Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ülkesinin nükleer güçlerinin "özel alarma" geçirildiğini duyurması dünyanın dört yanında kaygı yarattı.
Ama yorumcular, bu tür açıklamaların Putin'in nükleer silah kullanacağının işareti olmaktan çok, muhtemelen diğer ülkelere Ukrayna konusunda daha ileri gitmemeleri uyarısında bulunması olarak okunması gerektiğini düşünüyor.
Nükleer silahlar neredeyse 80 yıldır var ve birçok ülke bu silahları ulusal güvenliklerini güvence altına alan "caydırıcı" birer silah olarak görüyor.
Nükleer silahlarla ilgili bütün rakamlar esasen tahmini. Fakat Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu'na göre Rusya'nın 5 bin 997 savaş başlığı -nükleer patlamayı tetikleyen mekanizması- var. Ama bu sayıya ıskartaya ayrılmış ya da söküm emri verilmiş 1500 civarında başlık da dahil.
Geriye kalan 4 bin 500 civarındaki savaş başlığının çoğunun ise balistik füze ya da roketler yani uzun mesafeyi vurabilen stratejik nükleer silahlar olduğu düşünülüyor. İşte nükleer savaş dendiğinde anlaşılan silahlar da bunlar.
Geri kalanlar ise daha küçük, tahrip gücü daha düşük kısa menzilli, savaş alanında ya da denizde kullanılabilen nükleer silahlar.
Fakat bu Rusya'nın binlerce uzun menzilli füzesinin fırlatılmaya hazır halde beklediği anlamına gelmiyor.
Uzmanlar şu anda yaklaşık 1500 savaş başlığının kullanılmaya hazır bir şekilde karadaki üslerde ya da denizaltılarda konuşlandırılmış olduğunu tahmin ediyor.
Dünyada nükleer silahı olduğu bilinen 9 ülke var: Çin, Fransa, Hindistan, İsrail, Kuzey Kore, Pakistan, Rusya, ABD ve İngiltere.
Bunlardan beşi, Çin, Fransa, Rusya, ABD ve İngiltere Nükleer Silahların Yaygınlaşmasını Önleme Anlaşması'nı (NPT) imzalayan 191 ülke arasında.
Bu anlaşma kapsamında teorik olarak nükleer başlık kapasitelerini azaltmaları ve giderek nükleer silahsızlanmayı hedeflemeleri gerekiyor.
Anlaşma sayesinde bu ülkelerdeki savaş başlıklarının sayısı 1970'li ve 80'li yıllarda azaltıldı.
Hindistan, İsrail ve Pakistan hiç bir zaman anlaşmayı imzalamadı, Kuzey Kore ise anlaşmadan imzasını 2003 yılında çekti.
Dokuz nükleer güç arasında hiç bir zaman bu silahlara sahip olduğunu resmen kabul etmeyen tek ülke İsrail. Ama onun da nükleer başlıkları olduğu artık geniş bir çevrede kabul ediliyor.
Ukrayna'nın ise Putin'in suçlamalarının hilafına nükleer silahı yok. Bu silahlara sahip olmayı denediğine dair bir kanıt da yok.
Nükleer başlıklar hedefinde azami yıkıma yol açmak üzere tasarlanmış silahlar.
Bu yıkımın boyutları bir dizi faktöre bağlı. Bunlar arasında şunlar da var:
Fakat en küçük bir nükleer savaş başlığı bile çok büyük can kaybına ve devasa kalıcı etkilere yol açabilir.
1945'te Japonya'nın Hiroşima kentine Amerikan savaş uçakları tarafından İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminde atılan 15 kilotonluk atom bombası 146 bin kişinin ölümüne yol açmıştı.
Bugünün savaş başlıkları ise 1000 kilotondan ağır olabiliyor.
Dolayısıyla nükleer bir patlamanın meydana geldiği bölgede hiç bir canlı kalması mümkün görünmüyor.
Kör edici bir ışık patlamasından sonra meydana gelen dev ateş topu ve patlama dalgası kilometrelerde mesafedeki binalar ve yapıları yerle edebilir.
Rusya'nın kaç nükleer silahı var, kaçı kullanıma hazır? https://t.co/9P4jYZbwQf pic.twitter.com/NIMNOpfG1Q
Çok büyük miktarda düşmanı tamamen yok edebilecek kapasitede nükleer silah bulundurmanın, size saldırılmasını engellediği düşüncesi nükleer caydırıcılık fikrinin temelini oluşturuyor.
Bu kısacası birbirini karşılıklı yoketme gücüne sahip olmak demek.
Dünya çapında çok sayıda nükleer deneme yapılmasına ve ülkelerin ellerindeki nükleer silahları geliştirmeyi sürdürmelerine rağmen, 1945'ten bu yana hiç bir çatışmada nükleer silah kullanılmadı.
Rusya da nükleer silahları sadece "caydırıcı" olarak bulundurduğunu kabul ediyor ve bunların sadece dört durumda kullanılabileceğini söylüyor.
Rusya Federasyonu'na konvansiyonel silahlarla saldırıldığı ve bizzatihi devletin varlığının tehlikeye düştüğü durumlar
Bir nükleer çatışma ihtimali çok az yükselmiş olsa da hâlâ çok az.
Putin, bu tehdit ile gerçekten bu silahları kullanma niyetini ifade etmiş bile olsa, tarafların birbirinin hamlelerini yanlış yorumlaması ve olayların kontrolden çıkması riski zaten genel olarak hep var.
İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace BBC'ye yaptığı açıklamada, İngiltere olarak şu ana kadar sahada Rusya'nın nükleer silahlarıyla ilgili bir değişim gözlemlemediklerini söyledi.
İstihbarat kaynakları bunun yakından izleneceğini doğruluyor.