Moskova'da açıklamalarda bulunan Skvortsova, grip salgını ve üst solunum yolu enfeksiyonun nedeniyle 50 kişinin hayatını kaybettiğini ifade ederek, durumun kontrol altında olduğunu belirtti.
Rusya Eğitim Bakanı Dmitriy Livanov ise Moskova ve Petersburg'da grip salgını nedeniyle 300'ün üzerinde okulda eğitime ara verildiğini açıkladı.
Livanov, "Sayı sürekli değişiyor, 300-320 civarında. Okullar, bölgelerindeki grip salgını durumuna göre eğitime ara vermeye kendileri karar veriyor" dedi.
Rusya Devlet Sıhhi ve Epidemiyoloji Hizmeti Moskova Ofisi, daha önce grip salgını uyarısında bulunmuştu. Kuruluştan yapılan açıklamada, Moskova'da grip salgını ve üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle çocuk bakım evi, yetimhane ve yetiştirme yurtlarının karantinaya alındığı bildirilmişti. Açıklamada okul, kreş ve çocukların çok bulunduğu kamu binalarının girişinde kuruluş çalışanlarının nöbet tutacağı ve salgının önüne geçmek için hastalık belirtileri olan çocukların evlerine gönderileceği kaydedilmişti.
Grip salgını ile kuru hava arasında nasıl bir bağ var?
Gribin bir salgın dönemi vardır. Yakın zaman öncesine kadar kimse bu hastalığın neden kış aylarında yayıldığını bilmiyordu. Sorunun cevabı virüsün bulaşma yollarıyla ilgili.
Gribin bir salgın dönemi vardır. Yakın zaman öncesine kadar kimse bu hastalığın neden kış aylarında yayıldığını bilmiyordu. Sorunun cevabı virüsün bulaşma yollarıyla ilgili.
Hava sıcaklığı düşer düşmez grip sezonu da başlar. Önce boğazda bir rende yutmuşluk duygusu, ardından ateş ve kol ve bacaklarda bir haftadan fazla süren ağrı ve sızı hissedilir. İşte bu griptir.
Bu kadar çok insanı etkileyen ve ne zaman vuracağı belli olan bir hastalığın neden soğuk havada yayıldığı konusunda bilim insanlarının pek fikir sahibi olmaması inanılır gibi değil. Fakat son beş yılda bu sorunun cevabı bulundu. Her şey hapşırma sonucu çıkan virüslerin havada varlığını koruması ile açıklanıyor.
Dünyada her yıl beş milyon kişi gribe yakalanıyor ve bu vakaların 250 bini ölümle sonuçlanıyor. Grip virüsü öyle çabuk değişim geçiriyor ki bir sonraki sezonun virüs türüne vücudun hazırlanmaya zamanı olmuyor. Bristol Üniversitesi'nden Jane Metz "Vücudumuzdaki antikorlar yeni virüsü tanımadığı için bağışıklığımızı kaybediyoruz” diyor. Bu aynı zamanda etkili bir aşının geliştirilmesini de zorlaştırıyor.
Eski teoriler
Gribin neden kışın ortaya çıkıp yazın kaybolduğunu anlarsak yayılmasını da önleyecek tedbirler alınabilir. Daha önceki teoriler insan davranışına işaret ediyordu. Kışın kapalı ortamlarda daha uzun zaman geçirdiğimiz için virüsü taşıyan insanlarla daha fazla yüz yüze gelerek hastalığın bulaşma riskinin arttığı ifade ediliyor. Kışın toplu taşıtları daha fazla kullandığımız için kapalı ortamdaki hasta yolcuların öksürük ve hapşırmaları sonucu saçılan virüslere maruz kalırız.
Bir diğer yaygın teori ise fizyolojimizle ilgili. Soğuk hava vücudumuzun enfeksiyona karşı direncini zayıflatır. Kışın kısa günlerinde fazla gün ışığı görmediğimiz için D vitamini eksikliği vücudumuzu zayıf düşürür. Ayrıca soğuk hava soluduğumuzda vücudumuzun ısı kaybetmemesi için burnumuzdaki damarlar büzüşür. Bu ise mikroplara karşı savaşan akyuvarların mukus zarlarına ulaşıp soluduğumuz virüsleri öldürmesine engel olur. Böylece virüsler savunma mekanizmamızı aşmış olur. Saçlarımız ıslakken dışarı çıktığımızda soğuk alma ihtimalinin artması da buna bağlı olabilir.
Her şey havada saklı
Bu faktörler virüs bulaşmasında etkili olsa da her yıl grip sezonunun belli bir dönemde başlamasını tümüyle açıklamıyor. Bunun cevabı soluduğumuz havada saklı olabilir. Termodinamik kurallarına göre, soğuk hava daha az nem taşıyabilir. Belli bir noktada bu nem yoğunlaşıp yağmur olarak düşer. Kışın daha yağışlı olsa da havanın kendisi nem kaybından dolayı daha kurudur. Son yıllardaki araştırmalar, bu kuru hava koşullarının grip virüsü için çok ideal ortam oluşturduğunu gösteriyor.
Laboratuarda yapılan deneylerde gribin denek fareleri arasında yayılması incelendi. Nemli havada salgının ivme kazanma koşulları oluşmuyor, fakat kuru havada orman yangını gibi yayılıyor. Son 30 yılın hava raporlarını sağlık kayıtları ile karşılaştırdığında Columbia Üniversitesi'nden Jeffrey Shaman grip salgınlarının havada nem oranının düştüğü dönemlerde baş gösterdiğini tespit etti. Öyle ki her ikisindeki iniş ve çıkışlar neredeyse tümüyle örtüşüyordu.
Nemli havanın insanı korumak bir yana hasta ettiği yönündeki genel kanıya aykırı bu durumu anlamak için hapşırık ve öksürüğün dinamiklerini anlamak gerekiyor. Hasta iken öksürdüğümüzde ağız ve burnumuzdan dışarıya nem ve onunla birlikte bazı parçacıklar çıkar. Nemli havada bu parçacıklar göreceli olarak büyük kalmaya devam eder ve yere düşer. Fakat kuru havada daha küçük parçalara ayrılırlar. Bu şekilde havada saatlerce, hatta günlerce asılı kalabilirler. Yani kışın soluduğumuzda daha önce o kapalı ortama girmiş insanların bıraktığı birçok ölü hücreyi, mukus ve virüsleri de solumuş oluruz.
Havadaki nem belki de virüsün yüzeyini deforme ederek onu zararsız kılar; fakat kuru havada saatlerce aktif kalabilir ve solunduğunda boğazımızdaki hücrelere yerleşerek bizi hasta edebilir.
(AA/BBC)