çariçe Alexandra’yı kara büyüyle etkilemesi ve monarşiyi düşürecek vaazlar yüzünden Rasputin’e bir suikast girişiminde bulundu.Ancak bu suikast girişimi sırasında Rasputin’i vurmalarına rağmen ölmemesi yeni bir sır perdesini gündeme getirdi. Yere yığılan Rasputin’i öldürdüklerini düşünürler ve cesedini nehre atarlar. Ceset birkaç gün sonra nehirden çıkarılır, otopsi yapılır. Otopsi raporuna göre Rasputin kurşunlardan değil ciğerine dolan sudan, yani boğularak ölmüştür.
Rasputin ve Çariçe Alexandra’nın mektuplaştığı dönem, Çariçe’ye “Eğer beni öldürürlerse, sizin aileniz de en geç 2 sene içinde öldürülecektir.” mesajını barındıran bir mektup yazdı. Ve tüyler ürperticidir ki, Rasputin’in ölümünden tam 2 sene sonra Çar Nikolay ve Çariçe Alexandra, çocuklarıyla beraber bir süikast sonucu hayatlarını kaybettiler.