Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Binali Yıldırım'ın daha önce sarf ettiği 'Saadet Partisi hayır dese de tabanı evet diyecek' değerlendirmesine ilişkin soruya ise Karamollaoğlu, "Başbakan ehli keşiften değil. Başbakan ehli keşif mi onu da bilmiyorum. Bu kadar insanların zihinlerini okuyabilecek kadar mahareti varsa onu bilemem. Türkiye bu konuda orta bir noktada. Kamuoyu yoklamalarının, bi taraf yoklamaların hayırın önde olduğuna işaret ettiğini görüyorum. Bizim söyleyecek bir şeyimiz yok. Sayın Binali Yıldırım, referandumundan sonra ne olacağını görecektir, biz de göreceğiz. Böyle kehanette bulunmayı da doğru bulmuyorum" diye konuştu.
"ALLAH RAHMET EYLESİN, MEKÂNI CENNET OLSUN"
İki önemli hadisenin yıl dönümünü idrak edildiğini kaydederek açıklamalarına başlayan Karamollaoğlu, "Ülkemizin dirilip ayağa kalkmasının İslam alemin de bir birliğin oluşmasının dünyaya barış ve huzurun getirilmesinin teminatı olan Erbakan Hocamız'ın ahrete irtihalinin 6'ncı yılı oldu Allah rahmet eylesin, makamı Cennet olsun" dedi.
DARBECİLER, KİMSENİN YÜZÜNE BAKAMIYOR
Karamollaoğlu bir diğer önemli konunun ise 28 Şubat olduğunu ifade ederek, "28 Şubat tarihimizde post modern darbe olarak anılan Necmettin Erbakan Hocamızın Başbakanlığı döneminde yapılan o müthiş adımların önünü kesmeyi hedefleyen maalesef dış mihrakların tahriki ile içerdeki unsurların harekete geçirilerek ordunun yapmış olduğu bir müdahaleydi. Bazıları 28 Şubat'ı bin yıl sürecek diye tarif etmişti. Bin yıl değil aradan çok daha kısa bir zaman geçti, 20 yıl oldu. 28 Şubat'ta aktif rol oynayanlar mahcup oldular. Şuanda da kimsenin yüzüne bakacak hallerinin kaldığını zannetmiyorum" diye konuştu.
"ONA KARŞI OLANLAR YENİ YENİ İDRAK EDİYORLAR"
'Erbakan Hocamızın 6'ıncı vefat yıl dönümün idrak ederken herkes çok farklı duyguları taşıyor' diyen Karamollaoğlu, ona karşı çıkanların Erbakan'ı yeni yeni idrak etmeye başladıklarını da belirtti. Karamollaoğlu, "Erbakan Hocamızın ufkunun ne kadar geniş olduğunu adımlarının ne kadar sağlam bastığını, attığı adımların İslam ülkeleri üzerinde oyun oynamaya, planlar kurmaya çalışanların amellerine alet olmadığına ilişkin ifadeler şimdilik kullanılıyor. İlim adamıydı, devlet adamıydı, siyaset adamıydı. Ama her şeyden önce emin olun o bir mümindi. Bundan dolayı da davasından hiç vazgeçmedi hayatı badirelerle, mücadelelerle geçti. O tarihlerde onu anlayan onun peşinde gidenler ile birlikte onun karşısına çıkanların büyük kısmı şuan da Erbakan Hocamızın ne kadar önemli bir şahsiyet olduğunu davasının ne kadar büyük ehemmiyet taşıdığını idrak ediyorlar" dedi.
"HOCA HAKLIYMIŞ' DİYORLARSA BU SEVİNECEK BİR DURUMDUR"
Karamollaoğlu, program sonrası yapılan eleştirilere karşı da değerlendirmelerde bulunarak, "Dünyanın dört bir yanında Avusturalya'dan Almanya'ya kadar bu programların icra edildiğine şahit oluyoruz. İnananlar hocamızı hep rahmetle anıyorlar, yâd ediyorlar. Ancak üzüntü verici bir gelişme de yaşanıyor. Bunu birileri istismar etme noktasına kadar ileri götürüyorlar. Biz kutuplaşmadan, kamplaşmadan kurtulmadan ülkemiz üzerinde oynanan oyunları boşa çıkartamayız. Çünkü dışarıdakiler bölük pörçük değiller. Onlarda koordine ediliyorlar. Biz onlara karşı mücadele etmek istiyorsak bu birliği kendi içimizde sağlamak zorundayız. Dün Erbakan Hocamızı tanımayan, onu beğenmeyen, icraatlarından şikâyetçi olanlar bugün dönüp 'ya Hoca hakikaten haklıymış, biz yanlış yapmışız' diyorlarsa bu sevinilecek bir gelişmedir, üzüntü duyulacak bir gelişme değildir" ifadelerini kullandı.
"PLAKET VERMEDİK, TANISINLAR DİYE KİTAP HEDİYE ETTİK"
Erbakan'ı Anma Programı'nda kendini bilmez bazı kesimlerin çarpıtmalarda bulunduğunu da aktaran Karamollaoğlu, "Fotoğraflar çekip insanlara yanlış imaj vermeye çalışanlar bu memleket en büyük kötülüğü yapıyorlar. Kucaklaşmamız vesile olan bir toplantıyı siz nasıl ayrıştırıcı bir üslup ile ele alırsınız. Allah'tan korkmazsınız. Bazıları da plaketler verildi diyorlar. Bu anma merasiminin arkasından iştirak edenlere Hocamızın 'Davam' kitabını okumaları için hediye ettik. Eğer hocamızı tam tanıyamamışlarsa o kitabı okuduklarında hocamızın neler düşündüğünü ufkunun ne kadar geniş olduğunu, prensiplerini hangi temeller üzerine inşa edildiğini daha iyi anlayacaklar, öğrenecekler diye. Bunu bile istismar etmeye kalkanlar belki bazı kesimler nezdinde itibar görebilirler ama ne bu millet nezdinde ne de Cenab-ı Hak indinde itibar görmezler" dedi.
"CUMHURBAŞKANIMIZI ORADA GÖRSEK, MEMNUN OLURDUK"
'Çarpıtmalar kimseye fayda sağlamaz' diyen Karamollaoğlu herkesi programa yeni kapı ruhu ile davet ettiklerinin altını çizerek şunları söyledi: "Bu toplantıyı tertip ettiğimiz zaman yeni kapı ruhu diye anlaşılan bir anlayış ile herkesi kucaklamak istedik Başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız ve Başbakanımız dahil. Bütün siyasi parti başkanlarına, bütün milletvekillerine davetiyeler gönderdik. Biz, Sayın Cumhurbaşkanımızı orada görsek memnun olurduk ama güzel mesajlar gönderdiler. O mesajlar orada okundu. Kendileri gelmiş olsalardı bizim için çok daha sevindirici olurdu. Ama onlar gelemedi ana muhalefet partisi Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu geldi. Hocamızı bizimle birlikte anmalarını önemli gördüm. Buradan niye gocunuyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'ısrarla, mutlaka gelin' diye bir direncimiz olmadı, o kendisi telefon etti, 'ben katılacağım' dedi."
"YENİ KAPI İÇİN AYAĞINA GİTMİŞLERDİ"
İktidarın 'Yenikapı Ruhu' için muhalefet partilerinin ayağına kadar gidildiğini de anımsatan Karamollaoğlu, "Biz, Yenikapı'ya gidilirken parti başkanlarının ayağına gidip 'mutlaka gelmelisiniz, bu birlikteliği sağlamalıyız, millete bizim yekvücut olduğumuzu göstermeliyiz' diye ısrar ettiklerini hepimiz biliyoruz. Hadiseleri çarpıtmak bize fayda vermez. Konuları istismar etmek kimseye fayda vermez. Şu ortamda herkese bir davet de bulunmuştuk. Hangi kararı verecekseniz verin ama düşünerek verin. 'Bi düşünün' sonra o kararı verin. İster müspet ister menfi. Biz bunu söylerken insanlar hisleri kabartıcı, insanları birbirine karşı husumet besler hale getirmeye çalışıyorlar. Bunun hesabını Cenab-ı Hak indinde nasıl verirler. Hiç Allah'tan korkmazlar mı? Ben bu sözü dedim diye yine başka şeye çekmeye çalışacaklar. Yok arkadaş… Hak Hak'dır, Batıl da Batıl'dır. Siz hiçbir zaman iyi niyetle atılan adımları kötüye yorumlayamazsınız" diye tepki gösterdi.
"NE SAĞCI KALDI, NE SOLCU, NE İLERİCİ NE DE GERİCİ"
Devrin değiştiğini ne sağcılığın ne solculuğun ne ilericiliğin ve ne de gericiliğin kalmadığını da kaydeden Karamollaoğlu, "Türkiye'de şunu bilin, ne sağcılık kaldı, ne solculuk kaldı. Ne ilericilik ne gericilik kaldı. Şu anda kim Hak'tan yana kim emperyalizmden yana. Bunun mücadelesi var. Bunu göz ardı ederek, siz nasıl ülkenizde barışı tesis edeceksiniz" diye sordu.
"HAKLI OLDUKLARI YERDE SONUNA KADAR DESTEKLERİZ"
Karamollaoğlu, haklı oldukları her nokta da iktidarı sonuna kadar desteklediklerini de söyleyerek, "Hakikaten bu gelişmeler karşısında üzülüyoruz. Biz dostane bir el uzatıyoruz. Bu gün iktidarda bulunan arkadaşlarımız ile geçmişte berber çalıştığımız insanlar. Haklı oldukları her yerde sonuna kadar destekleriz. Haksız gördüğümüz bir yerde de müsaade edin 'bu haksızdır' hakkını da bize tanısınlar. Duyduğumuz şefkatten sevgiden dolayı söylüyoruz, onun için 'dost acı söyler' diyoruz. Bizim tenkidimizi kendilerini yıpratmak için kampanya olarak algılamasınlar. Bu gün Türkiye'de bir OHAL var. Hakikaten herhangi bir oylamaya gidilirken, OHAL'in devamı çok ciddi problemler doğurur. İnsanlar istedikleri gibi konuşamaz, istedikleri gibi meseleleri gibi tahlil edemezler. Çünkü korku ve endişe var. Herkes her an gözaltına alınabilir, hapse atılabilir" dedi.
VALİLİK VE BELEDİYELERE TEPKİ
Erbakan Haftası etkinlikleri kapsamında yurt içinde ve yurt dışında 300'ün üzerinde noktada anma programları organize edildiğini de ifade eden Karamollaoğlu, bu programlara valilikler ve belediyelerce engellemeler çıkarıldığına da tepki gösterdi. Karamollaoğlu, "Türkiye'nin dört bir yanında biz Hocamızı anma toplantıları tertip ederken, her yerde belediyeler, valilikler önümüzü kesmeye çalışıyor. Bize tahsis edilen belediyenin imkanlarını 'kusura bakmayın biz bunu başka yere tahsis ettik' diyorlar. Valilik, programları iptal ediyor. Siz böyle bir ortamda diyeceksiniz ki eğer evet denirse ülke kurtulacak. Ya giderek korkumuz artıyor. Bu baskı bizim üzerimizde bile varsa başkaları nasıl cesaret gösterip çıkacak meydana. Alçakça saldırılar var. Kendisini Müslüman zanneden bir kısım Müslümanlar başkalarına iftira etmekten hiç çekinmiyorlar. Müslümanlık o değil. İslam hakkı tebliğ etmektir. Temelinde inanç yatar, adalet yatar. Hele suizan akla en son gelecek konudur" diye tepki gösterdi.
"İKTİDARDAKİ ARKADAŞLARDAN HASSASİYET BEKLİYORUM"
Karamollaoğlu, iktidar mensuplarından hassasiyet beklediğini de dile getirerek, "Temelde hayır ile evet arasında ilk başlangıç da çok büyük fark olmaz. Bugünkü iktidar her istediğini yapmaya muktedir. Önünde bir engel yok. Şu baskıları görünce yarın ne olur ben endişe ediyorum. Bu doğru değil. Ben iktidardaki arkadaşlarımızın bu konuda hassasiyet göstermelerini bekliyorum. Neden bizim toplantılarımız engellensin ki. Biz bu günkü hükümete cephe açmış birisi değiliz. Sadece doğru bildiğimizi söylüyoruz, iktidarın da yanlışlarını dile getiriyoruz. Ha 'hiç getirmeyin yanlışlarımızı bizim' O zaman biz dost olamayız. Biz hükümetin yanlışlarını dile getiremeyen insanların hükümetin dostu oldukları kanaatinde değiliz" dedi.
"BU ÇEKİŞMELERLE SORUNLAR ÇÖZÜLEMEZ"
'Ortadoğu yeniden dizayn ediliyor. Bizim şimdi bu dizaynı kimler nasıl icra ediyorlar. Hangi projeleri gündeme getiriyorlar' diyen Karamollaoğlu, şunları söyledi: "Bizi ve bizim dostumuz olması icap eden ülkeleri nasıl kullanıyorlar. Bizim bunların üzerinde oturup düşünmemiz icap eder. Eğer biz bunu yapmazsak, düşünemezsek, müzakere edemezsek, bu problemlerin üstesinden gelemeyiz ki. Bu çekişmelerle işsizlik önlenecek mi, bu çekişmeler neticesinde iç göç duracak mı? Bunun neticesinde dış borçlarımız azalacak mı, milli gelir artacak mı, ahlaki ve manevi yozlaşma son mu bulacak. Adalete güven tazelenecek mi. Bunların hiçbirinin üzerinde durulmuyor ki. Biz ısrarla bu meselelerin esas mesele olduğunu söylüyoruz."
"PAKİSTAN'DAKİ TOPLANTI KKTC'NİN TANINMASI İÇİN FIRSAT"
Karamollaoğlu, Pakistan'da gerçekleşen EİT toplantısının büyük bir fırsat olduğunu da altını çizerek, "Sayın Cumhurbaşkanımız Pakistan'a Ekonomik İşbirliği Toplantısı'nın zirvesine katılmak için gitti. Çok güzel bir fırsat. KKTC, buranın müşahit üyesi olarak bu toplantılara katılıyor, yani bir fırsat. Bu toplantıyı fırsat bilerek D-8'leri biz yeniden nasıl ayağa kaldırırız onun çalışmalarını yapmalıyız. Zaten EİT'nin üç üyesi D-8'inde üyesi. Hem Cumhurbaşkanımızın hem de hükümetin bu toplantıyı vesile ederek D-8'lerin yeniden canlandırılmasına vesile kılınmasını istiyoruz" çağrısında bulundu.
"TÜRKİYE, D-8 DÖNEM BAŞKANLIĞINI NEDEN DEVRALMIYOR"
Geçtiğimiz günlerde D-8 Genel Sekreterliğini ziyaret ettiklerini de dile getiren Karamollaoğlu, bu konuda iktidarı eleştirdi. Karamollaoğlu, "Türkiye, hala D-8'leri ağzına almaktan imtina ediyor, çekiniyor. Biz de bir soru işareti var. İİT toplantısına Türkiye buna katılıyor da neden D- 8 toplantıları icra edilmiyor. Neden, Türkiye bu mesuliyeti omuzlarına almıyor. AB kapısından bekleyerek bir yere gidilemez. AB bize dost olmaz, İsrail'den bize hayır gelmez. Bir ülke başka bir ülkenin toprakları üzerinden hak iddia ederse o ülke ile nasıl dost olunur. Önce deklare etmesi lazım benim iddiam yok diye" eleştirisini getirdi.
"DIŞ BASKILARA KARŞI SAFLARI BİRLEŞTİRMELİYİZ"
Karamollaoğlu, dış baskıların ülkede arttığını bunu ancak birliktelik ruhu ile aşılabileceğini de vurgulayarak, "Asıl problemlerin çözmek için en olumlu şartların bu gün olduğuna inanıyoruz. Çünkü üzerimizdeki dış baskılar her geçen gün artıyor. O dış baskılara direneceksek saflarımızı birleştirmemiz lazım. Muhalefetiyle iktidarıyla, sağcısıyla solcusuyla, ilericisiyle gericisiyle. Bir araya gelelim diye de bir hava doğdu. Aslında iktidar 15 Temmuz'dan sonra yeni kapı ile gündeme getirmek istedi. Sayın Kılıçdaroğlu oraya gidince kahraman bizim toplantımıza gelince birden bire hainler safına itildi. O yetmedi bizi de o safa itmeye başladılar. Kimsenin kınamasına aldırmayız, hak neyse onu söyleriz, ölene kadar da bunu söyleriz. Bu güne kadar geldik hatasıyla sevabıyla. Tek istediğimiz şu referandum döneminde millete güven verin" diye konuştu.
"MİLLETİMİZİ KUCAKLAŞMAYA DAVET EDİYORUM"
Karamollaoğlu, bir çağrıda da bulunarak, “Milletimizi kucaklaşmaya davet ediyorum. İktidar bunu yapmasa bile, iktidar ortakları veya destekçileri bunu yapmasa bile. Birbirimize hakaret edeceğimize, birbirimizi itham edeceğimize, uydurma senaryolar ile komplolar ortaya atacağımıza gelin birlik ve beraberliğimizi pekiştirelim. Onun için diyoruz ki lütfen bir düşünün. Düşünmekten kimseye zarar gelmez. Referandumda hangisi çıkarsa çıksın, şu ortamı kardeşlik ortamı haline getirelim" dedi.
"BAŞBAKAN EHLİ KEŞİFTENSE BİLMİYORUM"
Konuşmasının son bölümünde ise Başbakan Binali Yıldırım'ın daha önce sarf ettiği 'Saadet Partisi hayır dese de tabanı evet diyecek' değerlendirmesine ilişkin soruya ise Karamollaoğlu, "Başbakan ehli keşiften değil. Başbakan ehli keşif mi onu da bilmiyorum. Bu kadar insanların zihinlerini okuyabilecek kadar mahareti varsa onu bilemem. Türkiye bu konuda orta bir noktada. Kamuoyu yoklamalarının, bi taraf yoklamaların hayırın önde olduğuna işaret ettiğini görüyorum. Bizim söyleyecek bir şeyimiz yok. Sayın Binali Yıldırım, referandumundan sonra ne olacağını görecektir, biz de göreceğiz. Böyle kehanette bulunmayı da doğru bulmuyorum" diye konuştu.
DHA